Böyle yaşar 78’lilerin ölmeyen anneleri!

Oynamayı çok sevdiği toprakla buluşurken yanında olamadığım Anneciğimin vefatının kırkıncı günü bugün...

Aynı günlerde bir başka ülkede ağır bir ameliyat geçiren kardeşimden saklamak zorunda olduğumuz vefat haberini, çok yakınımız dışındakilerden de saklamak zorunda kalmıştık !..

Üstelik defin işlemi, dünyaya musallat olan Korona koşullarından ötürü beş-on kişiyle yapılmıştı.

Hepsinden öte, annemin; iki ay önce babamın vefatı ile hızla çökmesinin son haftasında; üniversite hastane aciline kaldırmış ve zatürre olduğunu öğrenince de 40 Km. Ötede başka bir hastanenin yoğun bakımına sevk etmiştik.

Son gün ve son saatlere kadar yanından ayrılmadığım annem, beni de sollayıp hızla ölüme koşmuştu. (En kötüsü) Benim için tarihi bir gün olan bu gün de , vücut direncim iyice düşmüş ve bana bir kaç saat daha zaman tanımamıştı .

Üşüme kusma ve titreme nöbetleriyle son anda yatağa çakılmış ve anneme son görevimi yapamamıştım !.. Nakil aracı ile morg' dan alıp İzmit' teki yıkama yerine kadar getirdik; ordan ötesini telefonla yönetmek zorunda kaldım...         

Bir çok anne gibi (kendi evlâtları açısından) özellikleri olan anneme , ödemeye çalıştığım bir borcum vardı benim de... Özellikle  gençlik yıllarımızın faşist-hoyrat yıllarında annem , analık duygularını ; iki ayrı şehirde iki ayrı evlât ve iki ayrı cezaevi ziyaretlerinde ; askeri adli müşavirliklerine , mahkemelerine bölmeye çalışmış ; her hafta en az 150 Km. gidip , geri dönerken - en yakınlarımızın bile cunta korkusuyla izolasyon yaptığı yerde - kendi gibi insanlarla dayanışma içerisinde dostluklar edinmiş , dik yaşayıp dik ölmüş (arka planı hikayelerle örülü)  özel biridir annem !.. 

Bizim 78 kuşağı annelerinin özelliğiydi bu; özel şartların yarattığı ve özelleştirdiği, nev-i şahsına münhasır kadınlardı ve sonraki on yılların şartlarında Cumartesi Annelerine evrildiler. 

Onların sevgileri hesapsız, şefkatleri sınırsız ve sezgileri güçlüydü; az' la yetinir, kimseden bir şey istemez , şikâyet etmezlerdi . Bellekleri kuvvetliydi; gördükleri iyiliği de- kötülüğü de unutmazlar, yıllar sonra da olsa koyarlardı muhataplarının önüne...

Benim ki Alzheimer di son sekiz yıldır; üst bilinci kaybolmasına rağmen (…) bazılarını seçer kopuk kopuk hatırlardı. Sesimdeki yorgunluğu hissettiği an bile ses tonu değişir incinirdi. Bazen dalmış, babasının koyun ağılı sandığı karşı tepelere bakarken yakalardım onu pencere önünde; hüzünlü ise gıdıklar güldürmeye çalışırdım, sonunda gülerdi (son zamanlarda sadece beni memnun etmek için de olsa) Babamın ölümünden bir buçuk ay geçmesine rağmen pencerenin önünde babamı bekler "bu baban da nerde kaldı İrfan, gelmedi halâ ?.." derdi.

Boş bulunup, doğruyu söyleyecek oldum bir kez; bağıra bağıra ağlamaya başlayınca, bi daha hiç düzeltmedim(!) . On dakika sonra, unutup tekrar sorduğunda "...gelir annecim, daha hava bile kararmadı! " der, dikkatini başka yere iterdim, huzursuzluğu yatışırdı….       

Onlar , misafir gelince ; nasıl ağırlayacağını şaşıran , gerektiğinde kendi döşeğini veren ; borcu hiç sevmeyen , alacağını istemeye utanan; böbürlenmeyi ayıp sayan , hatta bir beden küçük görünen ; sevinci abartmayı hafiflik sayan; lâfı bir kez söyleyip , bi daha konuşmayan , "...olmaz !." deyince geri dönmeyen ; meyve bahçesinin yol kenarındaki ağacını *gelip geçen yesin* diye toplamayan ; "kurda kuşa çeşme" yapıp , maşrapa asan ve kendi geçmişlerini bize aktaran , gerçek (!) mübarek  ve mütevekkil insanların çocuklarıydı !...

Bence ‘Erdem' lilik demek olan bu özellikleri, iyisiyle- kötüsüyle bizlere taşıdılar... Bunun için Anneme her zaman minnet duydum, teşekkür ettim; bundan sonra da yeri geldiğinde etmeye devam edeceğim!... 

Benim güzel annem; mekânın- gitmeyi istediğin- cennet olsun, ışık içinde yat !..

Kimsesiz bir garip gibi, cenaze törenini on kişi ile yapmak zorunda oluşumuz ve saklayıp (...) taziye almayışımız, zorunluluktan ötürüydü özür dilerim...

Tüm dost ve yakınlarımıza, kırk günlük gecikmeyle duyururum!...

Adettendir sormak} varsa hakkı olan istesin; değilse helal etsin....                                  

Tüm 68, 78 ve Cumartesi anneleri ‘gidenlerine’ sevgi ve saygı ile selam olsun !..

İrfan Umut