Antalya Büyükşehir'e yeni operasyon. 20 kişi hakkında gözaltı kararı
TV kanallarında gazeteciler, akademisyenler, siyasetçi ve bilumum bilim adamları konuşup duruyor. Seçim sonucu neden böyle oldu?
Neden böyle olduğunu anlamak için aşağıdaki yazıyı sonuna kadar okumak gerek:
“Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için bir süreliğine evden ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.
Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
Kimyacı, “adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış”;
Fizikçi, “adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş”;
Jeolog, “burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangım olasılığını azaltmayı amaçlamış”;
Matematikçi, “sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış”;
Antropolog, “adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş”.
Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.
Adam cevap verir: Boru yetmedi.”
Evet, sorunun sevabı bu kadar basit; ‘boru yetmedi…’
Deme ki; Halkın ihtiyaçlarını kaygı ve korkularını çok iyi tespit etmek gerek…
Hak ile haddi karıştırmamak gerek.
Sol partilerde ‘hak’ çok önemlidir. Bir toplantıda herkese söz verilir fikri olan olmayan, bilen bilmeyen herkes “bu benim hakkım” diye konuşur. Nihayetinde her toplantı gibi oda verimsiz biter. Evet, hak ile haddi karıştırdığı sürece, sol birbirini anlamamaya devem edip, halka da kendisini anlatamayacaktır.
Türkiye solu “mahalle yanarken aynada saçını tarayan malumun” durumuna düşmemeliydi. Ne yazık ki bu durumdan kurtulamayarak o çukura düştü. Birbirini eleştirmek olması gereken bir durumdur. Öncelik, kendi eksiklerini tamamlamak olup, sonra yanındakilere el atmak olmalıdır…
Şimdi sıra; Anka kuşu misali; kendi küllerinden yeniden doğmaya geldi…