Bu yürüyüşle ilgili destan yazsanız okunur, sussanız kabul görür…
Biz bu uzun yürüyüş için çok kısa yazacağız.
Niye kısa yazacaksın? Sorusuna; ‘Sulandırmamak için’ diyeceğiz.
Bu yürüyüşten kendine pay çıkartanlar olduğu gibi, bizim gibi sesiz, kendini göstermeden, bu yürüyüşü Kemal Kılıçdaroğlu’nun bizzat kendisinin başlattığını ve bütün vebalinin Kılıçdaroğlu’na ait olduğunu, biz gazetecilere ‘iş çıkarttığının farkındayız.
Burada sadece ‘nasıl daha iyi gazetecilik’ yapıp ta; ‘en iyi, en doğru haberi nasıl çıkartırız’ düşüncesinde olan biri olarak; “Hiçbir meslek kuruluşuna üye olmadan, hayatında hiçbir gazete de çalışmadan. Çıraklık, ustalık, yazarlık yapmadan, gazetecilik yaptığını sanan ve belediyelerden nemalanan bir takım şovmenler gibi kendimizi göstermek niyetinde olmadığımızı sanırım bu süreçte çok daha iyi anlatabilmişizdir.”
Gelelim yürüyüşe;
Baştan net söyleyelim, bu yürüyüşün asıl amacı; ‘sıra bana geldi, şimdi hamle zamanı’dır. Enis Berberoğlu’ndan sonra sıranın kendisine de gelebileceğinin farkına varan Kılıçdaroğlu yürüyüş ile dünyanın odağı haline gelerek hem hakkında olabilecek herhangi bir soruşturmanın önünü kesmiş hemde olağan üstü bir durum olmadıkça vede kendi istediği sürece belki de ömür boyu genel başkanlığı garantilemiştir(!)
Adalet Yürüyüşünün 24 gününün 14 gününe katılıp, kimi zaman yürüyerek, kimi zaman mola yerlerinde fotoğraf çekerek, kimi zaman akşam molalarında Genel Başkan yardımcılarıyla, Milletvekilleriyle, PM üyeleriyle kulis yaparak yerinde izleyen biri olarak, son yıllarda, hatta hayatım boyunca hatırladığım; en demokratik, en çağdaş, en insancıl bir eylem olarak tarihe geçmeye hak kazanmıştır diye düşünüyorum.
Bu yürüyüş sırasında; tek bir yankesicilik, hırsızlık gibi asayiş olayı olmamıştır.
Bu yürüyüşte; hiç kimse aç kaldım, susuz kaldım şikâyetinde bulunmamıştır.
Bu yürüyüşte; en üst düzeydeki siyasetçiler ile en sıradan kişi aynı saflarda buluşmuş aynı yolu yürümüştür.
Bu yürüyüşte, konaklama alanlarının bir köşesinde karşılaştığım Erdoğan Toprak, Engin Altay ve Tekin Bingöl’ü yere açtıkları bir kâğıt üzerinde zeytin, peynir ve domatesi büyük bir iştahla yerken görüp te; “Hazır yemek var, neden onu yemiyorsunuz?” soruma; “Biz ev sahibiyiz önce misafirlerimiz yesin, kalırsa bizde yeriz” demelerine tanık oldum…
Bu yürüyüşte; Kılıçdaroğlu’nun, oğlu Kerem’in nişanlısıyla birlikte polislerin tuttuğu kapıda, alçak gönüllülüklerinden dolayı “Biz Kemal beyin çocuklarıyız” demediğini, Koruma Polisi İlkay Hanımın meslektaşlarına dönüp; “Genel Başkanın çocukları” diye tanıttıktan sonra bu iki mütevazi gencin polislerin tuttuğu kapıdan içeri girdiğine tanık oldum.
Bu Yürüyüşte; Bir gizli kahraman tanıdık. DSP’nin eski Genel başkanı Mehmet Zeki Sezer, sırt çantası sırtında sadece bir gün cenazeye katılmak için Adalet Yürüyüşüne ara verdi. Sezer, karavanda da sabahlamadı. Gecelerini tek kişilik çadırında geçirerek o muhteşem kişiliğini bilmeyenlerle paylaştı.
Bu yürüyüşte vatanseverlik, yurtseverlik ön plana çıkartılarak siyasi ayrılıkların bir kenara bırakıldığını gördüm.
Evet, bu yürüyüş Türkiye için geleceğe açılan bir kapı olmuştur.
Artık bunu kimse durduramaz. Ne kadar sabote etseler de belki bir süre ertelerler, lakin durduramazlar…
Peki, bundan sonra ne olmalı?
Adalet Yürüyüşü Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi; ‘son’ değil ‘başlangıç’ olmalıdır.
Bunun için de CHP derhal iç temizlik hareketine girişerek, hemen bir tüzük kurultayı ile delege ağalığına son veren bir sisteme kavuşturulmalı ve Genel Başkana en az 2 dönemliğine ucu açık tam yetki verilmelidir.
Başta yerel siyasetçiler olmak üzere son yılların başarısız tüm siyasetçilerine siyasetten el çektirilmelidir.
Siyasete başlarken ve süreç içindeki mal varlıklarında en ufak şaibe olanlar derhal partiden uzaklaştırılmalıdır.
Delege ağalığı, hemşericilik, etnik kimliğe dayalı ‘senin adamın, benim adamım’ diye kişi kayırmaca yapan ve buradan beslenenler, herkim olursa olsun derhal partiden uzaklaştırılmalıdır.
Kurultaya dönemlerinde ortaya çıkması gereken parti iç dinamikleri (O kanat, bu kanat, şu kanat vs vs) olur olmadık toplantı düzenliyorsa tespit edilerek derhal son verilmesi sağlanmalı.
İnanın bana; CHP kendi kapısının önünü süpür, içyapısını delegelikten kurtarır, örgütünü işler hale getirirse ilk seçimde olağanüstü bir başarı kazanır Adalet Yürüyüşü’de amacına ulaşır.
