Bilindiği gibi, ülkemizde barışın, huzurun ve demokrasinin olması, terörün bitmesi için TBMM’de Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu kuruldu.
Böyle bir komisyonun kurulmasının temeli MHP Lideri Devlet Beyin Grup toplantısında yaptığı bir konuşmada, “Apo gelsin TBMM’de DEM Partinin grup toplantısında konuşsun” demesinden sonraki süreç ile başlamıştı.
Yine bilindiği gibi Apo PKK’nın kendini lağv etmesini istemiş. PKK’da önceleri, “Apo gelip kongreye katılsın” talebine karşılık kongre yapılmış ve PKK’nın sonlandırıldığı açıklamıştı.
Bu açıklamadan sonra PKK’nın İran ve Suriye’de ki uzantıları alınan kararı kabul etmemiş ve “Karar Türkiye için geçerli” demişlerdi.
Sonrasında PKK’nın kanlı militanları mağaralarından çıkarak bir tiyatro sahnesi gibi göstermelik silah yakma oyun oynadılar. Sonrasında hiçbir hareket yapmadılar. En azından ülkemizin aldığı ve yaptığı birçok olaylar karşısında, yıllardır dağa kaçırılmış çocuklarının gelmesi için Diyarbakır da bekleyen Annelerin yüzünü güldürecek bir çocuk dahi vermediler.
Komisyon çalışmaları
Ülkemize barış, huzur demokrasi ve kardeşlik gelmesi, anaların gözyaşlarının dinmesi ve terörün bitmesi için TBMM’de kurulan ve partilerin temsil edildiği komisyon çalışmalarına başladı. Çeşitli kurum, kuruluş ve bilgi sahibi olanların görüşlerine başvuruldu. Parlamentoya sunulmak üzere notlar alındı.
Dikkatimi çeken bir hususun değerlendirmesini yaptığımda bu komisyonun işlerinin gerçekten zor olduğu kanaatine vardım.
OPO ve Kürt meselesi
Bilindiği gibi komisyonda birçok görüşe yer verildi ve dinlendi. Bunlardan birisi İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı’nın temsilcisi Barış Oktay’ın yaptığı konuşmayı DEM Partililer de destekliyor. Bu vakfın adına bakılırsa insana olarak güzel şeyler yapacağı kanaati uyandırıyor.
Ne diyor bu zatı muhterem.
*Apo Affedilsin ve özgürlüğüne kavuşsun. DEM’liler bu konuya, “Umut Hakkı” diyor.
* Kürtçe eğitim veren Üniversite kurulsun. İyi de kardeşim. Bu üniversite kurulduğunda öğrenciyi nereden bulunacak? Kitaplar nerede ve onca dersi verecek Kürtçe bilen eğitimciler nereden bulunacak?
* Kürtçe hutbe okutulsun vaaz verilsin. Bu da güzel de be arkadaş Ülkemizde Cami sayısı okullarımızdan fazla. Onca imam ve vaizi ne zaman yetiştireceğiz. Camide olup Kürtçe bilmeyenler ne anlayacak?
* Medreselere resmi statü verilsin. Okullarda Türk ve Kürt Tarihi okutulsun. Tabelalar Kürtçe ve Türkçe olsun.
Bildiğim kadarıyla medreseleri yasaklayan ve yürürlükte olan bir kanunumuz olmasına rağmen bu konuda faaliyet gösteren yüzlerce tarikat ve cemaat var. Türkler ve Kürtler yüzyıllardır beraber yaşadıklarına göre tarihler müşterek. Şimdi Kürt tarihi diye bir tarihi kim yazacak ve neye dayanacak?
Bunların kabullenmesi ülkemizin üniter devlet olmaktan çıkmasına ve federal olmasına yol açmaz mı?
İyi ki bu arkadaş ülkemizin adanın Türkiye Kürdistan Cumhuriyeti olsun dememiş. Bu konuşmadan cesaret alan bazıları da, ülkemizin adının Türkiye-İslam Cumhuriyet olsun derse ne diyeceğiz?
Apo’ya gidilecek mi, gelecek mi?
Komisyonda çok görüşe yer verilip dinlendi. Bu durumda madem herkes konuşuyor o zaman komisyondan 4-5 kişilik bir grup oluşturulsun ve bu grup İmralı'ya gidip Apo ile görüşsün önerisi geldi.
Böyle bir öneri gelence Devlet Beyin önceleri, “APO gelsin DEM grubunda konuşsun” lafları akla geldi. Apo için umut hakkı isteyen DEM Partililer bu öneriyi destekleyip mutlaka İmralı ile görüşülsün önerilerini tekrarlamayı sürdürüyorlar.
Bu durum da parlamenterlerin adaya gitmesi yerine, Apo yakalandığında bir kafes içinde ifade vermişti. Şimdi Öcalan’ı oradan alıp onun gibi bir araçla ülkemizin geleceğine yararlı olacaksa Ankara’ya getirilip Parlamento da ki, komisyonda konuştursunlar. Böylece Devlet Bey'in isteği de gerçekleşmiş olur.
Parlamentonun faaliyetlerine başladığı bugünlerde ülkemizin huzuru, demokrasisi, ekonomisinin düzenlenmesi ve kimsenin kimseden üstün olmadığının ve hiç kimsenin ötekileştirmeden dostça kardeşçe yaşayacağımız bir ülke için çaba göstermeleri hususunda başarılar dilerim.