Yaş(dem)i, Pandemi’nin Etkilerine Karşı
Dem: Sürur ve keder sebebiyle ağlama neticesi gelen gözyaşı
Pandemi süreci bireyden topluma, yerelden küresele kadar herkesi etkiledi. Hem kişisel hayatımızda hem de toplumsal hayatta görmediğimiz, göz ardı ettiğimiz bir çok şey ile yüzleştiğimiz bir süreçten hep birlikte geçiyoruz. Yaşadığımız süreç bir çok konunun farklı açılardan ele alınması gerçeğini önümüze koyuyor. Görünmeyenden görünene, bilinmeyenden bilinene geçiş süreci. Hiç görmemekten hor görmeye giden bir yolda, 65 yaş üstünün hikayesi ayrımcılık ve ötekileştirme hallerinin başka bir boyutunu daha gözler önüne seriyor.
Ayrımcılığın bin bir halinden birçok hal, yaş üzerinden çok dramatik sonuçlara varan insanlığı ve insan hallerini sorgulayan sorgulatan bir durumda karşımıza çıkmış durumda. Terk edilme hali ve kırılganlık ile tehlikeli ve yok sayılma arasında geniş bir yelpazede görünür olan yaşlı istismarı tüm dünyada hak ihlalleri üzerinden yeniden şekilleniyor. Gözden çıkarmaktan göz önüne çıkmaya, susmak yerine dile gelmeye, yalnızlaşmaktan paylaşıma geçilmesi gereken bir süreci yaşıyoruz. Yaşlılar hiç bu kadar ayrıştırılmamış, yaşlı istismarı hiç bu kadar görünür olmamıştı.
Bugün 15 Haziran, Dünya Yaşlı İstismarı Farkındalık Günü.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2006 yılında aldığı karar ile 15 Haziran’ı Dünya Yaşlı İstismarı Farkındalık Günü olarak belirlemiş. Bu karar ile dünyanın dört bir yanında yaşlıların yaşadıkları sorunlar, istismar ve ihmallerin öne çıkarılması hedeflenmiş, yaşlı istismarı ve ayrımcılığının kültürel, ekonomik, sosyal, psikolojik ve demografik yönleri tartışmaya açılmıştır. Yaşlılar birçok ayrımcılık ve istismar ile yüz yüzedir. Dünya’da her 6 yaşlıdan1’i istismara uğramakta, 65-69 yaş grubundaki kadınların %22 si fiziksel şiddete ya da cinsel tacize maruz kalmaktadır. Bu oranlar ülkelerin sosyo ekonomik koşulları, politikaları ve sosyal hizmetlerine göre değişiklik göstermektedir.
Yaşlı istismarı 6 başlık altında özetlenmiştir.
Yaşlı istismarı, aynı zamanda herkesi ilgilendiren toplumsal bir konu ve milyonlarca yaşlı insanın sağlık ve insan haklarını etkileyen küresel bir sorun. Birleşmiş milletler verilerine göre 1995 yılında 542 milyon olan yaşlı nüfus 2017 yılında 962 milyona ulaşmıştır. 2025 yılında dünya üzerindeki yaşlı nüfusunun 1.2 milyar, 2050 yılında ise 2.1 milyara ulaşacağı olacağı öngörülmektedir. Artan yaşlı nüfusunun önümüzdeki etkilerinin bir çok alanda kendini göstereceği, bir çok kurum ve yapının yeniden düzenlenme ihtiyacı içinde kalacağı açıktır. Özellikle de yaşanan pandemi süreci, önümüzdeki dönemde yaşlı haklarını daha görünür hale getirecek, bu konuda yapılacak temel hizmetleri öne çıkaracaktır. Öncelikle kabul etmek gerekiyor ki uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmek herkesin hakkıdır. Yaş almış insanlara karşı yapılan her türlü ayrımcılık, şiddet ve istismar aynı zamanda bir insan hakları ihlalidir.
Her insanın çok değerli olduğu kimsenin gözden çıkarılamayacağı ve özel desteğe gereksinimi olan grupların daha çok ilgi ve sevgi ile donanması gereği hayatın her alanında dile gelmelidir. Merkezi ve yerel yönetimlerin bu konuda daha çok hizmet geliştirmesi, yasa ve politikalar geliştirerek yaşlı istismarlarının tüm boyutlarına eğilecek çalışmalar yapması öncelikli ihtiyaç haline gelmiştir. Tabii bu anlayışa sahip yöneticilere ve liderlere ihtiyaç var.
Bu süreçten öğrendiğimiz çok önemli bir şey daha var o da kadın liderlerin bu krizi daha iyi yönettikleri . Bu gerçeklik yeni dönem liderlikler konusunda yeni yaklaşımları ayrıca öne çıkarıyor. Bunun için herkesin yapması gereken şeyler var. Dayanışma ve paylaşma, hakların öne çıkması, yeni dönem hak arayışları içinde yaşlı istismarı üzerinden yeni bir aktivizme ve aktivistlere duyulan ihtiyaç gibi. Bu süreç dünyanın her tarafında 65 yaş üstünün haklı talepleri ile yeni bir eylem planının gerekliliği ve 65 yaş üstü örgütlenme fırsatlarını karşımıza çıkarıyor. Dünyanın bütün değerleri kendi kendisi ile yüzleşme fırsatını yakalamışken, birileri hakikat’ı daha samimi bir şekilde sorgulayacak gözüküyor. Yaş almışların deneyimi , çocukların yaşamı sevinci ile birleşiyor. Dem bu dem derler. Yaşlarını hayatın içinde demleyenlerin, yaşam sevicini hep taşıyıp, topluma ve hayata katkılarını her durumda sürdüren yaş alanların, aktivist ruhuna selam olsun.
Dünya hepimizi yeter, niye yetmesin ki? De mi?
Haziran 2020/İstanbul