Solcu Olmak!
Doğuştan olan kimlikler ve sonradan kazanılanlar!
İnsanoğlu doğuştan giydirilmiş ve sonradan kendisi veya çevre tarafından giydirilen kimliklerin bir bütünüdür.
Başta ırk olmak üzere din, milliyet, mezhep gibi bütünsel; aşiret, akraba, sülale gibi lokal kimlikler kendi seçeneği olmadan doğuştan belirlenmiş durumlara pek itiraz edilmez ve hemencecik kabul görür…
Ancak sonradan edinilenle tartışmaya çok açıktır.
Sonradan edinilen/öğretilenler ise başta örf, adet, töre dediğimiz kurallar olmak üzere yöresine göre değişen etik, ahlak, erdem, sevgi, saygı vb olarak daha da uzatabileceğimiz yöresel ayrıcalıkları olanlar ve bütünlüğü olanlar olarak söyleyebileceğimiz şekillendirme yani terbiye edilmedir!
Doğuştan sandıklarımızın tamamı da biz yokken gen atalarımıza dayatılan kimliklerdir.
Sonradan eğitilenlerin ise bir bölümü dayatma bir bölümü de gönüllü kabullenmedir. Siyaset gönüllü bir seçenek gibi görünse de aslında eğitim, basın, dayatma, dezenformasyon ve daha birçok dayatma yollar ile enjekte edildiği yadsınamaz.
Bunlardan en önemlisi siyasi kimliktir. Siyasi kimlik insanı bireysellikten toplumsallaştırmaya götüren enektin kimliktir. İnsan; istediği siyasi kimliği dayatmaların dışında kalarak kabul ederek ben solcuyum veya sağcıyım deme ve olma imkânına sahip olmuştur.
İşin ilginç yanı solcu olmadan solcuyum demek daha yaygındır, tıpkı son günlerde CHP’de ortaya çıkan ben sol kanadım demek kadarda kolaylaşan bir durumdur.
Evet, CHP’lilerin son 30 yıldır özlemi olan solculuk; son zamanlarda ben solcuyum diyen ama sadece diyen bir takım kendine münhasır kişilerin tasarrufu haline gelmiş. Biz onları bu cesaretlerinden dolayı kutlarken bir iki kelime etmeden geçmeyeceğiz.
Solcu olmanın yazılı bir kanun maddesi yoktur. Ancak bilimsel tarafı vardır, etiği vardır. Önüne gelenin ben solcuyum diyerek vereceği zararların önüne geçmek için ahlakı ve onun getirdiği birtakım ilkeleri vardır.
Solcu, öyle bir iki mitinge katılmakla, slogan atmakla olmaz!
Solcu dediğin bulunduğu yerde özenilmeli, gıpta edilip arkasında anısını bırakmalı, kitleleri sürüklemeli arkasından.
Önce ayaklarının bastığı yerden başlayacağını, kapısının önünü süpürüp sonra başka yerleri temizlemeyi öğrenip öğretmelidir, en kolaydan en zora gidileceğini bilmelidir.
Solcu her zaman okumalı, öğrenmeli. Öğrenmeyi zorunluluk hali olarak bilmeli, gerektiğinde yazmalı!
Sadece lokal olumsuzlukları değiştirmek olmamalıdır solcunun derdi.
Bütün bir sisteme, düzenin tüm fenalıklarına karşı kavgası olmalıdır. Sosyal devletin tepeden inmeyeceğini kendi emeği ile kurulacağını bilmelidir solcu.
Solcu olmak demek, yaşam biçimidir, solculuk hayat tarzı demektir, solcu bunu idrak etmeli.
Solcu sadece düşünmez, düşündüğünü pratiğe geçirir.
Solcu bodoslama gitmez akıl üretir.
Sol geniş halk kitlelerini peşine takıp sürüklemekten çok daha da öte ve nitelikli bir faaliyet alanını hedefler, halkla bütünleşir…
Sol, İnsan olmanın farkındalığıdır!
Sol, “ahlaklıdır, nezaketlidir, terbiyelidir”.
Sol, dayanışmadır, “ben” demekten uzaklaşıp “biz” demektir.
Sol, “emeğe” saygıdır, “paylaşmaktır”.
Sol, “yaşadığı dünyaya ve diğer canlılara” saygılıdır.
Sol, “mazlumun” yanında yer alıp “ezene” karşı durmaktır.
Sol, “kolektivizmdir”.
Sol, “Mankurt’laşmaz” aksine “Diğergâm’laşır”(Diğerkâm)!
