Erdoğan Toprak: "Türkiye, her 100 TL ana paraya karşın 145 TL faiz ödüyor!"

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, 2023 Merkezi Yönetim Borç Stoku verileri iç borç stokunun yüzde 68 arttığını, her 100 TL ana paraya karşın 145 TL faiz ödendiğini gösteriyor. İktidarın akla ve bilime aykırı politikaları, hazinenin borçlanma maliyetlerini tırmandırdı ve yüksek faizle borçlanmak zorunda bıraktı. Yeni ekonomi yönetimi 7 ayda 2 trilyon TL borçlanmış!” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak'ın yayımladığı yazılı basın bülteninde şunlara değindi:

“Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı 2023 yılı iç ve dış borç stoku rakamları, tek adam yönetiminde 2019-2023 döneminde toplam borç stokunun beş kat arttığını gösteriyor. 2019 sonunda 1 trilyon 329 milyar TL olan Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku (iç+dış borç), 2023 yılında 2 trilyon 688 milyar TL artarak 6 trilyon 722 milyar TL’ye ulaştı. Geçen yıl iç borç stoku yüzde 68,4 oranında ve 1 trilyon 304 milyar lira artarak 3 trilyon 209 milyara, dış borç stokunun TL karşılığı ise yüzde 65 oranında ve 1 trilyon 384 milyar TL yükselerek 3 trilyon 513 milyar liraya tırmandı.

İÇ BORÇ ANA PARA VE FAİZ ÖDEMELERİNİN TOPLAMI 7,9 TRİLYON TL

Borç stokunda riskleri artıran bir başka gelişme ise döviz cinsi ya da dövize endeksli borçlarla, TÜFE’ye (enflasyona) endeksli iç borçların toplam stoktaki payının yükselmesi. 2023 sonu itibarıyla toplam borç stokunun yüzde 64’ü döviz cinsinden ya da döviz endeksli. Bu vahim durum, döviz kurlarındaki her yükselişin hazinenin borçlarını durduğu yerde artırması anlamına geliyor. Açıklanan rakamlara göre, 2022 sonunda 1,9 trilyon TL olan iç borç stoku 2023 sonunda yüzde 68 artışla 3,2 trilyon liraya çıktı. Buna karşılık iç borç faiz ödemeleri, 3,2 trilyon liralık ana paranın 1,5 trilyon TL üzerinde ve 4 trilyon 665 milyar TL. İç borç ana para ve faiz ödemelerinin toplamı 7,9 trilyon TL’ye ulaşıyor.   

2021 ekiminden itibaren başlatılan faiz indirimleri ve nas yaklaşımıyla Merkez Bankası (MB) politika faizi düşürülürken, enflasyon ve döviz kurlarındaki artış hızlandı. Türkiye’nin risk puanı (CDS) hızla yükselip dünyada ilk sıralara yerleşti. Hatta yüksek faize rağmen borç bulmakta zorlanan hazine, içeride döviz cinsinden ya da dövize endeksli, ayrıca TÜFE’ye endeksli iç borçlanmaya gitmek zorunda kaldı. En son 2003 haziranında yüzde 38, ağustos ayında yüzde 32 faizle borçlanan hazine, 20 yıl sonra 2023 kasımında yüzde 30,20, aralık ayında yüzde 32,40 faizle borçlanmaya mecbur kaldı. Kaldı ki, hazinenin iç borç stokundaki borçların büyük kısmı dövize ya da TÜFE’ye endeksli. Faizin yanı sıra, döviz kurları ve enflasyondaki artışlar borç stokunu ve faiz yükünü tırmandıracak. Nitekim yılbaşından bu yana dolar kuru 30 TL’yi, euro kuru 32 TL’yi aşarken resmi enflasyon yüzde 65’e ulaştı.  

✓ 2023’te 7 trilyon TL’ye yaklaşan borç stokundaki bu artışın yaklaşık 2 trilyon TL’si seçim sonrası haziranda göreve başlayan yeni ekonomi yo netimi tarafından 7 ayda gerçekleştirilmiş. 

AĞIRLAŞAN BORÇ YÜKÜ KUR ARTIŞLARINA KARŞI KIRILGAN VE KORUMASIZ…

2023 sonunda borç stokunun yüzde 64’u , 4 trilyon 314 milyar TL’si döviz cinsi borçlardan oluşuyor. On yıl önce 2013’te döviz cinsi borçların toplam borç stokundaki oranı yüzde 31 iken şimdi bunun iki katından daha yükseğe çıkmış. Hazine borç stokunda çok ciddi bir kur riski söz konusu. Bu da ülke ekonomisini ve hazinenin ağırlaşan borç yükünü kur artışlarına karşı kırılgan ve korumasız hale getiriyor!

