12 Eylül'de, Bayrampaşa Cezaevi’nde geçen bir anı...

Evet, 12 Eylül'ün işkence dolu mahpus damlarından Bayrampaşa cezaevindeyiz. Malta’dan gelen seslerle koğuş kapısına yığıldık.

Yeni gelen mahkumlar karantinadan çıkartılıp koğuşlara dağıtılıyor.

Dağıtım yapılanlardan biri yabancı değildi. Daha önce Alemdağ cezaevinde tanıdığım tahliye olan bir devrimci arkadaşımızdı...Adıyla seslendim karşılık verdi. Yanılmamıştım oydu.

Dağıtımı yapan kontrol gardiyan Tokatlı Alevi bir yurttaştı. 12 Eylül cuntası gelmeden önce serbest dediğimiz dönemden cezaevinde muhabbetimiz vardı. Hatta maltaya girebilen birkaç gardiyandan biriydi.

Dedim “Muharrem abi arkadaşı bizim koğuşa ver…” Muharrem abi, “Tamam tamam” dedi ve o arkadaşı bizim koğuşa verdi...

Neyse devrimci yoldaşımız banyosunu yaptı karnımızı doyurduk, aldık çay bardaklarımızı geçtik ranzalarımıza, başladık sohbete...

Biz soruyoruz yeni gelen yoldaş anlatıyor...

Sıra geldi nasıl yakalandığına...(!)

Başladı gülmeye "yahu anlatacağım sizde güleceksiniz" dedi ve başladı anlatmaya: "malumunuz, 1 Mayıs mahallesi denilen bir mahalle var. Sırtımızda kum, çimento, briket taşıdık oradaki insanlarımızı mülk sahibi yaptık. Yapmaz olaydık. Meğer dünyanın en değerli şeyiymiş bu özel mülkiyet sahibi olma halleri."

Biz, "yaf yoldaş nasıl yakalandın? Oraya gel."

"Tamam tamam anlatacağım" dedi yoldaş. Başladı anlatmaya:

"Saat 24’den sonra sokağa çıkma yasağı başlıyor, o zaman geceyi geçirecek bir yer bulmalıyım, dedim. 1 Mayıs mahallesinde onlarca ev yaptığımız dostlar aklıma geldi. Mahalleye girdim ışığı yanan tanıdıkların oturduğunu bildiğim ilk evin kapısını çaldım. İçeride yanan ışık söndü ve kapı duvar oluverdi. Kapıya birkaç defa daha vurdum. Yok arkadaş kapı açılmıyor. Sıkıyönetim den korktuklarını düşündüm ve biraz ilerideki parka geçtim. Saat 24 ve sokağa çıkma yasağı başladı. Henüz havalar soğuk değil. Dedim şu çalıların içine sineyim, nasıl olsa birkaç saat sonra hava aydınlanır sokaklar serbest olur. Uzandım çalıların arasına. Biraz sonra mahalleye ait olduğunu sandığım bir köpek, geldi başladı benim etrafımda hoplayıp zıplamaya. Ben ne kadar 'hoş moşt' desem de sevimli köpecik yerinde duramıyor benimle oynamak istiyor. Tam o ara bir ses 'çık len, çık oradan ellerini de kaldır'. Aha işte böyle yakalandım."

Kıssada hisse:

Dün ile bugün arasında çok fark yok…

Dostlarınızın kazanımı çıkara dayalıysa inanın hiçbir fark yok, onlar dostunuz olmamıştır.

Siz siz olun ve unutmayın; yaptığınız her iyilik size dönmeyecektir. Yapacaklarınızı muhakkak karşılıksız yapma alışkanlığı edinin. Size enayi bile denilse(!)

Arşivden seçmeler