CHP’li Gülsever: Siyasetçilere gözdağı oyunlardan vazgeçin!
İBB Meclisi CHP Grup Başkanvekili Ertuğrul Gülsever 2017 yılı Aralık ayı meclis toplantısında mecliste gerçekleştirdiği gündem dışlı konuşmasında, ABD Başkanı Trump tarafından Kudüs’un İsrail’in Başkenti ilan edilmesini ve görevinin de uzaklaştırılan CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı hakkında konuştu.
Konuşmasında AKP İktidarının hukuk tanımaz adaletsiz yönetim anlayışını dile getirerek eleştiren CHP’li Gülsever AKP’lilere şu uyarıyı yaptı: “Önemli olan iktidardayken yaşadığınız şaşaa değil, iktidarı bıraktıktan sonra gördüğünüz itibardır. Önemli olan iktidarı bıraktıktan sonra, İsmet Paşa gibi elinde çantayla, başı dik ve özgürce, yanında koruma ordusu olmadan Çankaya’dan aşağıya yalnızca yürüyebilmektir.”
Gülsever konuşmasına şöyle devam etti:
“Yıllarca Orda Doğu’yu kan gölüne çeviren Emperyalistler şimdi “İsrail’in Başkenti Kudüs” oyunu ile akıllarınca yeni bir oyunu tezgâhlamanın hesaplarını yapıyorlar!
ABD Başkanı Trump tarafından Kudüs’un İsrail’in Başkenti ilan edilmesinin Emperyalis bir düşünce olduğunun altını çizen CHP’li Gülsever, “ Emperyalizmin en büyük silahı olan, mazlum haklar arasında savaş ve çatışma ortamı yaratma kozunu, bir kez daha kullanmaya çalıştı kendince. Yıllarca Orda Doğu’yu kan gölüne çevirenler, şimdi akıllarınca yeni bir oyunu tezgâhlamanın, hesaplarını yapıyorlar. Trump kendi siyasal iktidarını koruyabilmek, Amerikan halkı ve devlet üzerinde kaybolan itibarını yeniden sağlayabilmek amacı ile Yahudi lobisi ve medyasını kullanmaya çalışıyor şimdi” diyerek Büyük Atatürk’ün şu sözlerine vurgu yaptı: “En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan, nede filan millettir. Bilakis bu adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde, bütün dünyaya hâkim olan, Kapitalizmin afeti ve onun çocuğu olan Emperyalizmdir”
Ataşehir Belediye Başkanımız ile ilgili her türlü inceleme yapıldı, incelemedikleri evrak, denetlemedikleri ihale kalmadı, zorlandı ama bir şey bulunamadı, hukuksuz olarak görevinden uzaklaştırıldı!
“Yaklaşık üç aydır, Türkiye’de seçimle ve halkın oyuyla iş başına gelmiş Belediye Başkanlarını görevden nasıl uzaklaştırırız diye uğraşıp duruyoruz. Hani Milli İrade sandıktı. Hani en büyük mahkeme halkın oyuydu, ne oldu. Allah’ın adaletine inananlar böyle yollara başvurmazlar” sözlerine dikkat çeken CHP’li Ertuğrul Gülsever şunları söyledi: “Aylardır yüksek irade kendi belediye başkanlarını, sebebini hiç kimsenin bilmediği bir nedenle istifa etmeye zorluyor. O zorluyor, onlar direnmeye çalışıyor ama sonunda halkın oyu ile gelenler, Genel Başkanlarının baskısı ve ısrarlarıyla görevlerini ve makamlarını birbir boşaltıyorlar. Kendi Belediye Başkanlarının şimdilik bir bölümünü halleden yüksek irade, şimdi ellerini Muhalif Belediye Başkanlarına uzatmaya başladı. CHP’li Belediyeler yıllardır devletin bütün kurumları ve Müfettişleri tarafından didik didik inceleniyorlar zaten. Belediyelerimizde kendi personellerinden çok denetmenler görev yapıyorlar aylardır. İncelemedikleri evrak, denetlemedikleri ihale kalmadı. Ataşehir Belediye Başkanımızda bunlardan bir tanesidir. Her türlü inceleme yapıldı, zorlandı ama bir şey bulunamadı. Buradan sonuç alamayanlar, suç duyurularında bulundular… Mahkemeler suç unsuruna rastlamadığı için takipsizlik kararı verdi. Şikâyetçiler üst mahkemelere müracaat ettiler, sonuç değişmedi. Saldırılar, algı operasyonları, buna rağmen durmadı. Bu bir suç arama ve birilerini cezalandırma meselesi değildir. Bu devletin bütün kurumlarını, atanmış devlet memurları eliyle yönetme anlayışının, topluma kabul ettirilmesi arayışıdır. Devleti tek bir elden ve tek bir irade tarafından yönetilmesini sağlamanın arayışıdır bu.”
