<Sultan büyük bir suç islemiş olarak karsısına getirilen kişiye sormuş:’kırk katır mı istersin kırk satır mı’
Satır lafını duyup ta kırk satır ile idam edileceğini düşünen ve seçenek olarak kendisine kırk katır sunulduğunu sanan adam:’kırk katır!’demiş.
Bedeninin her bir parçası katıra bağlanan adam, ayrı yönlere giden katırların kırbaçlanmasıyla büyük acılar içinde parça parça olarak ölmüş>.
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık!
Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin!
İşten hendek işte deve ya aşarsın ya düşersin!
İşte bizim atasözlerimiz, işte bizim geleneğimiz, işte bizim seçim sonuçlarını belirleyen geleceğimizle ilgili kararlar alan halkımızın özdeyişleri.
Efendim hepimizin gönlünde bir siyasi parti veya bir siyasi görüş var olabilir. Lakin gönül verdiğimiz siyasi partinin iyi yönetilmediğini düşünür üye olmayız. Olanlarımız ise oraya uyum sağlamıştır. Üye olupta yanlışı doğruyla veya gidişatı değiştirmek isteyenlerimize ise yukarıdaki atasözleri ile yanıt verilir.
Malum siyasi partiler yasası tüm partilere sanki ortak tüzük hazırlamak istiyormuş gibi veya derinlerden birleri tarafından ülkedeki malum statükoyu koruma görevi verilmişçesine, bütün partilerin üç aşağı beş yukarı tüzükleri birbirlerine çok benzerler.
Siyasi partiler yasasını ise siyasi partilerden çok 12 Eylül anayasası ile belirlenmiştir. Lakin ülkemiz parlamentosu bu yasayı bir türlü değiştirmek istemez, çünkü işine gelmez.
Mevcut siyasi partiler yasası değişmeden hiçbir partide asla köklü değişiklikler olmayacaktır, ancak ki nispi nicel açılımlar olabilir.
Bu siyasi partiler yasasının en büyük özelliği ise üyeyi delege ile kontrol altında tutarak sözüm ona demokrasi adına katılımcılığın sağlanması için delege ağalığının yasallaştırılmasına fırsat tanımasıdır!
Oy kullanmak için sandığa gittiğinizde nasıl ki oyunuzun rengine karışmak bir suç ise, üyeye karışan üyeyi zorlayan delege ağasınınki aksine yasallaştırılmıştır!
İşin garibi yukarıdaki delege ağaları güçlü yönetim, aşağıdaki delege ağalığı zayıf yönetim ister.
Yukarıdaki delege ağaları aşağıdaki delege ağalarının kendine itaat etmesi için güçsüz silik zayıf ve itaatkâr olmasını isterken, kendi delege ağalıklarının ise sağlam yıkılmaz kaleler olmasına özen gösteririler.
Mahalleden genel merkezlere kadar olan delege etapları “alt, orta ve üst” delege ağalığı olmak üzere 3 aşamada olur.
Bunlar sırasıyla mahalle delegesi, İl delegesi ve Kurultay delegesidir.
Mahalle delege ağaları park, bahçe, büfe peşinde koşar.
İl delege ağaları Belediye Meclis üyeliğinin daim adayıdır.
Kurultay delege ağaları ise ilçe başkanlığı belediye başkanlığı ve bilumum ön sıralardan belediye meclis üyeliği ister, çünkü ön sıralar aynı zamanda “Büyükşehir belediyesini” yönetir.
Mahalle delege ağası borusunu öttürmek için güçsüz ilçe başkanı ve ilçe yönetimi ile güçsüz il delegasyonu ister.
İl delege ağası güçsüz il başkanı il yönetimi ve zayıf kurultay delegasyonu ister.
Kurultay delege ağası ise içinde kendisinin olduğu güçlü yönetim ve kendisi daha öne çıkması için silik delegasyon isterler.
Kısacası her delege ağasının gönlünde yatan zayıf, silik, başarısız yönetim ve delegasyon yatar, çünkü etrafı ne kadar silik meziyetsiz kişilerle dolarsa kendisi o kadar öne çıkar. Doğal olarak malum parti güçsüz silik ve yeteneksiz olup siyasi partiler tarihinin çöplüğünde yerini alır. İsteyen arkasına şöyle bir baksın siyaset çöplüğünde ne kadarda çok parti var görecektir.
Evet, efendim Siyasi partiler yasası değişmeli. Yoksa “kırk katır mı kırk satır mı?” bu ülke halkının en önemli atasözü olmaya devam edecektir.
Günün sözü; Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık! (Anonim)
01012011