Portakal mı protokol mü?

İlk söylenişte portakalı hatırlatmasına rağmen asla bir meyve değildir. Hatta meyveye benzer çağrışım yaptıran tat itibariyle, pek bir benzerliği olmamakla beraber Çengelköy bademi de denilen, lakin kartlaşınca adı hıyar olan meyveye biçim olarak çok benzemekte olup, bu hıyarlaşan guruba dâhil olmak isteyenler ise toplumumuzda hiçte azımsanmayacak kadar bir kuru kalabalık teşkil etmektedirler.Sinemaya Tiyatroya gidersin sağa sola bakar kimsecikleri görmeyince ön koltuk boş dersin, özel bir gündür ve oyun biletsizdir, birde bakarsın “protokol”.Bir yere girecek olursun “buradan değil burası protokol kapısı” diyen sert bir sesle karşılaşırsın.Kalkıp yemek yiyecek olursun, sevinirsin cam kenarında masa var diye, bir kart ses daha: “Burası protokol”.

Birilerine iktidar, güç ve statü kazandırmak için başka bir yerlerini yırtan başka bir toplum var mı bilmiyorum.

Dernek, Cemiyet veya Siyasi Parti yemeği vardır vermişsindir onca para, dersinki biraz erken gideyim de güzel bir yerlerde oturayım, ama heyhat içeride görevlilerden başak kimse olmamasına rağmen oturacak yer bulamazsın.

Ön sıralar en büyüğe, onun arkası ondan bir küçüğe, onun bir arkası ondan bir küçüğün bir küçüğüne, onun arkasının arkası onun bir küçüğünün bir küçüğünün bir küçüğüne, daha arkası ise en küçüğüne ayrılmış kapı önlerinde kalan en kıytırık yerlerde sana ve senin gibilere yani halk dediğimiz kesime kalmıştır.

Bir yerlerde bir kurum başarılı bulduğu gazeteciler ödül dağıtacaktır. Yine aynı terane uygulanır. Ön sıralar yine en büyüğe, onun arkası ondan bir küçüğe, onun bir arkası ondan bir küçüğün bir küçüğüne, onun arkasının arkası onun bir küçüğünün bir küçüğünün bir küçüğüne, daha arkası ise malum en küçüğüne ayrılmış kapı önleri de ödül alacak olan gazetecilere kalmıştır. Beyefendiler ise Tahtakale mercandaki atölyelerde Çin malından mamul ucuz yollu plaketler ile ertesi gün en ucuz tarafından tüm gazetelerde boy gösterirler.

2004 yılının yaz aylarıdır. Avcılarda sünnet töreni yapılacaktır sanatçımız ise Yıldız Tilbe’dir ortalık yerde durmuş hem izliyor hemde birkaç fotoğraf alıyorum.

Ön koltuklar Belediye Başkanı, Kaymakam, Komutan, Emniyet müdürü ve etrafına da yardımcıları ile belediye meclis üyeleri dizilmişler arka ikinci sırada ise iktidar ve ana muhalefet partisi ilçe yöneticileri vardır.

Bir şey dikkatimi çekti bir kadınla organizasyon görevlisi arasında bir tartışmadır sürüyor. Kulak misafiri oldum, kadın diyor ki “benim eşim polis memuru” bende önde oturacağım! İşte bizim memleketimiz işte bizim protokolümüz böyle olur.

Bizde dedik bu protokol ne menem şeymiş bir araştıralım bakın ne çıktı karşımıza!

Protokol dilimize eski Latince ve Yunancadan geçme bir sözcükmüş!

Daha doğrusu :’Proto’ ve ‘Kolos’ sözcüklerinin birleşmesinden türeme bir deyimmiş.

Lügat anlamıyla “Proto” birinci demek “Kolos” ise g.t ün
çoğulu. Sözcük anlamlarını birleştirdiğimizde ise deyimin tam
karşılığı “önde gelen g.t ler” olarak karşımıza çıkıyor.
”Kolos” sözcüğünün zamanla çoğul eki olan (os) deyimden atılmış, geriye “Protokol” yani “önde gelen g.t” lafı kalmış.
Toplum içinde hasbelkader yükselip de protokole giren bazılarının zamanla “müsait bir yerlerinin” kalkması da bundandır diye düşünülmektedir. Bunların bazılarının malum yerleri hayatlarında bir kez koltuk görürler, gördüğü koltuğun tadından olsa gerek o yerlerinin hep koltuğa ait olduğunu sanırlar, işin garibi o günün kesatlığı yüzünden Abdurrahman çelebi olduklarını unutmuşlardır. Bu müsait yeri koltuğa alışık ama koltuğun ağırlığını taşıyamayan kerameti kendinden menkullerde kendilerini hiç bitmeyen protokol sanırlar. Gittikleri yerin sürekli gündeminde olmanın yolunu ararlar, hiçbir şey bulamazlar hep geçmişte kalan koltuğun düşük ısılı hararetini anlatır dururlar.

Bunların en hızlısı en yüzsüz ve de en arsızı siyasi partilerde mevcuttur. Parti üst düzey yöneticileriyle görülmeyi torpil addederler. Genel Başkan, Genel Başkan yardımcıları veya onlara yakın üst düzey yöneticiler bunların olduğu semte uğramayıversin, Hemen cuppadak otobüsün üstüne tırmanırlar. Otobüs üstünde verdikleri fotoğraf ile gazetelerde çıkınca gerdanları yağ bağlar bu havagazcıların…

Bu protokol belası bizim buralarda ise işte böyle uygulanır; eşitsizliği her daim hissettiren popo yerleştirmek için ayrımcılık torpili olmuştur, gerisine gayri ne diyem (!)

*15.04.2009 Tarihli yazımın güne uyarlanmış hali.