***
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE MECLİSİ 2017 YILI ARALIK AYI MECLİS TOPLANTILARINDA GÜNDEM DIŞI KONUŞAN İBB MECLİSİ CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ ERTUĞRUL GÜLSEVER’İN KONUŞMASININ TAMAMI:
Sayın Başkan, değerli Meclis Üyesi arkadaşlarım, Hepinizi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sevgiyle, saygıyla ve hürmetle selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta yine dünyada ve ülkemizde yaşanmaması gereken iki önemli siyasal gelişme oldu. “En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan, nede filan millettir. Bilakis bu adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde, bütün dünyaya hâkim olan, Kapitalizmin afeti ve onun çocuğu olan Emperyalizmdir” diyen büyük Atatürk’ü doğrularcasına bir açıklama geldi Amerika Devlet Başkanı Trump’tan. Trump Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etti ve ABD Büyükelçiliğini Telaviv’den Kudüs’e taşıyacağını açıkladı bütün dünyaya.
Emperyalizmin en büyük silahı olan, mazlum haklar arasında savaş ve çatışma ortamı yaratma kozunu, bir kez daha kullanmaya çalıştı kendince. Yıllarca Orda Doğu’yu kan gölüne çevirenler, şimdi akıllarınca yeni bir oyunu tezgâhlamanın, hesaplarını yapıyorlar. Trump kendi siyasal iktidarını koruyabilmek, Amerikan halkı ve devlet üzerinde kaybolan itibarını yeniden sağlayabilmek amacı ile Yahudi lobisi ve medyasını kullanmaya çalışıyor şimdi.
Konu Birleşmiş Milletlerde tartışıldı. Karar Devletleri bunun barışa hizmet etmeyeceğin, hatta zarar verebileceğini ifade ederek karşı çıktı. Birleşmiş Milletler Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Nikolay Mladenov Kudüs’ün karakteri ve statüsünün tek taraflı olarak değiştirilemeyeceğini açıklayarak, yükselen tansiyonun bir nebze olsun düşürülmesini sağladı, şimdilik…
Amerika Dış İşleri Bakanı Rex Tillerson ortaya çıkan durum ve tepkiler karşısında geri adım atarak zevahiri kurtarmak için büyükelçiliğin zaten iki yıldan önce taşınmasının mümkün olmadığını açıklamak zorunda kaldı. Bundan 22 yıl önce 1995 yılında da böyle bir karar almışlardı emperyalistler. Ama bu güne kadar uygulayamadılar.
Emperyalistler, belki Arap âleminin kendi saltanatlarını korumak amacı ile ABD’nin uşaklığına soyunmuş, bazı ülkelerin yöneticilerini korkutup, sindirip yanlarına alabilirler ama Hz. Peygamberin mezarına dokunmaya kalktıklarında nasıl “Hele bir deneyin, ordularımı başınıza yıkarım” diyen büyük Atatürk’ü karşılarında buldularsa, Filistin halkına zulmetmeye soyundukları yıllarda, nasıl Yurtsever Devrimci Türk Gençlerini bu mazlum halka yardım etmek için savaşırken karşılarında gördülerse, bilinmelidir ki dün olduğu gibi bu günde, yarında Yurtsever Türk Halkı buna müsaade etmeyecek ve kutsal alanlarımıza dokunmak isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır.
Değerli arkadaşlar; Dünyada bütün bunlar olurken, biz yaklaşık üç aydır, Türkiye’de seçimle ve halkın oyuyla iş başına gelmiş Belediye Başkanlarını görevden nasıl uzaklaştırırız diye uğraşıp duruyoruz.
