Siyaset müptezelleri!

Kimi iş bilirler, siyaseti zengin olmanın, köşe dönmenin devletin bir takım olanaklarından faydalanma aracı olarak görürler.

Bunlardan farklı olan bir kısım siyasetçiler ise; Toplumun çıkarlarını her zaman gözetir. Devletin ve toplumun malına zarar gelmesin diye kendi siyasi geleceklerini hatta hayatlarını ortaya koyarlar. Yani yarın kaybedeceklerini varsayarak hareket ederler.

Dünyanın her yerinde muhakkak ki iyi veya kötü siyaset adamı vardır. Bu siyaset adamları içinde onur namus ve çevrelerine hiç zarar vermeden adam gibi işini yapanı da var, siyasete sığınıp siyaseti rant kapısı gören müptezellerde var. Biz bu gün dürüst namuslu siyasetçiyi tenzih ederek siyaseti kirleten siyaseti getirim kapısı yapan siyaset müptezellerinden bahsedeceğiz.

Her partinin koynunda birkaç sene geçiren, ne istediğini bilmiyor gibi durmasına rağmen ne kopartacağını çok iyi bilen, bulunduğu yerle çelişip te kendisiyle çelişmeyen dönergeç siyasetten nemalanan omurgasız insan modelidir bu müptezeller.

Bazı yerlerde bunlara cinsiyetsiz siyasi fahişede denilir.

Lakin o kadar çok, o kadar fazla, o kadar bön bön ve de bir kıymık gibi göze batacak kadar ortalıkta dolaşırlar ki, bu yüzden kendilerine verilmiş olan müptezel unvanlarını sonuna kadar hak ediyordurlar.

Dürüstmüdür?

İşte o tartışılmaz, asla dürüst değillerdir!

Bunlar umumiyetle delege ağası denilen siyasi pezevenklere bağlı çalışırlar. Her birinin bağlı olduğu bir pezevengi vardır. Daha yukarıdaki bir büyüğüne pazarlar, bu pazarlamanın adı itaattir, her itaatin karşılığı hem müptezel hemde pezevengi adı konulamaz bir edinim ile ödüllendirilirler.
Lakin biz her ne kadar fahişelik kurumunu parayı alıp kendini düzdürmek olarak anlasak da siyasi fahişelik denilen kurumda bunlar hem parayı alıp hem de para aldığı yerleri düzerler.

Buradan yola çıkıp devam edersek biz para almıyoruz ama düzülüyoruz, içimiz rahat çünkü siyasi fahişe değiliz. Müptezel hiç değiliz. Sadece gücümüzün yetmeyeceği birileri tarafından zorla tecavüze uğramışız veya uğruyoruz!

Kısacası bazılarına sorarsan; Biz bu işi tamamen zevk için, fantezi için yapıyoruz derler.

Bazıları ise; Vatan, millet, Adapazarı ile başlar sonra devlet ihaleleri ile devam eder tırmalamaya!

Bu müptezellerin genellikle ufak tefek de olsa devlet babayla çelişik işleri vardır. Bundan dolayıda siyasi partilere çöreklenip oradan alacağı paye ile nüfuz edinerek devletin oradaki ileri gelen bürokrat ve yöneticileri ile samimi bir ortam yaratmak için ellerinden geleni yaparlar.

Bu müptezellerin bazıları; her tür hayır işine, Sosyal faaliyetlere, Spor kulüplerine, genelliklede her vilayetin hemşeri derneğine fahri üye olur, hayvan sever cemiyetlerine, sakatları koruma derneklerine soyunur, oraları o güzelim dernek ve cemiyetleri çıkarları uğruna kendine payanda ederler. Lakin hiç birinin aklı insan hakları derneklerine üye olmaya, töre mağduru kadınları hatırlamaya yetmez.

Biz hep dedik, demeye de devam edeceğiz; Her kurumun, Parti, dernek, cemiyet, vakıf vs nin kendine özgü gönüldaşları samimi üyeleri ve yöneticileri vardır. Bu her devrin dönergeci olan bu müptezellerin istilasına uğramaları işten bile değildir. Ne zamanki erk olup dümeni eline alırsın nerde olursa olsun bu müptezellerin akınına uğramaktan kurtulamaz, Merak etme onlar seni eliyle koymuş gibi bulurlar.

İsterseniz çevrenize bir bakın, Hangi iktidar gelirse gelsin, hangi parti olursa olsun bu müptezel tiplerden en az üç beş kişi bulursunuz ki o iktidar kurumunun etrafında kedinin ciğerci dükkânının önünde dolaşması gibi dolanıp dururlar.

Bunlar kurum içi yarışta da ortaya çıkarlar, her daim çantalarında taşıdıkları isimler vardır, hangi kuruma üye olurlarsa olsunlar bu müptezel ağanın peşinde hep beraber giderler. Bazen bir siyasi partinin kongresi olur bazen ise bir derneğin. Bu adamlar hiç eksik olmazlar, Sonrada siyasi partilerimiz çıkar ortaya; Neden sandığa gelmiyor bu halk derler!

Siz sizi oralara taşısın, Siz sizi orada rahat tutsun diye yanınızda veya bir yerlerde barınmalarına imkân tanıdığınız, Gören gözlerinizin görmediği bu müptezelleri beslediğiniz sürece bu halkın bu bölümü sandığa da kurumlarınıza da uğramayacaktır.

Hoş ben bunu kime niye söylüyorum ki müptezelin büyüğü küçük müptezellere yol verenler gördükleri halde görmeyenler değilmi?

Son söz: Genellikle bu sistemde kötü siyasetçi, iyi siyasetçiyi barındırmıyor. “Siyaset kirli, siyaset fırıldakların ve yalancıların işi” diyerek bir kenara çekilip siyaset ırmağının dışında oturup bu kirliliği temizlemek yerine seyretmeye hiç kimsenin hakkı yok. Bu sistemi değiştirmek için Türkiye’nin iyi siyasetçilere ihtiyacı var. Bunun için de herkes siyaset yapmalı, ama adam gibi siyaset yapmalı diyor ve İsmet İnönü’den bir alıntıyla bitiriyoruz! “Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur” Evet, bu ülkede namuslu siyasetçi azımsanmayacak kadar fazladır, lakin bir kova suya bir damlacık mikrop bulaşınca o su “bir kova kirli su” olur. Demek ki; hırsızlara, arsızlara, gammazcılara, erkek ve kadın fahişelere, orospulara, üçkâğıtçılara, sahtekârlara, hortumculara, ihalecilere, yalakalara, yalamalara, ve de bilumum yardakçılara inat namuslu siyaseti desteklemek gerek!

*Gereği üzere hatırlatma amaçlı milyonuncu kez tekrar yayındır:)