Antalya Büyükşehir'e yeni operasyon. 20 kişi hakkında gözaltı kararı
“Ooooo, O benim eski arkadaşımdır ne resimlerimiz ver bizim onla ne resimlerimiz”.
Efendim hepimizce malum gerekli gereksiz herkesin her kare fotoğrafta yer alması!
Gazetelere bakarsınız çeşitli kurumların başkanları yöneticileri veya ilgili kişiler ve onların sağında solunda veya en arkalarında ayak parmaklarıyla yükselip boynunu sağa sola kıvırarak kafasını umulmadık bir yerden karenin içine sokanlar.
Hemen hemen her fotoğraf çekiminde karşılaşılır kendileriyle. Genellikle, fotoğraf çekilecek kimselerin içerisinde, sağ veya sol tarafın en uç kısmında son kişi olarak yer alırlar. Fotoğraf çekilmek için dizilen insanların arasında en sonda veya en başta bulundukları için de, kadraja dâhil edilmedikleri havasındadırlar aslında bilirler ki o karenin içindedirler, istemem yan cebime koy karesidir onun için bu kare.
Bazen iki büklüm halde, bir yandaki kişiye dayanır veya oturur, bir nevi kaykılırlar. Fotoğraf tab ettirildikten ya da ekranda veya gazetede görüldükten sonra da, uzun bir “aaaaa” dan sonra “nasıl olmuşta benim ne işim var burada yaaa” der ve sanki o anda farkında olmuş görünürler, işin aslı sabah erkenden dört gözle gazeteyi bekliyorlardır! Buna rağmen, bu “kaykılmaları” kendileri ve oradaki insanlar tarafından pek garip karşılanmaz. “kareye girmek için” dünde diğerleri bir yerlerini zorluyordu, kısacası fotoğraf çekilirken yaşanması gerekenlerden biridir onlar için.
Başka bir türü ise ite kaka aradan dereden en zor koşulu bile değerlendirip bacak arasından bile kafa uzatanlardır, onlar her haliyle fotoğrafta sırıtır. Lakin o yırtık dondan fırlamış hallerinden hiçte sıkılmaz aksine fotoğraftakinin bir benzeri pişmiş kelle gibi sırıtırlar! Zira onlar için sırıtma hali alışkanlıktır, o olmazsa, olmaz!
Sanırım yıl 2004, dönemin Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci'nin Kaya Ramada’daki düğünündeyiz. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve daha birçok ağır misafir vardır. Birkaç kare fotoğraf alayım dedim. Çektiğim fotoğrafların içinde nikâh kıyılırken nikâh masası etrafı hariç 60’ı geçkin fotoğrafta bilmediğim, tanımadığım bu güne kadar hiç ve halen görmediğim biri vardır. Ben tanımadığım gibi CHP’de kime gösterdiysem tanıyamamıştı.
Tanımadığı insanların çektikleri fotoğraflara girmek için çabalayanlarda oldukça boldur. Bir gün İstanbul’da bir semtte gazete için fotoğraf çekerken hiç tanımadığım, hayatımda ilk olarak gördüğüm bu güne kadarda bir daha hiç görmediğim adamın biri koşarak gelmiş, sırıtmış ve poz vermişti. Fotoğraf çekildikten sonra da sırıtarak geri dönmüştü. Fotoğrafı çektikten sonra arkasından ağzım bir karış açık şaşkın şakın vede uzun uzun adama bakmış fotoğrafı yeniden çekmiştim. Demek bu insanlar hayatın her alanında vardı! En olmadık zamanlarda, bir yabancının onu hiç tanımamasına rağmen hatırlaması için.
Diyeceksiniz ki zaten dallamadır bu bay ve de bayanlar, evet doğrudur. Çok büyük keyif alırız toplum olarak bu ve benzeri olaydan. Nerede fotoğraf çeken birisi varsa atlamayı sever. Hatta ne bileyim tarihi eser fotoğrafı çekiyorsun birisi kadraja girmek için olmadık şeyler yapıp teee arkalarda da olsa çıkar, daha sonra çektiğin fotoya bakınca arkalarda çalıların veya tarihi eserin bir olmadık yerinde acayip bir şey görüp ulan bu yırtık dondan çıkanda kim, nerden girmiş buraya? Dersiniz. İşin garibi onu hatırladığınız vakit iş işten çoktan geçmiştir. Yakalayıp bir güzel dövme isteğiniz kursağınızda kalmıştır. Çünkü tatiliniz bitmiş evinize dönmüşsünüzdür!
