Gazete ne işe yarar?

Gazete, bir zamanlar haber almak, görüş, bakış açısını genişletmek için insanı insan yapan en etkin bir araçtı.
Toplumda yararlı insan olmak için her gün bir gazete, en azından haftada bir dergi ve ayda bir de bir kitap okumalı derdi bizi okutan öğretmenlerimiz. Peki, kaçımız yapabiliyor ve sorumluluk hissediyoruz?

Gazetelerin şimdilerde ise çoğu reklam. Çok uzun ömrümüz varmış gibi zaman öldürme, hatta yalnızca orman tüketme aracı oldu ne yazık ki gazete…
Erkeklerin çoğu spor sayfalarına bakıp, kadınlarımızın ise magazin sayfalarına hatta birçoğu yalnızca fotoğraflara bakıp sonra atıveriyor çöpe. Çöpte ise ya çürüyor ya da çöp toplayan emekçiler tarafından geri dönüşüm yapılmak üzere toplanıp hurda fabrikalarına gidiyor. Çöpe atılmayanlar ise, bir kez daha kullanılıp yine çöpe atılıyor.

Bakınız başka neler için gazete kullanıyormuşuz.

Gazetenin en çok işe yaradığı hali “üzerinde yemek yenilmesi” durumudur.

Tekel dediğimiz büfelerde “kutu bira sarmak için birebir de olsa, her tür alkollü içki kamufle edilmek amaçlı” yine o bizim okumak için yazdığımız gazetelere sarılır.

Eskiden “peynir zeytinde” sarılır dı, lakin şimdiler de tüketiciler azda olsa bilinçlendi, artık peynir zeytin gibi gıdalar üzerine baskı yapılmamış kâğıtlara sarılıyor. Tabi köy bakkalları halen gazeteye sarıp sarmalamaya devam.

Ayakkabılarını boyayan koca eşine seslenir, “hanım şuraya bir gazete sersene ayakkabıları boyayacağım”.

‘Cam silerken’ en son parlatmak için yine gazete kullanılmaz mı?

Zücaciyelerde halen ‘bardak çanak kırılmasın’ diye gazeteye sarmaya devam.

Boyacılar evleri boyarken ‘Abla biraz gazete ver de yerlere serelim pislenmesin dökülen gazeteye dökülsün’ demez mi?

Sobalı evlerde odun neyle tutuşturulur dersiniz? Elbet ki odundan elde edilen kâğıdın baskılı hali gazeteyle!

Perdesiz “cama perde” yapılmaz mı?

Piknikte ‘mangal’da gazeteyle tutuşturulmaz mı, hatta dörde katlanmış gazeteyle birde çabuk tutuşması için yellenmez mi?

Arabalar yıkandıktan sonra “ıslak taban çamur olmasın” diye tabana gazete serilmesine ne dersiniz!

Naylonculara verirsiniz tabak çanak en çokta mandal olur.

Maça gitmeden evvel en bol sayfalı gazeteye alır en kıymetliniz olan “poponuza minder” yaparsınız.

Benim Bayrampaşa cezaevinin hücresinde bir gazetem vardı, iki yaprak yani sekiz sayfa. Gardiyanın yanında getirip spor sayfasına baktığı bir gazete. İnsafa gelip hücre kapısına bırakırdı, kullanalım diye. Bu gazete beni yaşama bağlayan o sıralar birkaç faktörden biriydi. Aylarca benle kaldı defalarca okudum, üşüdüğüm anda sadece kafa ve göğsümü kapatacak kadar üzerime örtüp ısındım. Zaman geldi birini altıma döşek diğerini yorgan ayakkabılarımı yastık yaptım yırtılmasın diye yattığım yerde hiç dönmeden saatlerce yattım. Lakin ne yaparsam yapayım oda yırtılıverdi ve başka gazeteye başvurdum.

Ara sırada olsa görürsünüz; trafik kazasında “ölen birinin”, emekli kuyruğunda “kalp krizi geçiren amcanın”, otobüs durağında “donarak ölen garibin” üzerine gazete örtülmez mi(?)

İşte gazete böyle bir şey, okunmaz ama çokkkkk işe yarar. Tavsiyemdir alın okumasanız da muhakkak sizde de işe yarayan bir tarafı olacaktır(!)

Arşiv 2007