Ekonomik kriz, yokluklar ve döviz kıtlığına karşı alınan 24 Ocak 1980 kararlarından 44 yıl sonra, iktidarın Türkiye ekonomisini getirdiği tablo 44 yıl öncesinden çok daha fazla ağırlaştı. O tarihte enflasyon yüzde 107 iken, 2023 resmi enflasyonu yüzde 64,7, algılanan enflasyonu yüzde 96, hissedilen enflasyonu yüzde 129!

ERDOĞAN, DIŞ GÜÇLER YA DA İÇERİDE FİTNE ODAKLARI ARAYACAĞINA, KENDİ YANLIŞLARININ HESABINI HALKA VERMEK ZORUNDADIR.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘bin bir güçlükle sağlayabildikleri ekonomik güvenin farklı fitne odaklarının asılsız söylentileri ve saldırılarıyla bozulmak istendiğini’ öne sürdü. Ancak ekonomiye güveni sağlamakta neden bin bir güçlük yaşandığını, niçin bu konuda zorlandıklarını söylemekten kaçındı. Kendisine bağlı TÜİK’in sektörel, toplumsal ve bireysel tüm güven endekslerindeki değerler hızla aşağı düşerken, gelecek 12-24 aya ilişkin beklentilerde kötüleşme ve karamsarlık ön planda. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının sözlerinde doğruluk payı olan tek ifadesi ekonomik güveni sağlamakta bin bir güçlük çekildiği. Bu duruma gelinmesinde ekonomiyi yaz-boz tahtasına dönüştürmeleri, Tek Adam iktidarıyla beş yılda 4 Hazine ve Maliye Bakanı, 4 Merkez Bankası (MB) Başkanı, 7 TÜİK Başkanı değiştirmeleri en büyük etken. MB ve kamu bankalarının milyarlarca dolar döviz rezervi kurları baskılamak için satıldı. Faizde, dövizde yanlış üstüne yanlış yapılırken, sadece son üç yılda iki kez ek bütçe çıkartıldı ve buna rağmen 2023’te 1,4 trilyon TL ile 100 yıllık Cumhuriyet döneminin bütçe açığı rekoru kırıldı. Şayet Kur Korumalı Mevduat (KKM) için hazineden yapılan ödemeler, MB’ye devredilmeseydi, 850 milyar liraya ulaşan kur farkı ve faiz ödemeleriyle 2023 bütçe açığı 2,5 trilyon liraya yaklaşacaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış güçler ya da içeride fitne odakları arayacağına, öncelikle kendi yanlışlarını kabul edip sorgulamak, sonra da ülkeyi ekonomik felaketin eşiğine getirmenin hesabını halka vermek zorundadır.

KAMU KAYNAKLARININ KULLANIMINDA İKTİDAR TALİMATLI BASKI, CEZA VE MÜDAHALELER YAYGINLAŞTI. 

24 Ocak kararları alındığında Türkiye’de enflasyon yüzde 107 idi. 2023 sonu itibarıyla resmi enflasyonun yüzde 64,7, tüketici anketinde algılanan enflasyonun yüzde 96 olduğunu açıkladı. TÜİK’in ekonomi yönetimine sunduğu hesaplamaya göre ise 2023 için ‘hissedilen enflasyon’ yüzde 129,4. Enflasyon Araştırma Grubu, 2023 enflasyonunu yüzde 127 olarak açıkladı. 1980’deki kararlarla dövizde serbesti adımı atıldı. Yüzde 32,7 devalüasyonla TL’nin dolara karşı değeri düşürüldü. İktidar, faizde nas ısrarıyla enflasyon ve dövizi birlikte patlatıp TL’yi 1980’in 2 misli devalüasyona uğrattı. 2023’te TL’deki değer kaybı yüzde 61 olurken, dolar/TL kuru 30’u aştı. 24 Ocak 1980’de piyasa ekonomisine geçiş adımlarıyla devletin ekonomideki etkisi azaltıldı. Karaborsaya yol açan fiyat kontrolleri kaldırıldı. Şimdi ise her gece akaryakıt zamları, ÖTV-KDV zamlarıyla fiyatlara artış yönünde müdahaleler, fiyat kontrol komiteleri, depo baskınları, şeffaf olmayan ihaleler, bütçe ve kamu kaynaklarının kullanımında iktidar talimatlı baskı, ceza ve müdahaleler yaygınlaştı.  

Ekonomide sıkça değişen kararlarla keyfilik olağanlaştı. İhracatçının dövizinin yüzde 40’ına el konulurken, ithalat yasakları yaygınlaştı. Son olarak canlı hayvan ithalatının devlet tekeline alınması vb. uygulamalarla müdahale ekonomisi o ne çıkarıldı. Türkiye ekonomisi temel makro göstergelerde 44 yılın da gerisine ve daha ağır bir kriz ortamına sürüklendi!

