2002-2005 yıllarında başlayan bir durum bu.

Bununla alakalı bir kaç yazıda yazdım, ancak kimsenin umurunda değil.

Edilgenleştik, çocuklarımıza da bu hastalık geçti.

Onlardan iyi olmayı beklemek ham hayalcilik olur.

Onlar büyüklerinden gördüklerini uyguluyorlar.

Birinin çocuğu orada, birinin çocuğu şurada.

Birinin oğlu falan koltuktayken diğerinin kızı filan makamda.

Bu işler ne yazık ki böyle. Bu durumda bırakın iyileşmeyi daha da kötüleşecektir.

“Güzel günler göreceğiz” lafı sadece slogandır.

Hayal olarak anılarımızda kalacaktır.

Yakın da bu ülke siyaseten daha beter olacaktır.

Bu gidişle 1Kasım seçimleri kendini kurtaran kaptan olurken, birbirini satma modası saygın bir yere oturtulacak, namussuza namusuz demek suç sayılacaktır.

Geleceğimizi çalanlar kendi siyasi arkadaşlarımızdır. Onların doyumsuzluğu aç gözlülüğü ve ahlaksızlığıdır.

Üç beş kuruş için sandalye koltuk demeden makam için satılan dostluklar satılan yüce değerlerin yerine gelmeyeceğini bile bile bunu yapıyorlar.

Gençlerde yapılan ayak oyunlarını göre göre kabulleniyorlar!

Siyaset dışarıdan görüldüğü gibi basit bir şey değildir.
Siyaset bilimi, politika bilimi ya da bilimsel adıyla politoloji, siyasal teorileri ve siyasal teorilerin pratiklerini inceleyen, siyasal sistemler ve siyasal davranışlar alanıyla ilgilenen bir sosyal bilim alanıdır.

Siyaset bilimi, geçmişte dar anlamda devlet ve iktidar kavramları üzerine araştırmalar yapmaktayken, günümüzde; siyasal kararların tahlili, sosyal grupların karar ve etki ilişkilerindeki rolü, siyasal katılma, sosyal yapı ve iktidar ilişkisi, siyasal değişme ve gelişme gibi konuları da incelemektedir.

Peki, genel seçimler yaklaşırken, acaba adaylar bunun neresinde dersiniz!