Kasım ayında erkekler tarafından 31 kadın öldürüldü

Bu ayki kadın cinayetlerinin 7’si şüpheli ölüm, 8’inin nedeni tespit edilemedi; 11 kadın hayatına dair karar almak istediği için öldürüldü, 5’i ekonomik sebepler bahane edilerek öldürüldü. Öldürülen kadınların 12’si tespit edilemeyen kişiler tarafından, 10’u evli olduğu erkek tarafından, 2’si birlikte olduğu erkek tarafından, 2’si erkek kardeşi tarafından, 2’si akraba ya da tanıdığı kişiler tarafından, 1’i de imam nikahlı erkek tarafından öldürüldü.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kasım 2018 Veri Raporu

Her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberlerinde davalar, yeni yaşanan olaylar ve kadın hareketine dair ayrıntılar yer almaktadır. Kadın cinayeti haberleri şikayete bağlı olmaksızın direkt kamuya yansırken; cinsel şiddet ve çocuk istismarı haberlerinin ortaya çıkması, gerek bu suçların üstünün örtülmesi gerek soruşturma ve dava süreçlerinin devam ediyor olmasından dolayı net sayının belirlenmesi zorlaşmaktadır. İstanbul Sözleşmesi kapsamında devletin ilgili mercilerinin tespit etmesi ve buna göre şiddetle mücadele yöntemlerini belirlemesi gerekirken; söz konusu makamlar bunları yapmıyor. Bu ay ilk kez bizim dışımızda kadın cinayeti verilerini açıklayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yaptığı açıklamada 2017’de 353, bu yıl ise 20 Kasım itibarıyla 238 kadın cinayeti yaşandığını ve geçen yılın ilk 11 ayı ile bu yılın ilk 11 ayını karşılaştırınca kadın cinayetlerinde yüzde 22 azalış görüldüğünü iddia etti. Bakanlık verilerinin aksine, Türkiye’de 19 ayda erkekler tarafından 652 kadın öldürüldü. Bizler, basına yansıyan ve doğrudan bize gelen başvurular halini derleyerek bir sayıya ulaşıp, bu çerçevede raporumuzu hazırlıyoruz. Ancak çocuk istismarı ve cinsel şiddet verileri açıkladığımız ve basına yansıyan haberlerden çok daha fazla. Buna göre; 2018 yılının kasım ayında 31 kadın öldürüldü, çocuk istismarı ve cinsel şiddet devam etti.

Dünyadaki tüm kadınlar için oldukça büyük öneme sahip 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü, mücadelelerin kamuoyunda yankılanmasına neden oldu. Normalde Kasım aylarında kadın cinayeti verilerinde düşüş olmasına rağmen bu Kasım ayında bir azalma gerçekleşmedi. Son dönemde kadın hareketi her ne kadar güçlü bir mücadele ortaya koysa da uzun zamandır yürütülen kadın düşmanı politikaların etkisi devam ediyor. Bu politikalar kadın cinayetlerinde azalma olmasını engelliyor. 6284 sayılı kanun ve Türkiye’nin de imzacılarından biri olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden doğan haklara rağmen şiddete karşı devlet ve ilgili kurumlar somut bir adım atmamakta ve etkin bir şekilde yasayı uygulamamaktadır. Hukuka olan güveninin bu kadar azalmasına rağmen Kasım ayında birçok ilde gerçekleşen eylemler, kamuoyu tepkileri ve açıklamalar, kadınların bu her türlü şiddete karşı mücadeleye birlikte devam ettiğini gösterdi.

Bu ay işlenen kadın cinayetlerinin 7’si şüpheli ölüm olarak kaydedilirken, 8 kadının neden öldürüldüğü tespit edilemedi ve 11’i kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.

Şule Çet’i öldürüldüğünü kanıtlayabilmek ve soruşturma aşamasında delillerin toplanması için mücadele etmemiz gerekti. Toplumun tepkisi ve mücadelemiz sonucunda toplanan delillerin ardından, Şule’nin öldürüldüğünü mü yoksa intihar mı ettiğini; cinsel şiddete uğrayıp uğramadığını tespit edemeyen Adli Tıp Kurumu raporunda, sonuç için kesin bir değerlendirme yapılamadığı ve tıbben bilinemediği görüşüne yer verildi. Adli Tıp Kurumu’nun bu açıklaması kadınlar tarafından tepkiyle karşılandı. Çünkü Adli Tıp Kurumu bilirkişidir, bilmiyorum diyemez. Şüpheli ölümlerin üstü örtülürse ve failler ceza almazsa şüpheli ölümle artmaya devam edecektir. Ancak Şule Çet için verilen mücadeleyi kadın cinayetlerinin üstü örtmeye çalışanlar için caydırıcı olacaktır.

Sanatçı Sıla Gençoğlu, oyuncu Ahmet Kural’dan gördüğü şiddet neticesinde 6284 sayılı kanunun etkin bir şekilde uygulanması için mahkemeye başvurdu ve 3 aylık uzaklaştırma kararı aldı. Sıla’ya karşı uygulanan şiddetin, sonrasında yapılan açıklamaların ve şiddetin normalleştirilmeye çalışılmasıyla da kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu. Aynı zamanda Kadın Meclisleri yaptıkları açıklamada son zamanlarda artan kadına şiddetin ve kadına şiddet olaylarında suçluyu övecek söylemlerin ceza kanununda suç olması nedeniyle durdurulmasını, aksi takdirde hukuki süreci başlatacaklarını duyurdu. Bu olay 6284 sayılı kanunun neden kadınların cam simidi olduğunu bir kez daha vurguladı.

İki yıldır ölüm tehdidi alan Gülay Mübarek’e tehditler savurarak psikolojik şiddet uygulayan kişi, başka bir suçtan dolayı girdiği cezaevinden çıkar çıkmaz ilk iş olarak yine Gülay’ı ve haberini yapan Melis Alphan’ı tehdit etti.

Ayşegül Terzi’yi şort giydiği bahanesiyle darp eden fail için “Cebir ve tehdit kullanarak yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale” cezası onandı, “basit yaralama” cezası kaldırıldı.

Nasıl Öldürüldü(8).jpg

Kadınların öldürülmediği bir Türkiye mümkün,

Şiddeti normalleştirmek yasaktır!

25 Kasım eylemi öncesinde mevcut durumu, çözüm önerilerini ve mücadele şekillerini bir basın toplantısıyla duyuran Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun ve öldürülen kadınların ailelerinin açıklamaları medyada geniş yer aldı. Şiddetin son bulmasını isteyen aileler tekrardan adalet talebinde bulundu, bireysel silahlanmanın yasaklanması istedi ve mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini belirtti. Şiddeti normalleştirmek yasaktır. Kadınların öldürülmediği bir Türkiye mümkün diyerek yapılan basın toplantısında Genel Temsilcimiz Gülsüm Kav İstanbul Sözleşmesi’nin adım adım uygulandığında nasıl önleyici ve kadınları geleceğe yönelik güçlendirici etkilerin olacağını anlattı. 6284 sayılı kanunun ünlü yada ünsüz tüm kadınlar için etkin şekilde uygulanması gerektiğini söyledi. Öldürülen kadınların aileleri ve şiddete maruz bırakılan kadınların platformla bir araya gelerek kadın cinayetlerine karşı mücadele etmesi adaletin sağlanması ve daha fazla kadının yaşaması için önemli bir dinamik olacak.