Özellikle dijital makineler gelince daha da rahatsınızdır. Nasılsa fotoğraf parası ödemiyorsunuz işinize gelmeyeni silip atıyorsunuzdur. Yinede gözden kaçanları görünce sinir katsayınızdaki artışı engelleyemediğiniz için basıyorsunuz küfürü. Aslında o küfürü yiyeceğini bile bile o kareye giren dallama için sorun yoktur. O alışıktır böyle şeylere…
Gördüğü her kameraya koşan her kare fotoğrafa dalan dallamalar oldukça “Biz ulusça (!)” böyle garip yırtık don kadrajlarına alışık olmalıyız. Sanırım son zamanlarda alıştık ta!
Siyasi partilerde ise durum dahada vahimdir, Genel Başkanın veya üst yöneticilerin yanında bir kare fotoğraf çektirmek için günlerce fırsat kollayanlar vardır. Çünkü Başkanın fotoğrafında olmak yüzde 90 gazeteye çıkmaktır. Bunu çok iyi bilen yırtık don mahsulü bay bayan dallamalar, kareye girmek için kendini paralar, şekilden şekle girer, bu tür her fotoğrafta ise kıçını yırtan ve ıkınan adam kafası çıkan biri muhakkak vardır. Kırk yaşını aşmış bir hatunu genel başkana çiçek verirken görüsünüz canınız sıkılır; Ulan dersiniz, bu partide gençlik kolumu yok, bu gençlik kolunda bir genç kızımız mı yokta bu hatun veriyor sürekli çiçekleri? Kızsanız da para etmez öfkeniz, çünkü her parsellenen gibi parsellenmiştir çiçek ikram makamındaki fotoğraf karesi bile(!)
Bu yırtık don fotomodellerinin en büyük özelliğidir üst düzey görevlilere yakın gibi durmak. Davet edilmediği yerlere; siyasi parti geceleri, düğünler vs, buradaki faaliyetleri asla kaçırmazlar. Çok sıkı güvenlik olmazsa balıklama dalarlar salona. Yok güvenlik kuş uçurtmuyorsa, davetiyeleri de yoksa; salona rahat girecek birini ya ayrlarlar yada yanına sokulup onun yakını gibi, yine de girerler o sıkı güvenliğin olduğu salona. Takı sırasına bile girer orada dahi poz verirler. Haaa bakın buraya dikkat edin; "genellikle takıyı takmadan o sıradan çıkarlar." Sonra o fotoğraflardan birini gören de "aaa bu adam bayaa yükseklerde takılıyormuş" diye algı oltasına takılır. İşlem tamam, algı yaratılmıştır. Gelsin başka bir faaliyet.
Birde “otobüs üstü mankenleri” vardı. Bunlar hasbelkader mahallesindeki partilisinin bile olurunu almadan torpille koltuk sahibi olmuşlardır. Bu koltukzadeler çok iyi bilirler ki koltuklardaki popolarının konaklama süresi çok azdır. Az olan bu süreyi de çok iyi değerlendirmelidirler, iyi piyasa yapmalılar. Hele ki bu süre seçime denk gelirse parti genel başkanı ve kurmaylarının peşinden hiç eksik olmazlar. Otobüslerinin üzerine çıkmak için maçalarını yırtacak kadar zorlarlar, çünkü onlara otobüs üstü mankenliğin çok yakıştığını sanırlar. Bu nedenle de argoda onlara otobüs üstü manken kısaltarakta otobüs derler(!)
*Yazımız 2009 yerel, 2011 genel, 2014 yerel seçimleri sırasında ve şimdi gerekliliğinden dolayı tekrarlanmıştır