CHP aynı kalacaksa Baykal niçin gitti?

<Yasama sevincimiz çıkarcılıkla kirletiliyor.

Dünya, herkesin kendi çıkarının peşinde koştuğu bir yasama kavgasıyla kirletiliyor.

Herkesin kendi çıkarını düşündüğünü gören insana da kendi çıkarını düşünmekten başka bir yol kalmıyor. Sürekli olarak kendini korumak zorunda kalan insanın yasama sevinci gölgeleniyor, azalıyor, yok oluyor.

Çıkarcılık insana kendinden başkasını düşünmemeyi öğretiyor, kendinden başkasını sevmemeyi öğretiyor, bencilliği öğretiyor, paylaşmamayı öğretiyor.

Düşüncelerimiz şartlandırmalarla, baskılarla kirletiliyor.

Yasama kavgasına düşürülmüş insan, günlük sorunlardan kurtulup da geniş ufuklara bakamıyor>. İşte böyle tanımlamış kirlenen insanı Dr Erdal Atabek.

Dürüst siyasetçi bomba imalatçısı gibidir ilk hatası son hatası olur!

Dürüst olmayan siyasetçi ise hatalarında ısrarlıdır, hatalarını yanında taşır asla bırakmaz!

Bakınız Kılıçdaroğlu ilk açıklamasını kimse görevden alınmayacak diye yapmış, demek ki tastan da hamamdan da memnun.

Demek ki bu güne kadar parti düzelmeli diyen CHP’nin sade üyeleri boşuna bir kurtarıcı lider beklemiş.

Kim ne derse desin, Aynı tas aynı hamam olarak tarihe geçecekse.

Kendi iç temizliğini yapmaktan korkan bir parti ve koltuk kavgası veren makam bekçileri yoluna devam edecekse.

Siyasi eşraftan devlet makamı ve siyasi koltuk “kapmak” isteyenlerin dışlanmadığı bir partide istikbali halk değil koltuğun etrafındakiler kapmaya devam edecekse. Sade üye halk her zamanki gibi avucunu yalayacaksa! Öyleyse Baykal neden gitti?

Baykal en azından örgütteki çarpık yapılanmayı biliyor fakat müdahale etmiyordu. Kılıçdaroğlu ise biliyor da müdahale edecek gücümü yok?

Kılıçdaroğlu’yla birlikte CHP başını yıkamıştır. Kılıçdaroğlu CHP’nin yüzü, MYK ise başı olmuştur. Lakin CHP daha fazla yıkanmalıdır.

CHP Elbisesini de yıkamalıdır, Elbise il ve ilçe başkanlarıdır. Evet, CHP il ve ilçe başkanlarını top yekûn gözden geçirmelidir.

CHP vücudunu yıkamalıdır. CHP’nin vücudu İl ve ilçe yönetim kurullarıdır.

CHP ayaklarını yıkamalıdır çünkü yürüyüşü hep ayaklar yapar, Ayaklar delegedir sürekli koşuşturma içindedir.

Kısacası CHP sadece başını yıkamakla eski anlayış TBMM’ye kurmaylar girsin muhalefet yapalım gerisi olsa da olur olmasa da olur mantığından sıyrılıp iktidar olmak istiyorsa hiç vakit kaybetmeden eski statükocu anlayıştan ve bir an evvel muhalefet olma alışkanlığından bir sıyrılmalıdır.

CHP tez zamanda belirleyeceği bir tarihte yenileşme yapacak sürece girmelidir. Dün Altan Öymen’in, bu gün Gürsel Tekinin başına gelenler yarın bu delegasyon anlayışı nedeniyle Kemal Kılıçdaroğlu’nun başına gelebilir.

Öyleyse CHP baştan aşağı yıkanmalıdır. Sadece saçları yıkamakla bu iş olmaz. Kısacası CHP suya sabuna dokunmalıdır. Şayet ki suya sabuna dokunmayacaksa Baykal niye gitti?

14.12.2013 Tarihinde yukarıda yazdıklarımızı o gün yazdığımız Haberdar’da yayımlamışız. Peki, o günden bugüne ne değişmiş?

Hiçbir şey değişmemiş hatta yıkanmış baş bile bu sürede doğal kirlenme veya yıpranma sürecine takılmıştır.

CHP sil baştan bir bakıma girmelidir!

