Antalya Büyükşehir'e yeni operasyon. 20 kişi hakkında gözaltı kararı
Dikkat ettiniz mi seçilecek 550 milletvekiline karşılık sadece iktidar partisine 6 bini geçkin aday adayı müracaatı var. Sizce bu rağbet neden dersiniz? Biz söyleyelim bu 6 binin birçoğu bürokrattır, bunlar seçilemeyeceklerini bildikleri halde neden aday olurlar söyleyelim; Şayet ki aday olamazlarsa-ki genellikle olamazlar ama seçim sonrası iktidar partisinden aday olarak sizdenim mesajını vermesiyle kendin kanıtlamıştır. Seçilmese dahi görevine döndüğünde daha üst görevleri beklemesini hak olarak görür. Buyurun size bir analiz(!)
Siyasal yaşamda rengârenk çeşit çeşit değişik insan tipi ile karşılaşmak olasıdır. Çeşitlere ilişkin genel bir değerlendirmeye göre, siyasetçilerin bazıları ülkeyi ve dünyayı değiştirmek için siyaset yaparken, bazıları siyasetçi geçinir, Bazıları ise siyasetçi geçinerek siyasetten geçinirler. Bu tanımlamalar içinde en tehlikeli tür ise siyasetten geçinen tiplerdir.
Siyasetten geçinmek, demokrasinin ve erdemli siyasetin ilkelerine aykırı bir davranıştır. Bu gerçeğin bilincinde olan Antik Yunan demokrasisinde her yurttaş, dönüşümlü olarak belirli bir süre görev yapıp ve bunun karşılığında ücret almazlar. (Bkz “Agora meyhanesi değil Agora demokrasisi” başlıklı yazım)
Siyasal yaşamda üç tür insan olduğundan söz edilir. ‘Siyaset yapanlar, Siyaseti seyredenler, siyasete karışmayanlar.’
İlk gruba, siyasette aktif rol oynayan Siyaset yapanlar, Gladyatörler (savaşçılar).
İkinci grupta ise Siyaseti seyredenler, siyaset oyununu seyreden destekçiler anlamında spectator’ler (izleyici, seyirci, seçmen) yer alır.
Üçüncü grup ise oyunun dışında kalan siyasete karışmayanlar, sandığa gitmeyen İlgisizlere ayrılmıştır.
Bu tanımlama, Roma’daki Gladyatör dövüşlerinden yola çıkılarak yapılmıştır. Gladyatörler dövüşerek siyasal sisteme yön verirler, spectator olan seyirciler ise siyasete varlıkları ve oy vererek siyasetçiyi seçerek destekçi konumunda katılanlardır. Arenada olmayanlar ise siyasete ilgisi olmayan (sandığa gitmeyen) kişilerdir.
Yukarıdaki tanımlama basit, ancak güzel bir açıklamadır. Siyasetin erdemli olan tarafı ile ilgisiz tarafını deşifre etmeye yarar. Ne yazık ki, bu tanımlamalar eksik olan bir nokta bulunduğu ayan beyan ortadadır. Önceleri ülkemize mahsus dediğimiz lakin tüm dünyada var olan her şeye rağmen ülkemizin başı çektiğini sandığımız bu sanımızda da yanılmadığımız bir gerçek var, kendilerini siyasetten geçinmeye adamış bazıları bu tanımlamanın dışındadırlar.
Ülkemizde, siyasetten geçineler, sanıldığı kadar sayıca az değildir. Bu ülkede siyasetten geçinenler kervanında paralı çeşit çeşit danışmanlar vardır. Bu danışmanlar umumiyetle aday adaylığı sürecinde ortaya çıkarlar ve adaya kene gibi yapışırlar. Aday kazanmışsa asla bırakmaz daha da yakınlaşırlar. Bu danışmanlar genellikle yağ çekmeyi çok iyi bilip de her şeye ‘tamam efendim, çok güzel olmuş efendim, Ağzınıza sağlık çok iyi yaptınız efendim’ sözleri eksik olmaz. Boş gezerinden tutunda yurt dışından ithal edilen embesiline kadar her türüne bu danışman grubunda rastlamak mümkündür!
Devlet kuruluşlarının maaşlı yönetim kurulu üyeleri. Devlet bankalarının müdürleri. Koordinatörler. Özel kalem müdürleri. Basın müşavirleri, dolaylı veya dolaysız yoldan siyasetçilerden yada müteahhit veya taşeronlar aracılığıyla siyasetten beslenen medya mensupları gibi değişik tip ve meslek erbabı uyanıkları bulabiliriz.
Siyasetten geçinen meslek erbabı uyanıklar, siyasette renk değiştirme yeteneği olan siyaset bukalemunlarıdır. Dün yazdıklarını ve düşündüklerini bir anda unutarak yemlendikleri siyasetçilerin kalemşorluğunu ve hizmetkârlığını yaparlar.
İleri görüşlü olmayan ufku dar öngörüsüz siyasetçiler, siyasetten geçinen bu şakşakçı tipleri çok severler. Çünkü bu tipler, siyasetçileri memnun etmek için tek ayaküstü kırk takla atmayı çok iyi beceren yetenekli kişilerdir.
İşin garibi bu yağdanlıklar, desteklediği malum siyasetçi iktidar koltuklarından uzaklaştığında, siyasetten geçinenlerin yanlarından bir anda uzaklaştıkları ve iktidar olan diğerine yaklaştıkları görülür.
Bunun sebebini ilk aşamada algılayamayan siyasetçi, yaşadıklarını bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçirir.
Sonunda, kendini acıtan siyasetin ne kadar nankör bir uğraş olduğuna karar verir.
Lakin İşin özü, gerçek nankörlerin, siyasetten geçinenleri çevrelerinde topladıkları, onları maaş bağlayarak bu beslemelerin çoğalmasına neden olan siyasetçilerin kendileri olduğu gerçeğini ise bir türlü kabul etmezler.
*29032011