Sol’suz, yol’suz ve suskunlar ülkesi

Bir ülkede sol, olmaz’sa olmaz koşuldur. Şayet sol olmaz ise sendikalar asla verimli olmaz, olanında rengi sararır, doğal olarak o sendikaya da sarı sendika derler.

Sendikaların olmadığı ülkede emeğin hak arayışı olmaz, hak arayışı olmazsa patronun cebine daha fazla gani gani para akar, durmadan patron kazanır.

Tabi bunun sonucu İşçi emekçi sınıfının “değil alnından” başka yerlerinden bile daha fazla ter akar.

Öyleyse solun gelişmesinin önündeki engelleri bir bir ortadan kaldırmak demokratik bir haktır.

Bitemeyen bu şekilsiz ve ucube savaşın bitmemesi kimlerin çıkarınadır?

Bakınız bir olaydan kim menfaat sağlıyorsa o olayın sorumlusu odur!

Bu olaydan da kimin kimlerin menfaat sağladığı ortada değilmi!

Ülkemizde sosyal demokrat güçlü bir sol yok. Çünkü önünde gelişmesini engelleyen bir “Kürt” sorunu ve gerçeği var.

Kürt sorununa yanlış çözüm, farklı bir Etnik ayrılıkçı kamplaşma yaratmıştır. Bu kamplaşma kendiyle beraber hemen karşıtını yaratmamış mı?

Elbet ki evet.

Öyleyse karşıtı kim?

Olması ve alınması gereken önlemin dışında, spontane gibi duran lakin bir takım destekçilerinin olması muhtemel pasif yurtsever milliyetçilikten ırkçı şoven milliyetçiliğe kadar sayamayacağımız kadar çok.

Peki, içe kapalı milliyetçilik, demokrasilerin olmazsa olmaz koşulu toplumsal olaylara evrensel bakışı ve değeri temsil eden “Sosyal demokrasiyi, solu” sever veya kabullenir mi?

Kesinlikle hayır.

Öyleyse suçlu ayağa kalkmalı ve artık solun gelişmesi önündeki bir zamanlar kendi elleriyle koyduğu engelleri şimdi kendi elleriyle kaldırmalı!

Çünkü; solsuz ülke çorak, susuz topraklara sahip, açlığın, adaletsizliğin kol gezdiği sıradan bir coğrafyadır!

Bu memleketin suyuna otuna toprağına değer katan bu toprakları yurt edinmiş ve Emek harcayan, Türk’üne, Kürt’üne, Zaza’sına, Arnavut’una, Ermeni’sine, Rum’una, Boşnak’ına, Çerkez’ine, Alevi’sine, Sünni’sine, Hanefi’sine, Şafi’sine, Katolik’ine, Musevi’sine, Ortodoks’una, Yezidi’sine, Ateisti’ne, solcusuna, sağcısına siyasi olanına veya olmayanına, memuruna,  işçisine, köylüsüne, kentlisine, öğrencisine, öğretmenine, Esnafına, çırağına, Suçlu suçunu bu insanlara karşı işlemektedir.

Siyasi partilerde üye sadece oy deposu ve seçimden seçime afiş pankart asmak gibi “emeğinden, gücünden, yününden, sütünden, yağından” faydalanılan bir ‘mööö’ olarak görülmemeli…

Ayrımsız ve etnik kimliğe dayalı olmayan bu ülkeyi seven yurttaş bilinçli, Vatandaşlık hakkının azınlık hakkından daha kutsal ve özgür olduğunu kabullenmiş özgürlükçü bir siyasi partiler yasası olmazsa olmaz olmalı.

Arkasında faili meçhul sponsorlar olan sözde sol olduğunu iddia eden ve birilerinin kuyrukçuluğuna takılmış sözüm ona örgütlere rağbet edilmemeli.

Çok para kazanmak uğruna doğu illerine yapılması gereken devlet teşvikleri, yatırım teşvikler, SSK indirimi, elektrik gaz gibi enerji giderlerindeki sübvansiyon veya dediğimiz gibi ekonomik önlem teşvikleri (Özellikle Navlun giderleri uğruna) yapılmamış, onun yerine daha batıdaki iller tercih edilmiştir.

Doğunun sadece bir Gaziantep den ibaret olmadığı pek hatırlanmamış, Gaziantep’ten daha doğuda kalanlar unutulmuştur. Bu unutulmuşluğu kim hatırladıysa orada o güçlenmiştir. Doğu illerinde güçsüz olan siyasi partiler bunu tekrar tekrar gözden geçirmeliler.

Daha fazla para kazanmak için yapılan tüm hamleler beraberinde sosyal uçurumun dahada derinleşmesine değer eşitliğinin dahada açılmasına sebep olurken öte yandan da insanların sığınacak liman olarak gördükleri dini maneviyat sığınağına doğru akışına ivme kazandırmıştır.

Tabi beraberinde geriye dönüp bir takım “geçmiş ulviyetlerde gelecek arayan” kitleler yaratılmakta ve bu sığınakta bekleyen yobaz kalıntısı şeyhler, şıhlar halkın yavan ama umudu olan “düş ekmeğine” yağ sürüp çaresiz halkı “tek kırma tüfekleriyle” attıkları kuru sıkı saçmalarla kuş gibi avlamaktalar.

Kendi yarattıkları ‘Yeşil Dev’den korkan Emperyalizmin işbirlikçileri kompradorlar ise yarattıklarına Dev’e karşı başka bir karşı güç geliştirmek için olanca gücüyle şovenizm pompalamaktadır.

Bu pompadan bazen solculuk elbisesi giydirilmiş sözüm ona kendilerine farklı isimler takmış “Türk solunu” temsile kalkan soldan bihaber Şovenistler çıkmakta. Tutmayınca da birileri çıkıp etnik ulusalcılıklarını maskeleyip kendini daha fazla solcu diye ilan etmekte!