Yıllar postalların altında geçecektir öyleyse, kaçmalı der ve kaçarlar. Yıllar sonra kaçmak için yolları ayıranlar buluştuklarında biri davadan dönmüş, diğeri köşeyi. Kısacası dönende var yerinde sayanda, yerinde sayana enayi köşeyi dönene beyefendi denilir olmuş. Söz verdiği gibi yaşayan da var tabii.
Beş arkadaş söz verirler sağ kurtulurlarsa belli bir süre sonra bir araya gelecekler kaldıkları yerden devrim yolunda yürümeye devam edeceklerdir. Yıllar sonra biri hariç bir araya gelirler. Biri galeriler zinciri kurmuş paraya para dememektedir. Diğeri şirketlerinin sayısını bilmemektedir. Öbürü ise ithalat ihracatta köşeyi dönmüştür. Sonuncuya sen ne yaptın diye sorarlar, cevap; Ben size inanmıştım, sizi bekledim! Olur.
Film ya! Olacağı bu işte!
Evet, bu bir film.
Ferhan Şensoy’un başrolünde olduğu bir film.
Ama hayatın tam orta yerinden bir film.
Bu filmin kaç tane gerçeği vardır bilirmisiniz?
Ben söyleyeyim; Sayılmayacak kadar çok, evet evet sayılmayacak kadar çok!
An gelir
ömrünün hırsızıdır
her ölen pişman ölür
hep yanlış anlaşılmıştır
hayalleri yasaklanmış
an gelir şimşek yalar
masmavi dehşetiyle siyaset meydanını
direkler çatırdar yalnızlıktan
sehpada pir sultan ölür
görünmez bir mezarlıktır zaman
şairler dolaşır saf saf
tenhalarında şiir söyleyerek
kim duysa / korkudan ölür
tahrip gücü yüksek-
saatli bir bombadır patlar
an gelir
Attila İlhan ölür
Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri kabilenin gençleriyle hayat, aşk ve evlilik üzerine konuşurken şunları söylüyor:
— İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş.
12 Eylül öncesinin gençleri bu ülkenin en dinamik unsurlarıydı, ne zamanki düzende barınmak adına düzene entegre olanlar oldu işte o gün başladı her şey!
Eskidendi, yapıp ta söylememek.
Sonra moda oldu hem yapıp hem söylemek.
Şimdilerde ise yapmadan söylemek ödül alır oldu!