Öncelikli olarak; CHP’de üyelik sistemi değişmelidir. Parti üyeleri ve delegeler, partilerin en temel en belirleyici gücüdür. Bu güç, ilçe ve il başkanlarını, ilçe ve il meclislerini, kurultay delegelerini seçmektedir.

Peki, üyeler ve delegeler kim tarafından seçilmektedir? Doğal olarak üye, tüzüğüyle, programıyla kabul ettiği, dünya görüşene en uygun gördüğü siyasal partiye gönüllü olarak katılan ve kendi özgür iradesiyle parti merkezlerine gelerek tercih ettiği siyasi partiye üyeliğini yapan kişidir.

Her haliyle tüm üyeler böyle olmalıdır. Malumunuz, ne yazık ki teorik olarak böyle olmasına rağmen uygulamaya gelince hiç böyle değildir! Reel üyeler pek az olmasına rağmen yığma üyeler daha çok bulunmaktadır. İşte CHP bundan kurtulmalıdır.

Nereden kaynaklanıyor bu durum?

İl ve ilçe kongreler sürecinde, feodal siyaset ve önlenemez kazanma dürtüsü devreye girmektedir.

Kongrelerde seçimi kazanabilmek için il ve ilçe başkan adayları, yandaşları, harıl harıl parti ile ilgisi olmayan, sadece kendilerine sadakatle bağlı olacakları ve genel başkanlarına oy verecek üyeleri, kahve köşelerinde, bürolarda, ikili ilişkilerin feodal çıkarı doğrultusunda belirlemekteler.

Kongrelerde oy kullanma sırası geldiği zaman o ana kadar bilinmeyen adayların olduğu anahtar listeler ortaya çıkmakta ve üyeler ister istemez hatta mecburen bu listelere oy kullanmaya zorlanmaktadır. Bu durum anti demokratik zorlamadır!

Umumiyetle iktidarı elinden kaçırmak istemeyen delege ağaları böylesi dayatmalarla, parti içi seçimleri kazanmakta, parti içinde iktidarı ele geçirmekte ve parti içi zaferlerini devam ettirmektedirler. Lakin parti içinde zaferlerini bu şekilde anti demokratik usul ve esaslarla pekiştirenler, diğer yandan halk huzurunda itibar kaybetmektedirler.

Peki, çözüm nedir?
İl ve ilçe kongrelerine, dayatma devri kapatılmalıdır. Özellikle ilçe kongrelerinde kongre ve önseçim delegelikleri kaldırılmalıdır. Bunun yerine; kongrelere belirli bir süre, en 15 gün kala, aday olmak isteyen üyeler, dilekçe ile bir üst kurum olan il başkanlıklarına aday olduklarını bildirmeliler.

Dilekçe kayıt altına alındıktan sonra, adaylar ilçede üyeler ile yapılacak olan seçime katılma hakkı kazanmalı ve bu adaylık makul bir süre önce ilçe binalarında herkesin göreceği bir yerde ilan edilmelidir.

Parti üyeleri, adayların kimler olduğunu önceden görebilmeli, gerekli müzakereleri yapabilmeli ve en uygun adayı seçebilme özgür iradesine sahip olabilmelidirler.

Üye listeleri 6 ay önceden il ve ilçe seçim kurullarına ulaştırılmalı. Milletvekili adayları, Büyükşehir Belediye Başkan adayları, Belediye Başkan adayları ve Belediye meclis üyeleri, parti üyelerinin tamamının gizli oy, açık tasnif esasına dayalı kullanacakları oy ile belirlenmelidir.

Böylece, parti içi demokrasi işletilmelidir. Yerel seçimlerde Büyükşehir belediye başkanlığını kaybeden CHP il başkanı ve yönetimi ile ilçe belediye Başkanlığı’nı kaybeden CHP ilçe başkanı ve yönetimi istifa etmelidir.

Genel seçimlerde seçimlerinde üst üste iki kez bir evvelki aldığı seçim sonucunun en az %3(oran pozitif olarak değişebilir) üstüne çıkamayan bir daha Genel Başkan olmamalı. Bir önceki seçime göre oy kaybına uğrayan Genel Başkan olağanüstü kurultayı toplamasına gerek kalmadan Genel Başkanlıktan çekilmelidir.

Bu önerilerimiz örgütsel olup, siyasi olanları da bilahare yazacağız.