AB VE ARJANTİN, VENEZUELA, URUGUAY, BREZİLYA ÜLKELERİNDEN İTHAL EDİLECEK

Kırmızı et fiyatlarında yükselişi önleyemeyen iktidar, Et ve Süt Kurumu’nu (ESK) canlı hayvan ithalatında tekelleştirdi. Bu yıl ESK tarafından yapılacak ithalatla; 600 bin baş besilik sığırın bedeli, sözleşme yapılacak besicilerden peşin alınacak. Kesilmesi ve satılması yasaklanan sığırlar, AB ülkeleri ve Güney Amerika’dan ithal edilecek.

Tarım ve Orman Bakanlığı 2024’te 600 bin baş besilik sığır ithali planlandığını duyurdu. Bedeli besiciden peşin alınacak sığırların ithali, dağıtımı ve satışına ilişkin yeni kuralları açıkladı. ESK tarafından ilan edilen ‘İthal Besilik Sığır Satış Sözleşmesi’ uyarınca AB ve Güney Amerika (Arjantin, Venezuela, Uruguay, Brezilya) ülkelerinden ithal edilecek 600 bin baş besilik sığır için besicilerin ESK’ye iletecekleri kapasite raporlarına göre, ithal hayvan tahsis edilecek. ESK, büyükbaş hayvanların besicilere satış fiyatını kendisi belirleyip, parasını ithalat öncesi peşin alacak. ESK’nin ithal gümrüğünde besicilere teslim edeceği sığırlar, karantina bedeli besiciye ait olmak üzere 21 gün karantina işletmelerinde tutulup, çiftliklere sevk edildikten sonra en az 4 ay kesimi ve satışı yasak olacak. Yasaklara uyulmaması ihtimaline karşı besicilere teslim edilen büyükbaş hayvanlar ESK tarafından denetim ve kontrole tabi tutulacak.  

Tarım ve Orman Bakanlığı, canlı hayvan ithalatında küçük bir grup besici tüccarın büyük kazançlar elde ettiği yönünde iddiaların gündeme gelmesi üzerine, canlı hayvan ithalatı, satışı ve dağıtımının aracısız ve sözleşmeli olarak sadece ESK tarafından yapılmasının kararlaştırıldığını duyurdu. Getirilen katı kurallar, ağır sözleşme ve ödeme koşulları vb. sorunlardan tümüyle besicilerin sorumlu tutulması ve peşin ödedikleri paranın iade edilmemesi yeni sıkıntıları beraberinde getirecek.

KIRMIZI ET VE CANLI HAYVAN İTHALATI YAYGINLAŞTI, YERLİ BESİCİ MAĞDUR OLDU.

AKP iktidarında 2010’da başlayan et ve canlı hayvan ithalatıyla 14 yıldır milyonlarca büyük ve küçükbaş canlı hayvan, milyarlarca dolarlık kırmızı et ithal edildi. Her bakan değiştiğinde ithalat kuralları ve yöntemi de değişti. ESK’nin ilk olarak 2013’te ihale yoluyla yaptığı ithalat sonrası, Tarım Kredi Kooperatifleri (TARKO), Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) Kırmızı Et Üreticileri Birliği ve serbest tüccarlara da ithalat izni verildi. Kırmızı et ve canlı hayvan ithalatı yaygınlaştı, yerli besici mağdur oldu. Daha sonra işletme kapasitesine göre ithalat yöntemine geçilirken hem kamu kurumları hem de özel besicilik ve endüstriyel et işletmelerinin, şarküteri zincirlerinin et ithal etmesine izin verildi.  

Yeni Bakan İbrahim Yumaklı et ve canlı hayvan ithalini sadece ESK’nin üstleneceğini açıkladı. Besiciler, ESK’nin dünyadaki tedarikçilerden tüm besiciler adına, tek başına yüz binlerce canlı hayvan seçimi ve alımı yapmasının doğru bir yöntem olmadığını, kadro ve organizasyon olarak yetersiz kalacağını savunuyor. ESK’nin kendilerinin yıllardır yaptığı gibi tedarikçiyle pazarlık yapamayacağını, indirim talep edemeyeceğini öne sürüyorlar.

Bakanlığın uyguladığı yeni yöntem, hayvancılığın sorunlarına, fahiş et fiyatına çözümden uzak. ESK’ye ithalat tekeliyle bir kez daha besiciliğe destek ve teşvik, et fiyatlarında sübvansiyon, dar gelirli tüketicinin ucuz ete erişimi için kullanılması gereken milyarlarca dolar, Avrupalı ve Güney Amerikalı besicilere aktarılacak!”