<Savaş yaklaşık 10 yıldır sürüyordur. Askerler bıkkın ve yorgundur.
Akhalıların en akıllı krallarından Odysseus, bir tahta at yapma fikrini ortaya atar. Plana göre Akhalılar savaştan çekiliyor gibi gözüküp, geride çok büyük bir tahta at bırakırlar. Odysseus ve diğer seçkin komutanlar atın içine gizlenirken, diğerleri denize açılıp gemileri Bozcaada’nın arkasına, Troyalıların onları göremeyeceği bir şekilde gizlerler.
Planın yürümesi için, görevi tahta atın Truvanın surlarından içeri girmesini sağlamak olan bir Akhalı askeri atın yanında bırakırlar. Akhalıların çekildiğini gören Truvalılar, şaşkınlık içinde batı kapısının önündeki dev tahta atın yanına giderler. Bu sırada ortaya çıkan Sinon ismindeki Akhalı asker, ağlayıp, sızlanarak Yunanlılardan nefret ettiğini, onu Akhalıların geri dönüşleri için gerekli rüzgârın çıkması adına kurban seçtiklerini ve kendisinin kaçarak kurtulduğu yalanını söyler ve şöyle devam eder:
Tahta at Tanrıça Athena’ya kutsal bir sunak olarak yapılmıştır. Büyük olmasının sebebi Troyalıların onu dar şehir kapılarından şehrin içine almalarını engellemek içindir. Akhaların beklentisi Troyalıların bu atı yakıp yıkmalarıdır. Böylece Tanrıça Athena’nın öfkesini Troya üzerine çekmiş olacaklardır. Ama Troyalılar atı şehrin içine alıp onu korurlarsa Athena’nın lütfu Troyalılara yönelecektir.
Barış özlemiyle yanıp tutuşan Truvalılar bu yalana inanırlar ve tahta atı içeri alırlar. Gece barış kutlamalarıyla coşan ve alkolün etkisiyle sızan Truvalılar, atın içindeki Akhalı Savaşçılara gafil avlanırlar. Bu sırada Truva’nın surlarına yaklaşmış olan Akhalı Ordusunun da takviyesiyle Truva Şehri tamamen harabe haline dönüşür. Truva’nın baştan sona yakıldığı bu korkunç katliam sonrasında Menelous Helen’i alarak Yunanistan’a yelken açar.>
Siyasette Truva atları denilen partiler çokçadır. Yakın tarihimize baktığımızda YDH ve Barış Partisi bunlara en güzel örnektir. Bakınız söylem olarak halkın çok sevdiği yoksulluk edebiyatı yapan sığ söylemlerle yola çıkan bu partilerin önde gelenleri kimlerdir o günlerde ve şimdilerde ne iş yapmaktadırlar!
Bu ülkede merkez sağ statükonun yenilikçi görüntülü temsilcisi AKP Liberal Demokrat, Muhafazakâr söylemlerle makyajlanarak 2002 yılından beri bu halka aynen ANAP, DYP gibi sunulmuş ve yutturulmuştur. AKP, Türkiye’nin partisi olması gerekirken Türkiye’yi kendi emrine amade duruma getirmeye çalışarak aksini yapmıştır.
AKP’yi yönetenler genellikle Milli görüşlü Erbakan hocanın talebeleri olup ANAP ve DYP’de de bulunmuş aynı tornadan çıkan sağ tandanslı kişiler. Yönetilenler o partiye dede yadigârı demokrat partinin devamı diyen muhafazakâr merkez sağ demokratlar!
Evet, mevcut iktidar, merkez sağ demokrat ve muhafazakârların içindeki Truva atıdır. Bu nasıl diye soranlara ise, söylenilecek tek şey; gözünüzü açın uyanın ve görün demek olacaktır.
Halk atın içini boşaltmalı ve tarihteki yerine yollamalıdır.
1980 yılında kapatılan MSP ve daha sonra çeşitli isimlerle kurulup kapatılan gelenekçi milli görüşçü RP, FP en son kurulan SP ile “kök” hariç bir benzerlikleri kalmamıştır.
MSP 12 Eylül öncesi milli burjuvazinin muhafazakâr dindar kanadının temsilcisi olmasına rağmen bu günkü AKP, merkezin sağında olup, halkın çok sevdiği yoksulluk edebiyatı yapan sığ söylemlere ve nispi demokratik haklara izin verir görünerek kendini perdelemektedir.
AKP’nin desteği din ve laiklik karşıtı duruş gibi görünmesine rağmen asıl destekçisi liberal ekonominin dünya devleridir. AKP’nin Bırakın sağ demokratlığını, Avrupa’nın aşırı sağcı partileri kadar dahi demokrasiden yana olmayıp görünen durum kadar laik, sözde bir o kadarda demokrattır.
Asıl Truva atının içindeki Akhalılar ise, İktidar ve İktidara gelmesi olası partilerin içini dolduranlardır. Etrafınıza bakınız iktidar kokusu alan geniş mideliler olup o kokuyu hiç affetmezler. Bunların küçükleri yerel belediyeleri, kocamanları ise Ankara’yı mesken tutmuştur.
Bu ülkede tek partili dönem yaşandığı için hemen hemen herkes iktidara “A” partisi yaklaşınca, dededen beri “A” partiden olur. İşine gelmeyince ise geçmişi reddetmek adına uzunca bir amaannnnnnn çektikten sonra vallaaaa biz kendimiz bildik bileli (A) partideniz derler.
Bunların bir kardeşi “A” partisinden olurken diğer “B” partisindendir, bu durumu ise demokratlık olarak addederler. Evet, aileden kalıtsal siyasi tercih; gelenekçi, bireysel siyasi tercih ise; demokratlıktır. Lakin bu durum çıkarı değilde demokrasiyi içselleştirmiş olanlar için geçerli olsa gerek…