Yüceer: ‘Çiftçi zor durumda’

Mazot, gübre, ilaç, tohumluk, makine gibi tarım girdilerinin fiyatlarındaki artışı bir basın açıklamasıyla halk ile paylaşan CHP Milletvekili Candan YüceerSon 12 yıl boyunca mazot, gübre, ilaç gibi girdi maliyetlerindeki artış yüksek bir seyir izlemiş, buna karşılık çiftçinin eline geçen para giderek azalmıştır.”

Mazot, gübre, ilaç, tohumluk, makine gibi tarım girdilerinin fiyatlarında 2002’den günümüze kadar geçen sürede yüzde 400’leri bulan artış yaşanmıştır.diyen Yüceer konuşmasına şöyle devam etti:

“Temel besin ihtiyaçlarında dışarıya bağımlı olan bir ülkenin bağımsız olmasından söz etmek mümkün değildir. Ülkemizin gıda ihtiyacını bütün zorluklara rağmen karşılamaya çalışan, ekmeğini alınteriyle bereketli topraktan çıkaran üreticimiz, son yıllarda çığ gibi büyüyen sorunlarla boğuşmaktadır.

Uygulanan çarpık politikalar, bu politikalardaki ısrar ve plansızlık nedeniyle çiftçimiz, üreticilerimiz yoksulluğa itilmiş; tarım, uçurumun kenarına getirilmiştir.Geçmiş yıllarda tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye’nin et, tohum ve saman ithal eder bir ülke haline gelmesi üzücü, bir o kadar da düşündürücüdür.

AKP Hükümetinden önce çiftçilerimizin işlediği tarımsal alan 239 milyon iken işlenen tarım alanı 33 milyon dönüm azalmış, 206 milyon dönüme inmiştir. Çiftçilerimiz çoğu bölgede neredeyse üretimden uzaklaştırılmıştır.

Son 12 yıl boyunca mazot, gübre, ilaç gibi girdi maliyetlerindeki artış yüksek bir seyir izlemiş, buna karşılık çiftçinin eline geçen para giderek azalmıştır. Mazot, gübre, ilaç, tohumluk, makine gibi tarım girdilerinin fiyatlarında 2002’den günümüze kadar geçen sürede yüzde 400’leri bulan artış yaşanmıştır. Yani üreticimiz AKP iktidarında 4 kat fakirleşmiş, alım gücü 4 kat azalmıştır.

Yüksek girdi maliyeti altında ezilen çiftçimizin ürünü pazarda hak ettiği değeri bulamamakta, Hükümet de çiftçiye gerekli desteği sağlamamaktadır. AKP iktidarları boyunca desteklemeler ya azaltılmış ya da yıllarca sabit bırakılmıştır.

2014 yılı desteklemelerine baktığımızda bu tablo net olarak görülmektedir.Tekirdağımız’ın gözbebeği ayçiçeğine üreticimizin “sadaka” olarak nitelendirdiği kilo başına 30 kuruş destek verilmektedir.2013 yılında olduğu gibi 2014 yılında dakanolaya 40 kuruş, buğday, arpa, çavdara 5 kuruş, çeltiğe ise kilo başına 10 kuruş fark ödenmektedir.

Borç batağına saplanan çiftçimiz desteklenmek yerine sürekli vergilendirilmekte, haciz-icra kıskacına alınmaktadır.Yaraları sarması gereken siyasi iktidar, çiftçinin geleceğine de ipotek koymuştur.Çiftçinin Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası’na olan toplam borcu 24 milyar TL’yi geçmiştir.

Ne acıdır ki tarımda kullandığı girdilerin bedelini karşılayamayan çiftçilerimiz, aldıkları kredileri geri ödeyememektedir.Girdi fiyatlarının fazlalığı, ürünlerin pazarda yeterli değeri görmemesi nedeniyle çiftçiler tarlalarını sadece boş kalmasın diye ekmektedir.

Birden fazla bankaya borcu bulunan çiftçimiz, tarlalarını ipotek ettirmiş, borçlarını ödeyemeyince ekmek tekneleri olan tarlalarını satmak zorunda kalmıştır.Ancak hükümet tarafından çıkarılan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu toprak satışına da izin vermemektedir.

Tüm bunların yanında üreticiler, özellikle son dönemde kuraklık başta olmak üzere don, fırtına, hortum, aşırı yağış, sel-su baskını gibi tabii afetlerle de karşı karşıya kalmıştır. Bakanlar Kurulu’nun çeşitli afetler nedeniyle zarar gören üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan kredi borçlarını 1 yıl süreyle ertelemesi yeterli değildir.

Alın terinin hakkını alamayan, yarınına umutla bakamayan üreticimizin içinde bulunduğu zor koşullardan kurtulabilmelerinin tek yolu uygulanan yanlış tarım politikalarından bir an önce vazgeçmek, üreticiyi desteklemekten geçmektedir. Unutulmamalıdır ki çiftçilerimizin yaşam şartlarının yükseltilmesi, ürünlerinin pazarda hak ettiği değeri bulması, ülkemizin kalkınma sürecine de büyük katkı sağlayacaktır.” dedi.