Gerçeklere gözünü kapatıp, başını derde sokmamayı, doğruları dinlemeden ve söylemeden kurnazlıkla aradan sıyrılmayı bu ülkenin insanlarını muhtaç bırakanlar toplumu yalnızlaştırıp güçlerini korumak adına yaptıklarını hatırlatmaya başlasak insanın ruhu çığlık atıyor.
Problem insanların eğitimsiz olması değil. Problem şu ki; insanlar sadece kendilerine öğretilenlere inanacak kadar eğitilmişler ve kendilerine öğretilen herhangi bir şeyi sorgulayabilecek kadar eğitilmemişler olanlar tercih olarak sunuluyor.
Okul annedir, babadır, yuvadır, camiidir, toplumdur, kadındır, erkektir, çocuktur, köydür, kenttir, sanayidir, atölyedir, televizyondur, zeytindir, tarihtir, halkının ekmeğine, hürriyetine ve egemenliğine göz dikmemektir, namustur, her türden öğretim ile eğitim faaliyetlerinin yapıldığı mekandır. Toplumun her değerine saygı duymayı esas aldırandır.
Hata af edilir. Ancak yanlış bile isteye yapılandır. Kim nasıl yetiştirmiş ki her yanlışı yapmayı kendine hak görmüş. Cumaları gelince mesaj atmayla milletin dini duygularıyla oynamaya alıştıran, polisin polisi tutukladığı, askerine kelle diyerek aciz gösteren, ezan, çan sesi savunur gibi din elden gidiyor, betona gömülen canlar, kendini asan babalar, sarılırcasına avuçladığımız kara topraklar, hayırseverlik adı altında bizim paramızı bize toplamak rahmani duyguları yok etmek, kader planı adı altında sabır diyen, depremzedelere kira yardımı yapıyor gel gör ki kiraları da yükseltti mezarlıklarda kişi başı aynı tutardan hesaplanır hale getirdi yetmedi meclis kayıtlarına geçti, vatanını bırakıp gelene vatandaşlık veren, çocuklara tecavüz edenleri vakıf sahibi yapan, bir kereden bir şey olmaz diyeni bakan, kadın olmanın ne demek olduğunu bilmeyeni akil heyete atayan, öldürmek hem günah hep suç olduğunu belirten konuşmalar yapan ama Ali İsmail ve bir çok gencin dövülerek ölmesine göz yuman, yazarken bile içim sızlıyor da senin hiç mi için sızlamadı bu kadar ihanet ağır gelmedi mi, olmayan ruhuna.
Hani böyle insanlara değer veriyor gibi yapıyorsunuz, ama aslında vermiyorsunuz ya, o kadar farkındayız ki. Bunlara isyan edenlerin adı zaten belli…
Suyun yaradılışın da, ağaca eşlik ederse, onu tomurcuklandırır, ateşle temas ederse, onu söndürür, kirlilikler ile karşılaşırsa, onu temizler, un ile kucaklaşırsa aş olur, güneşle birleşirse, gökkuşağı oluşur, yalnız kalırsa eğer, gitgide kokuşur.
Gönlümüz de su'ya benzer, başkaları ile olduğunda yaşayan ve etkileşebilendir yalnızlıkta ise ölü ve tutuktur. Kirli suları, temizle kıyaslamak, vatana ihanettir.
Birlikte olmalarımızın değerini bilelim.
"Su gibi aziz ol" der Hz. Mevlana... Su gibi aziz olun, olalım... Gösterişsiz insanın kalbi, bahçe gibidir.
Bu kadar gürültü sesinden uyanmayan oldu mu?
İhanet yağmurunun duyuyor musunuz?
Körlükten o muhteşem hayatınızdan uyandırmalıyız. Bereketin, huzurun, saygının, sevginin, sadakatin, sağanak yağmurunda
Patlat oradan
Bir kahkaha havası çocuk körlük yok oluyor.