Antalya Büyükşehir'e yeni operasyon. 20 kişi hakkında gözaltı kararı
Avlu…
Direniş ayı Mayısa … Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan bin selam olsun,yiğitler diyarına.
12 Mart 1971 muhtıra darbesinin neresinden baksan tutarsızlık, kişiliksiz kadroları, devrimci ve yurtsever 68 Kuşağı’nı ezip geçerek tarihten silmeyi tasarlamışlardı. Sonu acıyla bitecek uzun bir yıl başlıyordu…
Mahkeme başkanı ve savcı ilerde milletvekili olacaklardı…
Peki ne oldu?
İdam edenlerin bir tek düşüncesi vardı.
Ney di o?
Bu ülkenin aydınlık geleceğini karartmak…
Devrimci düşünceyi yok ederek ülkeyi karanlığa götürüp nazlı ülkemi araf da bırakmak…
Deniz”ler 48 yıl önce 5 mayısı 6 mayısa bağlayan gece, kör karanlık da ayak sesleri… Halk ayaklanmasın diye Ankara da sokağa çıkma yasağı ilan edilir. Şehrin her yerinde devriyeler yerleştirilmiş… Ankara da cezaevi avlusuna üç idam sehpası kurdurlar. Cezaevinde ayak sesleri duyan mahkumlar Denizler diye feryat ederken Deniz Gezmiş eyvallah diyor bir mitinge gider gibi ölüme gidiyorlardı.
Taylan Özgürün yanına gömülmek isteyen Deniz Gezmiş, demli bir çay içmek ve bir sigara içmek istedi olmadı. Olamadı… Bir birlerine idamlarını izleten düşüncenin, zalimliğini izliyorlardı.
Ankara da gökyüzü bulutlu, bulut kümeleri arasından yer yer güneş ışıkları süzülüyor. Yağmur yağıyor, gazete satıcılarının arasında öbek öbek… Gazete baskılarına bakıp ağlayan insanlar var… Aydınlanmanın katledilmesi olayı… Bu yiğit yurtsever gençleri “Denizler” diye çoğul olarak nitelemek yerindedir. Çünkü davaya olan inançları, bu yolda bedensel ve ruhsal bütün yaratıcı güçlerini seferber etmeleri, gösterdikleri dayanışma, özveri, yüreklilik ve mertlik, onları bir bütün olarak görmemizi getirir. Bu yurtsever gençlerin tarihteki adları, artık “Denizler”dir.
Ankara’nın Karşıyaka mezarlığında üç kişi daha ağırlıyordu. Üç gencin babaları, buruk yürekleriyle, titreyen elleriyle kefenler aralanıyor son kez, sırayla oğullarını öpüyorlar. Yanaklarından süzülen yaşlar, ölü canlarının alınlarına, yanaklarına damlıyor. Baba yürekleri üç cana eşit dağılıyor, aynı duygularla kucaklıyorlar üç ölü bedenleri. Mezara indiriyorlar, canımım yarısı dediklerini…
Cehalet o kadar da korkmuştu ki, bu üç fidanın mezarları yan yana bile gömülmedi. Ya dirilirlerse…
Bugün kim hatırlıyor o generallerin adını… Kimler silindi tarihten…
Gelin görün ki, Deniz, Yusuf, Hüseyin asıldı… Bugün milyonlarca çocuğun adı…
Deniz, Yusuf, Hüseyin…
Dar ağacında üç fidan, kendileri için hiçbir şey istemediler tek istedikleri Tam Bağımsız Türkiye… Aydınlık bir gelecek ve ezilenlerin iktidar olması ..Barış ve kardeşlik istediler…İşçi, köylü ve halk ile omuz omuza yürüdüler… Emekçinin, işçinin, köylünün yanında oldular… Emeğe saygılı, sömürüye düşmanlardı onların suçu tam olarak da buydu… Onlar kolayı değil zoru seçtiler…Gerçekçi ol imkansızı iste dediler… Ölümden öte her şeyin çözümü sözde değil özde vardı… Bahane bulmadı çözüm ürettiler.
Üç gencin gelecek barındıran hayatına son verdikleri kara kapkara gündür 6 Mayıs… Pırıl pırıl üç gencin hayatına son vererek mücadeleye son vereceklerini sanıp yanıldıkları tarihtir. Devrim ateşinin yakıldı gündür.
Bizim masal kahramanlarımız hiç olmadı gerek de kalmadı, gülümseyen devrimci kahramanlarımız var.
Denizin de dediği gibi "Üzülme anne! Ve onlara şöyle söyle benim oğlum sokakları tutuşturdu, karanlıklar aydınlansın diye " Deniz Gezmiş
Fikirlerin asılmadığı yerlerde görüşmek dileğiyle... Bin selam olsun gülümseyen devrimciler…
Yorum Yap