Sol, ‘Milliyetçi’ değil ‘Halkçıdır’ ve ‘halkların kardeşliğini’ savunur!
Sol, ‘Yurtsever’ olduğu kadarda ‘Evrenseldir’.
Sol, “Emperyalizme, Faşizme ve her türden gericiliğe” karşı olmaktır.
Sol, ‘savaşı’ reddeder, ‘barışta’ ısrarcıdır.
Sol, ‘öteki’ yaratmaz ‘birleştirir’.
Sol, tüm ‘kültürlere’ saygılıdır, ‘dayatmacı’ değildir, olmamalıdır!
Sol, kadirşinastır, ahde vefalıdır, hatırlıdır, saygılıdır.
Sol, bilimdir, kendini ‘bilgiyle’ taçlandırır.
Sol, yenilikçidir, çağdaştır.
Sol, yaşayacağı çağ’da etkindir, onun mücadelesini verir!
Sol, ‘Bireysel’ çıkarları ‘toplumsal’ menfaatin önüne koymaz!
Sol, ‘ya hep beraber ya hiç birimiz’ demektir.
Sol, “koltuğa”, solcu ‘rant’a teslim olmaz(!)
Sol, sokaktaki ‘işsiz’, fabrikadaki ‘işçi’, tarladaki ‘köylü’, masada başında ‘memur’, alanlarda ‘biber gazı, cop’ yiyendir!
Onun içindir ki parti liderine itaat etmez, ancak saygı gösterir, asla “büyüklerimiz” siyasi "büyüklerimiz" diyerek makam sahiplerini yüceltip kendini küçültmez. Emeği “önemserken” sermayeye “teslim olmaz”. Sol “saygıyla yağcılığı” birbirine karıştırmaz. “Sol” kültürü “düzen” kültürüne değişmez.
68 kuşağı dünyada, 78 kuşağı ise Türkiye’de solun en masum olduğu dönemdir.
Dağ gibi solcu gençler yaşayabilecekleri halde canlarını halka adamış ve ölüme gitmişlerdir.
Yağlı urganların karşısında onları eğmeyen ne yüce bir ulviyet ne maneviyat, nede sadakattir! Sadece yeni bir dünya umududur!
İşte bahsettiğimiz bu solcular, bu coğrafyanın yüzyıllardır süre gelen kültürünün, ahlakının devrimci düşünceyle, aydınlanma değerleriyle, felsefeyle, sanatla sentezinin ürünüdürler.
Maraş’ta ana karnında katledilip, Madımakta yandılar. Gazide kör kurşunlara geldiler.
Nesimi olup derileri yüzüldü, Hacı Bektaş da semaha durup, Konya’da sema döndüler.
Halk hikâyelerinde Dedem korkuttular, köroğluydular. Darağacında Pir sultan, Serez çarşısında Bedrettin’diler.
Manilerin, ağıtların, bozlakların, türkülerin, bu ülkenin engin hoşgörüsünün geleneklerinin bu çağa yansımasıydılar.
Mevlevi’ydiler, Bektaşi’ydiler, filozoftular, bilgeydiler, engin gönüllüydüler, ahlaklıydılar, erdemliydiler.
Ve öncelikle bilimin yolunda aklın insanıydılar elbette.
Toplumun ancak sosyalist bir eğitimin ve kültürün aracılığıyla, bilimin öncülüğünde ahlakı gerçek özüyle yaşamda var edebileceğini kavramışlardı…
İşte onlar; İstikbali yaranmakta sanıp parti “büyüklerimiz” siyasi "büyüklerimiz" diyerek makam sahiplerini yüceltip kendilerini küçültmediler!
Sol, ‘protokole’ karşıdır, ‘hiyerarşiyi’ önemser.
Sol, ‘itaatkâr’ değil, ‘asidir’.
Sol, ‘yağ’ çekmeyi bilmez, ‘başkaldırır’
Sol, “değerdir”, solcu “değerlidir”!
Sol, Türküne, Kürtüne, Zaza’sına, Çerkez’ine, Arnavut’una, Ermeni’sine, Rum’una, Boşnağına, Alevi’sine, Sünni’sine, Hanifi’sine, Şafisine, Katoliğine, Müsavisine, Ortodoks’una, Yezidi’sine, Ateistine vs. ayrımsız ve etnik kimliğe dayalı olmayan bu ülkeyi seven yurttaş bilinçli, vatandaşlık hakkının azınlık hakkından daha kutsal ve özgür olduğunu kabullenmiş özgürlükçü bir sistem ister…
11-12 Ekim 2012 Haberdar Gazetesi