Mezarcının Sermayesi Küreğidir!

Kim’ini başkaları. Kim’ini aklı, kim’ini ise yüreği yönetirmiş. Biz bugün bu ‘kim’ lere değineceğiz.

Kimisinin kaptanı kendi değildir, başkaları yönetir; Bu tiplerden kendi yeteneklerinden dolayı hiçbir şey olmaz! Bunlar sadece başkalarının başarılarından kendilerine başarı çıkartan kurşun asker menşeli küçük beceriksiz insanlardır.

Kimisini aklı yönetir; Bunlar işlerinde çok başarılı, zengin, güçlü özelliklede yaşamak için gerekli şeyleri yapmayı çok iyi bilirler.

Bu akıllı olanların dâhilinde bir ‘ara’ gurup vardır ki bunlara akıllıdan çok ‘kurnaz’ demek gerekir, bunlar ise; zaman gelir haklı haksız dinlemez elemanlarını işten çıkartırlar, Genelde sigortasız, sosyal güvencesiz işçiler çalıştırırlar, etrafındaki çaresiz insanları “yarı karın tokluğuna” angarya işlerde kullanırlar.

Bunlar bir yerde yağlı kemik buldularsa orayı tekke yapar imkânı yok oradan ayrılmazlar.

Zaman olur çıkarlarını muhafaza etmek adına masa tenisine özenir pinpon topu gibi bir sağa bir sola giderler.
Zaman olur her tür kurnazlığı yapıp akreple yelkovanın yerlerini değiştirir “zamanı kendilerine, kendilerini zamana” uydururlar, ama ne yapıp eder kazanmasını bilirler.

Bazılarına ise yüreği kılavuzdur; İşte bunlar bir takım istisnalar dışında ticaret hayatında pek başarılı değildirler. Başarısız olmalarına rağmen sevdikleri sanatsal mesleklerinde en başarılı yine onlardır.

Hemen hemen tamamına yakını şiir yazar, hatta bazılarının kitapları bile vardır.

Bazıları birkaç kez evlenmiş ayrılmışta olabilir, fakat ayrılmalarına rağmen “Devlerin aşkı böyle olur” dedirten cinsten aşkların en kralını, en güzelini, en şahanesini yaşamışlardır.

Sorumsuz gibi durmasına rağmen yüreği vatan sevgisiyle doludur, bunlar çok iyi de yurtseverdirler, oldukça yumuşaktırlar, hani derler ya çocukla çocuk büyükle büyük olur işte tam bunlara yakışacak tanımlamalardan biridir. Ama bu tanımlama sadece bir tanesi, diğerleri ise bazen serseri, bazen içkiyi seven eski bir tüfek, bazen sanatçı entelektüel, bazen aktivist, bazen seyyah.

Bazen ise birilerine göre “sana mı kaldı memleket meselesi be ciddiyetsiz adam” olurlar. Lakin onlar hep yüreğiyle konuşurlar samimidirler.

İşin garibi bunlar asla kendinden başkalarına zarar vermezler.

Bu tipler çoğunlukla öldükten sonra anlaşılan resimleri servet değerinde olan ressamlar gibidirler.

Ticareti bilmedikleri için kimseye kazıkta atmamışlardır, o yüzden kimse arkalarından küfürde etmez.

Siyasete bakışları değişiktir, ideolojileri ön plandadır, oldukça da fedakârdırlar ben değil biz demesini de uygulamasını da iyi bilirler, ama takıntıları da yok değildir.
Gün gelir yol arkadaşlarından içinde kısa yoldan zengin olup sınıf atlamak isteyen birleri ile yolları ayrılır.

Yollarını ayırdığı birileri ters yola girer haksızlığa bulaşır. Emek hırsızlığı, sömürü, işçilerine sosyal hakları vermeme, nüfuz kullanarak ihaleye girme, siyasetten nemalanma ve buna benzer çıkar ilişkilerinde ilk tepkiyi o kişi dile getirir.

Bu sefer birinci sıradaki insan tipini yöneten “Kurnazlar” yönettikleri kurşun askerleri ortaya çıkartırlar ve başlarlar “kılavuzu yüreği” olan adamımızla uğraşmaya. Türlü türlü tezgâh kurarlar, akla gelmeyecek oyunlardır bunlar.
Kurnaz olan tepelerden bir yerlerden olayları seyredip adamlarına taktikler verir.

Yüreğiyle hareket eden adamımız artık bunlarla insani yoldan baş edemeyeceğini anlar. Lakin serde de mertlik vardır meydanı da boş bırakmaktan kaçtı denilmesinden çekinir. Dişe diş mücadele eder, kararlıdır. Fakat karşısındaki savaş kurallarına uymaz. Kazanmak adına akla gelmedik her tür silahı kullanır.

Bu silahlar en başta “çamur at izi kalsın” cinsinden yalan, entrika, iftira, şantaj, gammaz, ara bozuculuk, taciz, komplo, suça ortak etmek, geçmişinden faydalanmak, yalnızlaştırmak, paranın açtığı her saldırı kapısını açmak, patrona ispiyon edip işten attırmak, ev sahiplerine baskı yapıp evden çıkartmak, kurşun askerleri aracılığıyla dövdürmek kurşunlatmak!

Her şeye rağmen İsmet İnönü’nün doğru ve insana cesaret veren güzel bir lafı var; “Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur”.

Hala nefes alıp verebiliyorsak işte o bahsi geçen namuslular sayesindedir.

Şu da unutulmasın ki “Mezarcıların tek sermayesi kürekleridir” fakat “hiç bir mezarcı küreğini yanında götürememiştir” Bizde atasözümüze uyuyor ve diyoruz ki; “Dünya malı dünyada kalır”. Dostlukla kalın.

Arşiv yazıları