Siber güvenlik yasası Meclis gündeminde: Özgürlük ve güvenlik dengesinde kritik tartışmalar

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) haftalardır beklenen Siber Güvenlik Kanun Teklifi sonunda Genel Kurul’a geldi. Ancak yasa tasarısı, içerdiği bazı maddeler nedeniyle Meclis’te büyük tartışmalara yol açtı. Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, kamuoyunun tepkilerini ve muhalefetin itirazlarını dikkate alarak bazı maddelerin yeniden gözden geçirileceğini açıkladı. Özellikle 6, 7, 8 ve 16. maddeler, bireysel hak ve özgürlükleri ihlal edebileceği endişesiyle en çok eleştirilen düzenlemeler arasında yer alıyor.

Ankara, TBMM – Muratcan IŞILDAK

Bu yasa neden bu kadar tartışmalı? Devletin siber güvenliğini sağlamak için atılan adımlar, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini tehdit eder mi? Mevcut haliyle düzenleme, güvenlik adına yürütmeye keyfi yetkiler tanıyor mu? Gelin, tartışmanın detaylarına birlikte bakalım.

SİBER GÜVENLİK Mİ, SINIRSIZ YETKİ Mİ?

Dijital çağda devletlerin altyapılarını koruması elbette kritik bir konu. Ancak, Meclis’e sunulan yasa tasarısında yer alan Siber Güvenlik Başkanlığı’nın geniş yetkileri, denetimsiz bir güç mekanizması yaratma riski taşıyor.

Tasarıya göre:

  • Siber Güvenlik Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacak ve doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı çalışacak.
  • Kamu kurumlarından tüm veri ve log kayıtlarını toplayabilecek, bunları iki yıl boyunca saklayabilecek ve ardından imha edebilecek.
  • Başkanlık bünyesinde yer alacak Siber Olaylara Müdahale Ekibi (SOME) hakkında detaylı bir düzenleme bulunmuyor. Bu ekipler kimlerden oluşacak? Kime karşı sorumlu olacak? Yetkileri ne olacak? Bu sorular yanıtsız.

Eğer yasa mevcut haliyle yürürlüğe girerse, devletin bireylerin dijital verilerine sınırsız erişim sağlayabileceği ve herhangi bir denetim mekanizması olmadan bu bilgileri işleyebileceği endişesi doğuyor. Kişisel verilerin korunması hakkı ile çatışan bu durum, özgürlük-güvenlik dengesi açısından büyük bir risk barındırıyor.

ÖZEL HAYATA MÜDAHALE: KONUT DOKUNULMAZLIĞI TEHDİT ALTINDA MI?

En büyük tartışmalardan biri de özel mülklere giriş yetkisi üzerine. Yasa teklifi, Siber Güvenlik Başkanlığı’nın "Başkanın yazılı emriyle" özel konutlara ve iş yerlerine girebilmesine olanak tanıyor.

Bu madde, Anayasa’nın 21. maddesiyle güvence altına alınan konut dokunulmazlığı ilkesini ihlal etmiyor mu? Normal şartlarda, bir kişinin evinde ya da iş yerinde arama yapılabilmesi için mahkeme kararı gerekir. Ancak, yeni yasa tasarısıyla bir kamu görevlisinin tek imzasıyla özel mülklere girilmesi mümkün hale geliyor.

Bu yetkinin denetimsiz kullanımı, vatandaşların temel haklarını ihlal edebilir ve hukuk devleti ilkelerine aykırı bir durum oluşturabilir. Hukuki güvenceler olmadan böyle bir düzenlemenin hayata geçmesi, kötüye kullanım riskini beraberinde getiriyor.

Basın Özgürlüğü İçin Yeni Tehdit: Veri Sızıntısı Haber Yapmak Suç mu?

Tartışmalı maddelerden biri de 16. madde. Bu düzenleme, "gerçek olmayan siber güvenlik ihlalleriyle kamuoyunda yanlış algı oluşturan kişilere2 ila 5 yıl arasında hapis cezası öngörüyor.

Ancak burada ciddi bir belirsizlik var:

  • Bir gazeteci ya da araştırmacı, devlet kurumlarından veri sızıntısı olduğuna dair bir haber yaptığında, yetkililer bu iddiayı reddederse gazeteci suçlu mu sayılacak?
  • Geçmişte MERNİS ve e-Devlet gibi büyük veri sızıntıları önce inkar edilmiş, sonra kabul edilmek zorunda kalınmıştı. Peki, bu haberleri yapanlar şimdi cezalandırılacak mı?
  • Muhalif medya ya da sivil toplum kuruluşları, devletin dijital güvenlik politikalarını eleştirdiklerinde “yanlış bilgi yaymak” suçlamasıyla karşı karşıya mı kalacak?

Özetle, 16. madde basın özgürlüğü açısından ciddi endişeler yaratıyor ve ifade özgürlüğüne yönelik bir tehdit olarak değerlendiriliyor.

MUHALEFET TEPKİ GÖSTERDİ, MECLİS TATİL EDİLDİ

Muhalefet partileri, özellikle 6, 7, 8 ve 16. maddelere yönelik ciddi eleştirilerde bulundu. Bu maddelerin:

  • Hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı yetkiler içerdiğini,
  • Denetimsiz ve keyfi uygulamalara açık olduğunu,
  • Anayasal hak ve özgürlükleri tehdit ettiğini vurgulayarak teklifin geri çekilmesini talep ettiler.

Bu gelişmelerin ardından, TBMM Genel Kurulu çalışmalarına ara verdi ve yasa tasarısının bazı maddelerinin yeniden gözden geçirileceği duyuruldu. Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, güvenlik kaygılarının hukukun üstünlüğü ile dengelenmesi gerektiğini belirtti.

ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK DENGESİNİ KORUMAK ZORUNDAYIZ

Siber güvenlik elbette büyük bir ulusal mesele. Ancak, bu alanda yapılan düzenlemelerin bireysel hak ve özgürlükleri tehdit etmemesi gerekiyor.

  • Devletin dijital altyapısını koruma sorumluluğu, bireylerin mahremiyet haklarını ihlal etmeye dönüşmemeli.
  • Güvenlik adına sınırsız yetkiler tanımak, otoriterleşme riskini artırabilir ve hukuk devleti ilkelerine zarar verebilir.
  • Mevcut yasa tasarısının, vatandaşların temel haklarını güvence altına alacak şekilde revize edilmesigerekiyor.

TBMM’nin tatil edilmesi, muhalefetin ve kamuoyunun güçlü tepkisinin bir sonucu. Ancak asıl önemli olan, bu sürecin vatandaşların bireysel hak ve özgürlüklerini koruyacak bir şekilde sonuçlanması.

Özgürlük ile güvenlik arasındaki dengeyi doğru kuramazsak, sonunda hepimiz risk altında olabiliriz.