Diktatörlerin tutunacak tek dalı, vatan hainliğidir!

Şener Şen ve Kenan İmirzalıoğlu’nun oynadığı “Kabadayı” isimli filmde, Kenan İmirzalıoğlu’nun canlandırdığı “Devran” karakterine derin güçler sürekli suç işletiyor ve onun aracılığıyla sokağı kontrol ediyorlardı. Devran özgür olmak isteyince ise ellerindeki kozu, yani uygunsuz halde çekilmiş fotoğraflarını şantaj olarak kullanarak Devranın elini kolunu bağlıyorlardı.

Uluslararası sermayede bu taktikleri ülkeler üzerinde çok iyi uygulamaktadır. Örnekleri diktatörlerin olduğu ülkelerdir. Bakınız bir süre evvel ülkesini terk etmek zorunda kalan diktatörler tüm servetlerini de alarak Avrupa’da bazı ülkelere sığınırlardı.

Diktatörler kolay kolay kendiliğinden ortaya çıkmazlar. Arkalarında devasa bir güç destek olmadan çıkanlar ise çok sıradan ülkelere de olur. Bu ülkelere de genellikle Muz Cumhuriyeti denilir!

Körfez savaşı denilen savaşı bir hatırlayalım. Irak diktatörü Saddam batılılar tarafından şişirildikçe şişirilmiş kimsenin bir şey demeyeceği sanılan Ortadoğu’nun şımarık oğlanıydı. Gaza gelen Saddam bir gecede Kuveyt’i işgal edince tüm dünyanın tepkisini çekerek Birleşmiş Milletlerin müdahalesine çanak tutmuş oldu.

Emperyalizm sınırsız yetki vererek ne yazık ki zaten doğası gereği suç işlemeye müsait olan diktatörlerin daha fazla suç işleyerek sığınacak tek liman kendilerinin olmasını sağlarlar.

Öyle fütursuz suçlar işletirler ki; o ülkenin yüce divanı olan en üst mahkemede yargılanıp ölüme mahkûm olacak korkusunu içlerine işletir ve düşmanla dahi işbirliği yapmasını sağlarlar.

Büyüklerinin sözünü dinlemeyip kendilerini bir şey sanmaya başladıklarında, artık dizginlenemeyecekleri haldedirler. Bu hal ise Saddam gibi idam edilerek diğerlerine gözdağı vermek anlamını taşır!

Diktatörlerin sonu genellikle sürgün olur. Bazı durumlarda ise karşı çıkanlar Saddam gibi idam sehpasına, teslimiyetçiler ise Hüsnü Mübarek gibi canı bağışlanarak kafeste yargılanmakla sonuçlanır. Direnişçiler ise Kaddafi gibi kendi halkı tarafından linç ettirilerek ibretlik hale getirilir!

Diktatörlerin gelecekleri için başvurmayacakları hiçbir yol yoktur. O pis nefisleri için yapmadıkları oyun hile olmadığı gibi bazı diktatörler ise halkını afyonlar, onlara şirin gözükmek için babacanlığı, öğüt veren aile büyüğü rolünü iyi oynar. 12 Eylülde Kenan Evren bu rolü oynamayı denediyse de, pekte başarılı olamamıştır.

Yine bu tür içerisinde ele alınabilecek olan Babacan sevecen diktatörlük; Bu diktatörlere genellikle dışarıya fazla bağımlı olmayan ülkelerde rastlanılır. Otoriter bir liderin sadece kendi kişisel çıkarına veya nüfusun sadece küçük bir bölümünün yararına değil de, sözde toplumun genelinin faydasına bir yol izlediği hükümet olma şeklidir. Babacan ve hayırsever bir diktatör düzmece referandumlar yoluyla kendi otoritesine zarar vermeyen bazı demokratik kararların alınmasına müsamaha gösterebilir. Çoğu diktatör rejim kendini daima hayırsever olarak gösterir ve demokratik rejimleri sürekli olarak “dağınık, verimsiz ve bozuk” olarak gösterme eğilimi içerisindedirler…
Ancak her şeye rağmen diktatörlüğün olduğu yerde; hukuk, adalet, vicdan, insanlık yoktur. Buralarda; başta işkence olmak üzere her tür zulüm, adaletsizlik, ben yaptım oldu, muhalefet hep haksız türünde insan haklarına karşı her uygulama vardır…