Korona bayramı
Sevgili okurlarım,
Virüs, vaka, yasak, maske, mesafe, aşı derken yaz geldi ve sıcak havalar bastırdı. Biz de havalara girdik, denizlere, sahillere, kafelere koştuk… Adeta arkamızdan bir kovalayan var gibi. Bir açıldık pir açıldık. Maskeler kollarda bile değil artık yerlerde ve çöplerde. Mesafeye inat yan yana dip dibeyiz. Dokunmayı seven bir millet olarak hemen öptük, sarıldık, koklaştık. Ne yalan söyleyeyim şaşkınlıkla izliyorum. Biz değil adeta Korona bayram ediyor!
Moralinizi bozmak keyfinizi kaçırmak istemiyorum. Eğlenmek tatil yapmak gezmek çılgınlık yapmak tabi ki hakkımız. Son birkaç yıldır bıktık, usandık, evlere kapandık. Uzak kaldık, yalnız kaldık. Anlıyorum, fakat şu da bir gerçek ki bütün bu duygular virüsün son bulduğu veya azaldığı anlamına gelmiyor. Temmuz ortasında olmamıza rağmen vaka sayıları hızla çoğalıyor. Yani vaka sayısı yedi binlerin üzerinde. Yaz mevsimi olmasına rağmen hastanelerde hasta sayıları artmış durumda.
1936’da Hıfzısıhha tarafından 17 farklı aşı üreten Türkiye aşı üretme konusunda sınıfta kaldı. Aşımızı hala yapamadık. Çin’den Almanya’dan getirilen aşılara umut bağladık. Aşı olduk, bir süre sonra aşı yeterli olmadı üçüncü doza döndük. Bazılarımız da güvenmedi ve hiç olmadı. İlk iki aşımı Ocak ayı sonunda çaresizlikten Sinovac aşısı oldum. Üçüncü aşımı özellikle Biontech yaptırdım. Bana daha güvenli geliyor.
Pek çok bilim insanı ve akademisyenin önerileriyle aşı olmanın gerekliliğine inanıyorum. Yan etki etkisi varmış umurumda degil. Hangi ilacın yan etkisi yok ve hangimizin hayatına farkında olmadan çipler yerleştirilmedi ki? En başta sosyal medyada zaten çipleniyoruz. Direnmenin hiç bir faydası yok ama insan sağlığını riske attığı aşikar. Ha kobay olmak istemiyor musunuz? Valla ben olurum eğer insanlık tarihine bir faydamız olacaksa bundan güzel fırsatı arasanız bulamazdınız.
Yarın bayram.
Büyükşehirler neredeyse boşaldı. Tatilciler bir hafta önceden koşa koşa tatillerine gittiler, yerlerine vardılar. Bodrum, Marmaris, Didim, Akyaka, Datça, Antalya, Çeşme, dolup taşıyor. Vatandaş bayram ediyor. Sakınma, korunma yok. Geçen yıl nerede kaldıysak daha fazlasıyla devam.
Evet sıkıldık, gerçekten çok sıkıldık, artık rahatlamak istiyoruz. Mutlu olmak istiyoruz. Hazza ihtiyacımız var. Sahilde bir kumsal fotoğrafı, dostlarla bir iki içki kadehi, teknede bir kaç fotoğraf çekip, paylaşıp rahatlamak istiyoruz öyle değil mi? Çünkü her şeyimizi başkaları için yaşıyoruz!
Bir virüs çıktı hepimizin hayatını altüst etti. Psikolojimiz bozuldu, neşemiz heyecanımız kaçtı. Okullar kapandı, iş yerlerimiz kapandı. Sevdiklerimizi kaybettik v.s…Peki onca sıkıntıyı neden çektik? Virüsten korunmak için değil mi? Bu kadar kolay mı harcayacağız o günleri?
Şimdi diyeceksiniz ki “ Yaz gelmiş tatil yapmayacak mıyız? “ Elbette yapacağız. Dikkat ederek yapacağız. Tedbiri elden bırakmadan, dünü unutmadan tatil yapacağız. Kurallar eşliğinde denize de gireceğiz, kafede de oturacağız. Amma velakin kalabalıklardan kaçınacağız. N’apalım bu tatili de böyle geçireceğiz. Ya da Ağustos ortasında olacak olanları kabulleneceğiz.
Yurtdışından karantinaya girmeden tatil yörelerine oluk oluk insan akarken, Delta Varyantı artıyorken, insanlar bu kadar rahatken, “bana bir şey olmaz, aşı da oldum” düşüncesiyle dördüncü dalgaya ne yazık ki gireceğiz. Avusturya, İngiltere, İsrail tekrar kapanma sürecindeler…
Bütün bunları canınızı sıkmak için yazmıyorum. Hazır olun diye yazıyorum ve sonra virüsten şikayet etmeyin. Çünkü her şey bizim isteğimizle biçimleniyor ve her şeyin mutlaka bir bedeli oluyor.
Sahi yarın bayram dedik de.
Günümüzde insanlar yalnızca bayram yapıyor. Oysa eskiden bayram yapılmasından çok yaptırılması önemsenirdi. Bunun için fakir fukara gözetilir, mesela bakkallardaki borç defterleri, mahallenin zenginleri tarafından gizlice kapatılır, küsler barıştırılır, aşıklar buluşturulur, aile buluşur ve birlik beraberlik ruhu hissedilirdi. Bugün bunların pek çoğunu artık önemsemeyen bir toplum var.
Bayramlar birleştirirdi, kavuştururdu, bir arada tutardı bizi. Şimdilerde bayramlar bizi birbirimizden ayırıyor. Bayram gelince artık kimse evinde oturmuyor. Günümüzde özellikle bayramlar tatil ya da dinlenme fırsatı olarak değerlendiriliyor. Her bayram gelişinde artık alışkanlık olmuş :” Evde yokuz”
Nerede mi o eski bayramlar? Tatile çıktılar!
Kurban değil Korona Bayramı’nız kutlu olsun.
Yorum Yap