Kutlamıyor, anıyorum…

Emeğin gerçekten en yüce değer olduğunu düşünen herkese merhaba.

1857 yılında bir dokuma fabrikasında ağır çalışma şartları, uzun iş günleri, düşük ücretler ve eşit olmayan nedenlerle ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak Polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin, fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda, çoğu kadın 129 işçi can vermesi sonucu ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü’ olarak ‘anılma’sına neden oldu.

1857’den buyana eşit hak istemek, uzun yıllardır devam etmekte...

Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları hareketinde bir odak noktasının simgesidir. Sınıf çatışmasınının sonucu "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" adı benimsemek,1930'lu yıllar da kazanıldı.

Türkiye'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında, iki komünist kız kardeşin girişimiyle gerçekleşti. 1975 yılında Türkiye'de "Kadın Yılı Kongresi" yapıldı. Kadınların Sesi adlı yayın organı ile 35 bin kişiye ulaşabiliyordu. Acıyla yoğrulan, sabırla bilenen günün anlamıdır.

1977 yılında Birleşmiş Milletler ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nden ‘Emekçi’ ibaresini çıkartarak “8 Mart Dünya Kadın Günü” olarak tescilledi. BM’nin yaptığı sınıfsal bir tepki olan bu önemli günü sulandırmaktan öteye gitmezken, devrimciler bu önemli durumu “Biz bir demet çiçek için ölmedik” deyip “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlama değil ‘anma’ olarak devam ettiler.

Ancak...

12 Eylül faşist darbesinden sonra tekrar askeri cunta yönetimi tarafından dört yıl süreyle hiçbir kutlama yapılmasına izin verilmedi...

Kadınlar gerek eşit haklar mücadelesi gerekse yakıcı bir talep olan kadına yönelik şiddete karşı mücadelede son yıllarda tek yürek olması gerektiğini çok daha iyi anladı.

Kadınların “eşitlik” ve “kadına yönelik şiddetin önlenmesi” başta olmak üzere yaşam taleplerinin kabul etmek doğrultusunda adım atmak yerine, kadınların mücadelesini bölerek ezmeyi esas alan bir tutum içinde olanları kimin meşrebi kabul ediyor artık tartışılmaz biçimde görüyoruz.

Gelecek dönem, İstanbul Sözleşmesi önemli.

Çocuk yaşta evlendirmeler, kadınların tecavüze uğradığı kişilerle evlendirilmesi, nafaka gibi konularda yasaların erkekler lehine değiştirilmesine 1857 de senin hakların için yanan kadınlar aklında olsun.

Emekçi kadınların, çalışan kadınların, güçlü kadınların, ezilen kadınların, sömürülen kadınların, taciz edilen kadınların günü, hepimizin günü, tek yürek olma, her birimiz için birlik olma günü.
Şiddetin, sömürünün türü, yaşı, cinsiyeti, ırkı var mı senin meşrebinde? Şiddete meyilli kişi kendinden güçsüz gördüğü herkese, her şeye şiddet gösteriyor.

Bugünün anlamını bilerek, eşitliği savunarak, şiddetin her türlüsünün önüne geçmek için mücadele eden kırmızı kadınların 8 Mart ve yitirdiğimiz kadınları saygıyla anıyorum.

Benim meşrebim kırmızı; Kutlamıyor, anıyorum…