Her sabah sokağa çıkarken, içimizdeki iyiyi de kötüyü de beraberimizde çıkartırız, biz nereye gidersek o da oraya gider. İçimizdeki kötülük denetimimizden çıkarsa, etrafa kötü enerji yaymaya başlarız. Kötü tavır ve davranışlar çatışmalara sebep verir ve içten içe kendini besleyen bir süreç başlar. Ortaya çıkan kötülük orada bulunan herkesi olumsuz etkiler. Bir kişiden yayılan, herkesi olumsuzlaştırır. Bir kişinin olumsuz davranışı, tüm ortamın ahengini bozmaya yeter de artar bile. Kötülük en hızlı bulaşan hastalıktır!
Bu kötülükleri kontrol altında tutamayıp ta bulundukları ortamı zehirleyen çeşitli insan tipleri vardır:
Bakınız araştırmacı Temel Aksoy içimizdeki zehiri nasıl tanımlamış;
1)Kendi ihtiyaçlarını diğerlerinden daha önemli ve acil zanneden “benciller”,
2)Kuralların kendileri için değil de diğerleri için koyulmuş olduğunu düşünen “asiler”,
3)Sorumluluk üstlenmekten kaçan, sürekli etrafını suçlayan “hamlar”,
5)Kendi istedikleri olmayınca sorun çıkaran “huysuzlar”,
6)Öfkeli, sivri dilli, saldırgan tavırlı “kavgacılar”
7)İğneleyici ve küçümseyici sözlerle etrafta sürekli negatif bir hava estiren “kibirliler”,
8)Hemen her konuda kendi görüşünü herkese kabul ettirmek isteyen “çokbilmişler”.
9)Her durumu dramatikleştiren, sürekli sızlanan ve her şeyden şikâyet eden “mızmızlar”,
10)Egoları şişkin, kendilerini mükemmel zanneden “narsistlet”,
11)Her şeyi kontrol altında tutmaya çalışan ve etrafındaki herkesi bu aşırı kontrolle kasıp kavuran “obsesif-kompulsifler” (takıntı)
12)Her durumda mutlaka olumsuz bir yön bulan “felaket tellalları”.
Buradan yola çıkarsak, sanırım kendimizde bulacağımız bir veya birkaç madde olacaktır. Ben kendimdeki zehiri 6.maddede buldum ve ilk fırsatta önce kendi kendimi tedavi etmeyi deneyeceğim, şayet ki olmazsa işin uzmanından yardım alacağım.
Ben tedavinin nerde olduğunu çok iyi biliyorum; Aslında bu vurdumduymazlığı, bu duyarsızlığı, bu aymazlığı görüpte “Bağırmamak, öfkelenmemek, hırçınlaşmamak” hastalık olsa gerek. Biz yinede kendimizde bulalım ve bir hal çaresine bakalım!
Peki, biz kendimizde ararken siyasilerde aramayalım mı?
Yukarıdaki tespitler hangi liderde nasıl nüfuz bulmuş? Başbakan nasıl? Ana muhalefet lideri nasıl? Muhalefet partisi lideri nasıl? Doğunun partisinin liderleri nasıl? Hükümette, Bakanlarda, komutanlarda, yargıda, YÖK’te bilumum yönetenlerde nasıl?
Yukarıda sayılı tespitleri siyasi partilerde, derneklerde, odalarda, poliste, zabıtada, askerde, bakanlarda, müdürde, amirde, memurda vede bilcümle vatandaşta ararsak ne buluruz sizce?
Bizce kimsede kusur aramayalım, çünkü sayılı tespitlerden muhakkak bir veya birkaçı vardır her birimizde olmasa da bazılarımızda. En iyisi kendi kendimizi tedavi edelim, arınalım! Kendimize bakıp sonra başkasında arayalım!
Şubat 2010