Fazilet Hanımın Cazibesi!

Fazilet yoksul bir ailenin kızıdır. Çocukluğu başka çocukların elbiselerine, oyuncaklarına iç çekerek bir gün benimde olacak avunmalarıyla geçmiş. Gençliği günün modası olan gençlik hareketleriyle bazen var bazen yok olarak kesik kesik sürmüş, bu gençlik sürecinde geleceği adına çok şeyler tecrübe etmiştir.

Faziletin içsel dürtüleri vardır, kendisine yapıldığını sandığı haksızlığa tahammülü yoktur. Zenginden intikam almak için her yol mubahtır, lakin intikam almak mı yoksa zenginden alıp kendi kasasına koymak mı bir türlü içsel kararını dışa vurmamaktadır. Yakından tanıyanlar bilirler ki Fazilet hırslıdır, fazilet kıskançtır, fazilet ısrarcıdır. Evet, fazilet sadece amaca ulaşmak için faziletlidir!

Çocukluğunda dedesinden dinlediği dede korkut ve benzeri hikâyeler sonuca Faziletin milliyetçilik duyguları depreşmiş, önce sağ şeritten yürümüş, aradığı sürati, hızı, hoş görüyü orada bulamayınca bir müddet ortalıkta dolanmış durmuş! Gördüğü hak, eşitlik, kadına saygı gibi değerler sonucu daha sonra sol şeride iltihak etmiş.

O zamanlar günün en moda sloganıdır “fabrikalar işçinin olacak”!

Faziletin yakınları da işçidir. Fazilet yarım yamalak aklıyla patronun fabrikasından yakınlarına arta kalacak kemik için uğraşmaktadır! Buna mülkiyet hırsıda diyebiliriz(!)

Asıl mesele asla sınıfsal olmamış aksine sınıf atlamak içindir! Ne yazık ki o sıralar ham beyni bunu algılayacak sonrada dışa vuracak kapasitede değildir. Ayrıca bilir ki böyle bir düşüncenin varlığının hissedilmesi bile kendisi için tehlikelidir.

Fazilet sadece haklıdan yana görünüp masumu oynamalıdır, onu da zaten yapmaktadır.

Neden akranları birer birer evlenip çoluk çocuğa karışırken o evlenmemiştir? Hatta akrabaları bile fazilete “acaba” diye “seksüel” şüphelerle bakmaya başlamıştır!

Gün gelir her moda gibi sokak modası da biter, aslolan bitiş değil aksine tehlikeli bir dönemeçtir. O dönemeçte kaçan kaçar, kaybolan kaybolur. Kimi sanat, kimi iş, kimi evlilik, kimi ise malulen emekli olur.

Fazilet’te tutturdu kendine bir yol, malulen emekli olacak kadar ne yaşlıdır nede bedensel engelli! Lakin o bulur bir yolunu. Para kazanacaktır! İlk işi sürat yapmak için geçtiği sol şeritten, büyüklerinden öğrendiği “sağdan yürü cüzdan bulursun” lafını kendine örnek alarak sağa daha tehlikesiz şeride geçerek cüzdan aramaya başlar!

Fazilet önce birkaç ameliyat geçirmelidir. Güzel görünmek için ilk olarak kepçe kulağını küçültür. Ama kepçe kulağını küçültünce etraftan gelen sesleri de duymamaya başlar!

Sonra kemerli burnundaki kemeri törpülettirir, Burnuyla beraber çevreye yaydığı pis kokuları onun yerine başkaları koklar, çünkü fazilet koku alma duyusunu da yitirmiştir!

Diline pirsing (Piercing) taktırınca tat almayı da unutur bu zalim dünyadan! Daha sonra göbeğine, en sonunda ise başka yerlerine Piercing taktırdığı çok kişi tarafından söylenilir!

Bakışlarındaki hinliği görmesinler diye kapkara gözlük takmaya başlar, gözlükle beraber artık çevresindeki güzelliği de göremez olur!

Bir ara fırsatını bulur siyasete balıklama atlar. Bizim dediğimize “he” de gerisine karışma karşılığı verilmiştir bir banka kartı. Kimse bilmez neredendir sigortası, kim yatırır bankaya parasını. Lakin dinlemeden kaldırır elleri, bu kalkan ellerin karşılığıdır yükselen kredi kartı limiti.

Arttık ilçenin lüks mağazalarındaki tüm tezgâhtarlar tanımaktadır onu, Vatandaşından gözünden kaçmaz elbiselerinin markası. Ama yine de kimse soramaz ‘değirmenin suyu nerden’ diye. Çünkü Fazilet hanım artık suyu nereden gelirse gelsin bir ‘subaşı’nı tutmuştur.

Gün gelir siyaset biter ve Fazilet beş parasız ortalık yerde dımdızlak kalıverir. Ama onda marifet bitmez, iyiki de geçmişte aldığı müzik kursları vardır, onu değerlendirir. Birkaç sazda barda çıkar çığırır oradan buradan, sonra hem o bıkmıştır aynı şeylerden hem de müşteriler.

O zaman daha büyüğünü yapmalıdır haspam!

Yapar da, barlara sazcı mazcı, köçek möçek bulmaya başlar. Adına da Ajans der, bu iş kârlıdır da, hele birazda toleranslı olunca değmen siz fazilet hanımın keyfine.

Fazilet artık adını değiştirmelidir. “Cazibe” yapar!

Cazibe hanımefendi, İşyerindeki tabelasını da kaldırır, kaldırdığı tabelanın yerine artık tabelada koymaz kapıya. Çünkü muhabbet tellalları, tabelayla değil telefonla çalışmaktadır!

Yıllar geçer, üçüncü sınıf köpek öldüren şarapları satan sazlı meyhanenin karşısında çöp konteynır’ı nın yanında elinde şarap şişesiyle yatan yaşlı bir kadın bulunur. Kimsecikler tanımaz, aslında tanırda tanımaz. Parmak izinden bulur polis kimliğini. Kulaktan kulağa yayılır fazilet (miş) adı. Belediye kaldırmış mevtayı. Sahipsizler mezarlığına gömmüşler kadını!

Günün sözü; “ölümde var” (sokak jargonu)

(Sayfasız romandan bir sayfa)