Malumunuz, CHP Kurultay süreci başladı. Bu süreçte mahalle kongrelerinden İlçe kongrelerine, ilçe kongrelerinden il kongrelerine kadar çok şey yazıldı çizildi. Birde yalan haberde sınır tanımayan bazı Facebook gaz-atıcılarının ortalığı karıştıran, insanları birbirine kırdıran yalan haberleri var ki, insanın ağzı açık kalıyor. Bu arada sosyal medyada oldukça tumturaklı yazılar yazan yorumlar yapan güzel insanları da tenzih etmek gerek.
CHP kongrelerinde en çok dikkat çeken tüm gözlerin oraya çevrildiği yer İstanbul’dur. Neden İstanbul? Sorusunun cevabı sadece İstanbul’un delege çokluğuna bağlı değil. Delegesinin fazla olması da tabii ki seçeneklerden biri, lakin İstanbul aslında CHP’nin kalbi. Hatta tüm partilerin kalbi İstanbul’dur. Sanayinin, ticaretin kısaca paranın merkezi olunca ülkenin de kalbi olması işten bile değil.
İstanbul için çok şey yazılır. İstanbul adayları için daha çok şey yazılır.
Bizde yazarız, bizde konuşuruz.
Lakin okuyucuyu kandırmayan, yalan söylemeyen, yanıltmayan, belden aşağı vurmayan, kısaca yüzümüzü kızartmayacak olanları yazar ve konuşuruz. Bu nedenledir ki CHP çevresinde kredimiz vardır. Bu nedenlidir ki okurumuz bize güvenir.
Ben hayatım boyunca, “Hakkı’nın hakkı Hakkı’ya, haklının hakkı haklıya” atasözünü kendime ilke edinmişimdir.
Gazetemizde yaptığımız haberlerde asla taraf olmayız.
Köşe yazılarımızda ise yazarlarımız nasıl ki serbestse bende o kadar serbestim. Taraf tutmamamın olmaması imkansızdır. Lakin yine tekrarlayacağım; ben hayatım boyunca “güçlünün değil haklının yanında” taraf oldum. Öyle de devam edecek.
***
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul 35. Olağan İl Kongresi’nde 320 delegenin oyunu alan Cemal Canpolat, partisinin İstanbul il başkanı seçildi.
Bunu hepiniz biliyorsunuz…
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı seçimini 643 oyun 325'ini alan Canan Kaftancıoğlu kazandı. Mevcut İl Başkanı Cemal Canpolat ise 318 oy aldı.
Bunu da hepiniz biliyorsunuz…
Canpolat’ın İl başkanlığı döneminde “Bundan sonra Genel Başkanımızın güvenliğini emniyete bırakmayacağız. Genel Başkanımızın güvenliğini biz CHP olarak sağlayacağız. Terörün bu noktaya gelmesini sağlayanlar, terörle iş birliği yaparak ülkenin bu hale gelmesine sebep olanlar şunu bilsinler ki yarın terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılanacaklardır. Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturan Genel Başkan’a hiç kimsenin mermi atmasına, hiç kimsenin dil uzatmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz İstanbul örgütü olarak tüm örgütlerimizle dimdik ayaktayız. Misliyle cevap vereceğiz. Bir tek CHP’li geri adım atmayacaktır” dediği için yargılandığını ve mahkemeye giderken kimseye haber vermediğini şov yapmaktan kesinlikle kaçındığını biliyor muydunuz?
***
Gelelim bugüne;
Cemal Canpolat’ı tanıyan bilir. Canpolat mücadeleden asla kaçmayan biridir. Zorlukları sever.
Kendisine gelen “İstanbul İl başkanı sen olmalısın” teklifine önce hiç yaklaşmadı. Daha sonra ısrarlar çoğaldıkça talep arttıkça Canpolat’ta bu teklife sıcak bakmaya başladı. Nabız yokladı ve ‘olabilir’ (bakınız olur demedi ‘olabilir’) dedi.
