Avrupa Konseyi İnsan Hakları HDP davasına müdahil olarak katılacak
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Muiznieks, HDP’li politikacılar tarafından AİHM gündemine taşınan davaya müdahil oldu. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Muiznieks, HDP’li politikacılar tarafından AİHM gündemine taşınan davaya müdahil oldu. Muiznieks, HDP’lilerin tutuklanmasının iktidara muhalefetlerinden kaynaklandığını savundu.
DW Türkçe’nin haberine göre Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, HDP’li 12 yönetici ve milletvekili tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) gündemine taşınan davaya müdahil oldu. Muiznieks AİHM’e sunduğu mütalaada, dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili anayasal değişiklik sonrası çok sayıda HDP’li milletvekili hakkında “ifade özgürlüğü haklarını meşru olarak kullandıkları gerekçesiyle” terörizm bağlantılı yasal işlem başlatıldığını hatırlattı. Muiznieks, bu durumun devletin güvenliği, terörle mücadele, devlet organlarını eleştirme veya devlet başkanına hakaretle ilgili yasal mevzuatın “muğlak olmasından” ve savcı ile yargıçlar tarafından “keyfi olarak uygulanışından” kaynaklandığını belirtti. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri şiddete teşvik etmeyen beyanların da bu kapsama girdiğine vurguda bulundu.
“SOMUT DELİL YOK”
Gözaltına alınan ve yargılanan milletvekillerinin parlamenterlik görevlerini yapamadıklarını ve böylelikle kendilerine oy vermiş seçmenleri temsil edemediklerini de belirten Muiznieks, ulusal mahkemelerin parlamenterler hakkında aldığı geçici gözaltı ve gözaltı süresini uzatma kararlarının da çoğu zaman yeterli ve somut delil üzerine oturtulmadığına işaret etti. Muiznieks, 15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL uygulaması nedeniyle gözaltı koşullarının gözden geçirilmesinin “ciddi biçimde kısıtlandığına” vurguda bulundu.
Mütalaada, özellikle Güneydoğu’daki duruma bağlı olarak resmi politikayı eleştiren akademisyenler, gazeteciler, insan hakkı savunucuları ve görevden alınan belediye başkanlarının durumuna da değiniliyor. Yasalar ve yargının “muhalif sesleri susturmak için kullandıldığı” görüşü savunuluyor. Türkiye’de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının “erozyona uğradığı” ve bu şartlarda “ifade özgürlüğü hakkını sağlamanın zor olduğu” not ediliyor.
Yorum Yap