Şunu yapma, bunu yapma bundan sakın bunlar senin için yasak vs vs tehdit dolu uyarılar! Peki, tehdidin cezai yaptırımı nedir?
Cehennemde cayır cayır yanmak.
Bunu diyen bilirkişi (çokbilmiş) kim, ekonomik durumu yaşam standardı nasıl?
Ekonomik durumu normalin çok üstünde yaşam şartlarına haiz, parasının nerden geldiği karanlık, kerameti kendinden menkul kendini din adamı diye tanıtan, kendi sınırları içinde normal vatandaş gibi yaşayan, bilinmedik tanınmadık yerlerde açılıp saçılan, fetva verip halka öncülük ettiğini sanan hokkasındaki mürekkebi ulvi değerler olan din bezirgânları.
Müşterileri kim?
Sömürüye uygun temiz düşünceli beynini de ülke ve genel sorunlara yormayan sade vatandaş. Bunları bulup tehdit üzerine tehdit ediyor, yok efendim şunu yapma bunu yapma.
Patronuna karşı gelme, ustanı yerme, verilene kanaat getir, asilik yapma daha niceleri.
Her ne olursa Allahtan olur size mal mülk vermediyse bir bildiği vardır.
Allah sevdiği kuluna çile çektir denermiş!
Allah hak edene mal mülk, hak etmeyen zül verirmiş.
Zengin Allahın dünyadaki sevgili kulu, fakir ise öbür tarafta ahrette seveceği kuludur! (fakir kalmaya devam).
Anlatılanlara uyun.
Yargılamayın.
Sorgulamayın.
Araştırmayın.
Birbirinize sormayın.
Şu, bu, o kitapları yazanlar günahkâr, hatta şu gazeteler bile münafıktır okumayın.
Bunlara uyun yoksa Cehennemde cayır cayır yanarsınız, kızgın saclarda çıplak ayakla yürür kıllı topuzla dövülürsünüz.
Tehdit!
Evet, tehdit suçtur.
Dünyadaki medeni her ülkede olduğu gibi TC yasalarına görede suçtur.
Peki, bunların suç olduğunu ve her gün her mahalde bu tehditleri yapanlara yaptırım uygulayacak bağımsız yargı nerde?
Mahalle baskısı bu değilde ne?
Bazı insanlar, bazı şeyleri şeyi bilmeden daha rahat yaşayacaklarına inanırlar.
Çünkü bir şeyi bilmek bu tarz insanlara göre bütün yükün onlara kalacağı korkusundan geliyor olmalı.
Yani toplumumuzda da çok denir ya “her şeyden anlamayacaksın yoksa başına kalır” aynen bu düşünce ile hareket ederek, yani sorumluluk üzerlerine kalmasın diye bilmekten de kaçıyor bu tarz insanlar. Aman ben cahil olayım, sorarlarsa bilmiyorum der geçerim, benim kapasiteme göre benden bir şey beklerler düşüncesi hâkim olmuş yurdum insanında.
Bizim toplumumuzda genelde araştırmak isteyen insana ise “aman ne işin var boş ver, öğreneceksin de boyun mu uzayacak” denildiği için, yayınlanan TV programlarından tutun da okuduğumuz gazetelere kadar her yerde bir boş vermişlik var. Bu kategorideki insanlar ise pasifisizm ve bana necilik davranışını ilke edinmiştir.
Sonra deriz ki; ya bizim niye bir icadımız yok?
Var efendim var, tembellik ve bana necilik var.
Son istatistiklere göre ülkemizde 3 milyon 400 bin kişi televizyonlardaki ödül dağıtan programlara katılmak için müracaat etmiş! Tüketim toplumunun bireysel kurtuluş şırıngaladığı âdemoğlundan fazla bir şey beklemek hayalcilik olurdu.
Bu 3 milyon 400 bin kişinin her birine “bir hane ev” der ve 4 ile çarparsak ülke nüfusunun beşte biri demektir. Demek ki sokakta yürüyen her 5 kişiden biri geleceğini şansa bırakmış, umudunu lotaryadan çıkacağını sandığı ikramiyeye bağlamış, aslında üretime dayalı istikbalinin tüm yollarını kendi elleriyle kapatmış.
Kumar, loto, toto, şans oyunları oynama çarpılırsın.
Diyende yönetende aynı zihniyet değimli?
Evet, ama bunları bilecek toplum nerde, bırak bilmeyi anlatacak veya anlayacak olanlar neredeler?