İçine ağlamak
İçine ağlamak ne demek bilir misiniz?
Acın vardır, canın yanar ama ağlayamazsın, bağıramazsın, gözyaşlarını kimse görmesin istersin, için yanar soğuyamazsın, işte o zaman içine ağlarsın, dudakların güler belki konuşursun, yersin içersin ama yüreğinde ki, ateş yanar durur, bunu kimseye gösteremezsin.
İşte o zaman içine ağlarsın, içine ağlamak gözlerinden yaş akarak ağladığın gibi gözyaşların silince geçmez, içine her ağladığında, yüreğine bir hançer batar, öyle acır ki, yüreğin işte o acıya bile ah diyemezsin.
Birçoğumuzun böyle acıları vardır, ama o an sanırsın bu acı sadece sende var ve evrende sadece bu acıyı sen yaşıyorsun ama öyle değildir, insanoğlu taş misali ne acılara göğüs germiştir ve başkalarının acısı seni üzsede, evrende yalnız olmadığının biraz göstergesi gibi arada rahatlarsın, ya da kendini rahatlatırsın sahte bir rahatlama olsada, insanlar dayanıyorsa, bende dayanırım der. güç bulursun tanımadığın insanlardan bile.
Son cümlemi tekrarlamak istiyorum…
( Güç bulursun tanımadığın insanlardan bile )
Bu demek oluyor ki, insanoğlu birbirine muhtaç, biz bizsiz yapamıyoruz, tanımadığımız insanların acısından bile güç alabiliyorken, yaşanan kötülükler, kıskançlıklar, fesatlıklar, hükmünü kaybediyor çünkü acının dili yok, aksanı aynı, kim olursak olalım makamımız zenginliğimiz ya da ulaşılmaz mış gibi hissedilmesi hiç farketmiyor, biz bize muhtacız.
Bu böyleyken sahte varoluşları yaşamak, insanı insana kırdırmak, üzmek ne anlam taşıyor diye kendimizi sorgulamamız gerekli, bir durmamız kendi içimizde kendimizin muhasebesini yapmamız gerekli.
Özellikle son geçirdiğimiz 3 Yıl bence bu muhasebe için çok geçerli bir zaman birimi, pandemi boyunca korku filmlerinde bile görsek inandırıcı olmayacağı gerçek günler yaşadık.
Düşünsenize nefes alamadık, hastalıklarımız boyunca her nefes yüreğimize hançer gibi battı.
Sevdiklerimizi kaybettik, sokağa çıkmanın, özgürce en basit ekmek almaya gitmenin bile, ne önemli olduğunu anladık.
Caresizliğin, caresizliğini yaşadık, çok korktuk, ekmeğimizi tanımadıklarımızla bölüşmenin, tanımadığımız insanların yarasına merhem olmanın nasıl birşey olduğunu öğrendik, hep beraber gözyaşlarımızı içimize akıttık, biz bize muhtaçtık, bize bizden başka güç verecek kimse yoktu.
İyileştik mi, geçti mi, herşey?
Hayır hala birçok yara var her birimizde, buna rağmen birçok insan yaşananlar hiç olmamış gibi birbirine muhtaç olduğu günleri unutup, nefessiz kaldığımız günden ders almadan yine meydanlarda, yine can yakmakta, yine başkalarının acısı üzerinde yokluğu üzerinde oyun oynamakta değecek mi peki?
Değmeyecek…
Çünkü birileri bunları yaparken birçoğumuzun göz yaşları içene akmaya devam edecek, canı yananın ahı, can yakanın üstünde hep olacak, kimsenin adaleti olmasada yaradanın adaleti her zaman oldu, olmayada devam edecek.
Halk dilinde, eden her zaman ettiğini bulacak.
O yüzden kendimize gelelim, kötülüklere değil iyiliklere yatırım yapalım, kendimizi sevelim acılarımızdan, hasret kaldığımız her şeyden ders alalım, sevdiklerimizle daha kaliteli zaman geçirelim, yaralarımızı birbirimize açalım, güçlü görüneceğiz diye gözyaşlarımızı içimize akıtmayalım, birbirimizden sorumluyuz, birbirimizi gözlemleyelim banane demeyelim, sahip çıkalım, birbirimizin gözyaşlarına, nefesine, ruhunda ki yaralara, sahip çıkalım, tanımasakta yalnız bırakmayalım hiç kimseyi, çünkü…
( Yalnız kalınca içimize akan yaşlar hepimizi birden boğar. )
Yorum Yap