Üyeye umut olan önseçim aslında bir aldatmaca mı?

Demokrasi adına ilkesel olarak, hukuksal olarak, insan hakkı olarak ve daha birçok açıdan baktığımızda, ‘Önseçim olması gereken bir hak!’

Ancak; seçici, seçilen, seçme biçimi, seçilme durumu, seçen ve seçilen kişinin durumu göz önüne alındığında aslında düzeltilmesi gereken o kadar çok şey varki!

Örneğin; delege seçimlerinde ortaya çıkan delege baronları, üye baronu olarak meydanlara çıktılar. Delege sayısı sınırlı olduğu için delegeye hükmeden sayısı da belirli bir sınırda kalıyordu, ancak şimdi üyeye hükmedenler kahveci Ahmet efendiden tutun da manav Şakir’e kadar üye baronu olmuşlar. “Benim ‘şu kadar’ üyem var” diyen pazarlık masasına oturuyor.

Bu arada bulunduğu bölgede imparator olmak isteyen bazı belediye başkanları tüm varlıklarıyla bu işin kaymağında olmanın peşindeler. Kimisi eşinin geleceğini milletvekilliğinde ararken, kimisi ülkenin en dürüst adamını kendine maske yapmanın peşinde!

Milletvekili aday adayları arasında yapılan yarışta; tüm şikayetlere rağmen, çok zengin aday adayı ile, fakir aday adayı, çok güçlü aday adayı ile zayıf aday adayı bir birleriyle, hiç bir ilke kural olmadan yarıştırıldığı bir durumun önseçim ilkesini kabul eden demokrasiyle hiçbir alakası yoktur.

Hiç parası olmayan emekli Ali dayı ile, sınırsız parası olan müteahhit Veli bey aynı kulvarda ne kadar koşabilir? Seçmen üzerinde aynı algıyı yaratabilirler mi? Kadın ve gençliği seçilemeyecek sıralardan ön sıralara çekmek için bir kota anlayışı yok, olması gerekmez mi?

Evet, CHP’liler yıllardır önseçim diyordunuz, ‘az da olsa’ önünüzde. Bakalım nasıl kullanacaksınız? Seçilen adayların siyasi hayatından geçmişinden ve bu gününden her şey ortaya çıkacak!

Listeler savaşı!

Bu hafta başından itibaren eline bir liste alan ‘bu liste falan grubun listesi, kesin bunlar kazanır’ demeye başladı. Ara sıra bize de ulaşan bu listelere baktıkça benim içim kararıyor.

O şehrin, o bölgenin en dürüst kişisiyle, en şaibeli kişisini aynı listeye monte eden liste yapıcıları neyin peşindeler bunca yıllık gazeteci yazarım, siyaseti merkezinde takip ederim inanın ben anlama güçlüğü yaşıyorum.

Önseçim vasıflı üyeyle yapılır

1989 yılında iktidarı hayal edemezken kucağında bulan sosyal demokratlar, seçtikleri kişilerin şehirleri iyi yönetememesinden dolayı nasıl ki yıllardır iktidar yüzü göremiyorlarsa; 2015 yılında yani şimdiki zamanda yapılacak olan önseçimden yaralı çıkacaklardır kanaatindeyim.

İlkesel olarak sonuna kadar önseçimi savunan biri olarak; bu önseçimlerin sokaktan geçen herkesin üye olabildiği partilerde verimli olmayacağına; üyenin en az bir süre (3yıl, 5 yıl gibi) önceden üye olmasına, muhakkak üyenin Parti Okulu eğitiminden geçirilmesine ve diğer teknik ve teorik süreci tamamlamasından sonra daha verimli bir seçme ve seçilme kriterinin oluşacağına inanıyorum.

Bu nedenle yapılan bu önseçimlerin asıl amaca uygun olmadığını ve sadece üyenin şişen öfkesini almak babında olduğunu düşünüyorum.

Her şeye rağmen ve yinede CHP’lilerin ‘bin kere düşünüp bir kere karar vermeleri’ doğru insanı seçmelerine neden olabilir. Bu nedenle kendilerine dayatılan isimleri daha çok gözden geçirsinler, hatta merak edip birkaç kişiye sorsunlar. Eskiden delege baronu denilen kişilerin dayatmasına karşı çıksınlar. Hemşeri derneklerinden toplu kararlar yaptırım gücü yüksek olmasına rağmen kesinlikle duygusal kararlardır ona göre davransınlar. Dede, imam, hacı, hoca gibi kanaat önderlerine rağbet etmesinler.

Sizi bir süre temsil edecek veya yönetecekleri siz seçeceksiniz bu bir vicdan sorunudur. Bu mesele sadece “seçtim oldubitti” ile sonlanmayacaktır. Seçeceğiniz kişiler sizi TBMM de 4 yıl temsil edeceklerdir. Bu nedenle bu iş salt günü kurtarma meselesinden çok memleket meselesidir. Sandığa giderken vicdanınızı en öne almayı unutmayın(!)