Arkadaşlarıyla yaptığı bilgi alışverişlerinde, Canpolat sürekli; “Genel Başkan’a rağmen asla aday olmam” diyordu.
Delege ise tek adaydan rahatsızdı. Rahatsız olma nedenlerini siyasete yeni girenler bile tahmin edebilir. “İki aday çıksın biz delegeler değere binelim, önemsenelim. Pazarlık olsun, bize de yer açılsın” ve buna benzer birçok nedeni olan talepler doğrultusunda delege Canpolat’ın aday çıkmasını istiyordu. Canpolat yeter sayıya çoktan ulaşmıştı. Lakin 3 Şubat Pazartesi günü saat 20.00 a kadar bekledi. Beklediği şuydu. Genel başkan çıksın ve desin ki “Ben tek adaydan yanaydım lakin örgüt yarış istiyor. Şimdiden aday olacak arkadaşlarımı kutluyorum” ancak Kılıçdaroğlu bu iki cümleyi bir türlü söylemiyordu. Söylemedi de!
Canpolat şu kaygıya düştü; Kazanılan kongreden sonra 200 küsur defa İstanbul ziyareti yapan, onlarca etkinliğe katılan ancak 36. İstanbul kongresinde mor kravat takarak konuşan genel başkan demek ki bizle çalışmak istemiyor.
Evet durum bence bu. Ve bu durumu bozan da yazdığımız süreç…
DELEGE BARONLARI TARİHİN EN BÜYÜK GOLÜNÜ YEDİ!
Ara başlık çok önemli! Burayı çok iyi okumak gerek. Bulanık suda balık avlamayı alışkanlık haline getiren delege baronları ve delegelik sisteminden beslenenler çok aday çıkmasını sürekli savunurlar. Bizim gibi demokratik yarışı savunanları da azımsamamak gerekir. Bizlerin bu haklı talebi delege baronlarının kazanç talebidir. Onların derdi bir yerlere gelerek bir şeyler kopartmak. Bizim derdimiz ise ülkede demokrasi yeşertmek.
KENDİSİNİ PADİŞAH SANAN BELEDİYE BAŞKANLARI KAĞITTAN KAPLAN-MIŞ(!)
İstanbul il kongresi genel merkez yönetimini belirleyecek etkisi olan bir kongredir. Buradan çıkacak sonuç Genel merkezin 6. Katı ile 12. Katında olacak yöneticileri belirler. Bazı belediye başkanları-ki onlar kendini çok iyi bilir(!) Birkaç aday çıksın kavga etsinler ortalık karışsın ya aradan kendi destekledikleri aday çıksın ya da kendileri çok güçlü çıksın istiyordu. (Bu talepleri daha sonraki dönemlerde belediye başkanlıklarını garantilemek içindir.) Bizce Cemal Canpolat kendisini padişah sanan belediye başkanlarının bu oyununu da bozdu. Şimdi kara kara düşünme sırası malum belediye başkanların da.
MÜHÜR KİMDEYSE PADİŞAH DA O!
Son durumda; İstanbul il kongresi tek adayla yapılacak gibi. Demek ki mühür kimdeyse padişah da o olacaktır. İl yönetimi, İl Disiplin Kurulu ve kurultay delegelerini yazacak olan mercii Canan Kaftancıoğlu’nun dahil olduğu ekip tarafından yazılacaktır. O ekip içinde olan ya da olmayan birçok delege ne yazık ki kendisine yer bulamayacaktır.
CHP’NİN OLMAZSA OLAMAZI GENİŞ KATILIMLI KURULTAY OLMALI
Şimdi asıl mesele CHP’nin tüm organlarında şunun tartışılmasıdır; Delegeliğe devam mı? Yoksa Demokrasi adına tüm üyelerin katılımıyla ilçe, il ve Genel merkez yönetimlerinin tamamının bir arada seçildiği uzun süreye yayılmış demokratik seçim mi? “CHP’nin olmazsa olamazı geniş katılımlı kurultay olmalı” diyor ve kendini padişah sanan belediye başkanları ile delege baronlarına geçmiş olsun diyoruz… :)