Aylardır yüksek irade kendi belediye başkanlarını, sebebini hiç kimsenin bilmediği bir nedenle istifa etmeye zorluyor. O zorluyor, onlar direnmeye çalışıyor ama sonunda halkın oyu ile gelenler, Genel Başkanlarının baskısı ve ısrarlarıyla görevlerini ve makamlarını birbir boşaltıyorlar. Kendi Belediye Başkanlarının şimdilik bir bölümünü halleden yüksek irade, şimdi ellerini Muhalif Belediye Başkanlarına uzatmaya başladı.
Değerli arkadaşlar; Aslında bu bizim için sürpriz bir hamle değildir. Biz bunun biraya geleceğini çok çok önceden biliyor ve tahmin ediyorduk. Bunlar hukukun üstünlüğünün hâkim olduğu ileri demokratik ülkelerde kabul edilebilir işler değildir.
CHP’li Belediyeler yıllardır devletin bütün kurumları ve Müfettişleri tarafından didik didik inceleniyorlar zaten. Belediyelerimizde kendi personellerinden çok denetmenler görev yapıyorlar aylardır. İncelemedikleri evrak, denetlemedikleri ihale kalmadı. Ataşehir Belediye Başkanımızda bunlardan bir tanesidir.
Her türlü inceleme yapıldı, zorlandı ama bir şey bulunamadı. Buradan sonuç alamayanlar, suç duyurularında bulundular… Mahkemeler suç unsuruna rastlamadığı için takipsizlik kararı verdi. Şikâyetçiler üst mahkemelere müracaat ettiler, sonuç değişmedi. Saldırılar, algı operasyonları, buna rağmen durmadı.
Yakınlarının ve kendisinin haksız mal edindiğine ilişkin maksatlı dedikoduları yaymaya çalışanlar saldırılarını sürdürmeye devam ettiler. Ve belki de Türkiye’de bir ilk oldu Sn. Belediye Başkanı yargıya bizzat kendisi başvurarak, bütün malvarlığının incelenmesi için kendini ihbar etti. Yargı hiçbir suç unsurunun bulunmadığına ilişkin karar verdi.
Değerli arkadaşlar,
Şimdi bu Belediye Başkanı aklandığı ve beraat ettiği bu iddialar neden gösterilerek İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden uzaklaştırıldı. Kendileri hakkındaki iddialara doyurucu bir açıklama getirerek halkı ikna edemeyenler, toplum vicdanın da aklanamayanlar, şimdi karşı hamlelerle bu yollara başvuruyorlar.
Değerli arkadaşlar, Bu hukuki değil siyasi bir karardır. Bir hukuk devletinde, hiçbir ileri demokratik ülkede bu yollara başvurulmaz. Varsa bir iddia yargıya başvurursunuz, bağımsız mahkemelerin karar vermesini beklersiniz. Eğer bir kusur, bir hata, bir suç varsa gereğini o zaman yaparsınız. Ortada kanıtlanmış bir suç yokken söz konusu iddialar yargı kararı ile aklanmışken, nedir bu görevden uzaklaştırma. Bu halkın iradesine saygısızlıktır.
Hani Milli İrade sandıktı. Hani en büyük mahkeme halkın oyuydu, ne oldu arkadaşlar… Allah’ın adaletine inananlar böyle yollara başvurmazlar. Bu yollarla sonuç alınmaz. Zorla iktidarda kalınmaz. Üç gün sonra halkın önüne sandık gelecek, ne yapacaksınız, oy veren halkıda mı görevden alacaksınız.
Bu bir suç arama ve birilerini cezalandırma meselesi değildir. Bu devletin bütün kurumlarını, atanmış devlet memurları eliyle yönetme anlayışının, topluma kabul ettirilmesi arayışıdır. Devleti tek bir elden ve tek bir irade tarafından yönetilmesini sağlamanın arayışıdır bu. Dünya tarihi bu yollara başvurarak iktidarda kalmayı başarmış yüzlerce lider görmüştür. Ama insanlık bu gün birçoğunun adını bile hatırlamıyor, ya da esefle yâd ediyor.
Sevgili arkadaşlar, Önemli olan iktidardayken yaşadığınız şaşaa değil, iktidarı bıraktıktan sonra gördüğünüz itibardır. Önemli olan iktidarı bıraktıktan sonra, İsmet Paşa gibi elinde çantayla, başı dik ve özgürce, yanında koruma ordusu olmadan Çankaya’dan aşağıya yalnızca yürüyebilmektir.
Yorum Yap