Tarlaya çekirge sürüsü dadanmış

Ankara’nın eski halini bilenler bilir; her taraf buğday tarlası olup başaklar o kadar doludur ki artık kendini taşıyamaz hale gelir boynunu eğermiş.

O günkü boyun eğme verimlilikten olurmuş.

Sonra her yer gibi orada da üretim durmuş. Her yana dev dev binalar örülmüş.

Rüzgâr esmez yollar güneş görmez olmuş.

Birkaç verimli topraktan biri de Söğütözü semtinde kalmış.

Lakin o verimli toprak parçasına son birkaç yıldır iklim değişikliği nedeniyle çekirgeler dadanmış.

Tarlanın sahipleri yurdun çeşitli yerlerine savrulduğu için bir türlü bir araya gelemez olmuşlar.

Çekirgeler sahipsiz tarlayı görünce başlamışlar yağmaya, talana.

Çekirge sürüsü vahşi.

Çekirge sürüsü obur.

Çekirge sürüsü aç gözlü.

Çekirge sürüsü doymak bilmiyor.

Tarla elden gidiyor. Şimdi sıra tarlanın sahiplerinde.

Bir araya gelmeliler.

Birlik olmalılar.

Yoksa bu çekirge sürüsü tarlayı yağmaladıktan sonra onları ısırmaya başlayacak.

Evet, ne demiştik?

Tarlanın gerçek sahipleri bir araya gelmeli.

Birlikte karar vermeli.

Çünkü kıtlık var ufukta…

O kıtlıktan çıkmak için o tarla bu ülkeye lazım

Çekirge sürüsünü bilirsiniz; bir gün orada bir gün şurada…

Onlar için tek yol vahşice saldırmak. Yemek. Isırmak. Kan emmek.

Eyy tarlanın sahipleri, o çekirge sürüsü var ya; sizi bir iskelete çevirecek.

Arkanızdan Fatiha okuyan bile kalmayacak.

Çekirge sürüsü geçtiği yerde soykırım yapar.

Tek canlı bırakmaz…

Bizden demesi(!)