Antalya Büyükşehir'e yeni operasyon. 20 kişi hakkında gözaltı kararı
TKP'li Okuyan uyardı: Yeni savaşlar mutlaka çıkar
Uluslararası gelişmeleri sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklama ile değerlendiren Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, emperyalist ülkelerin Orta Doğu ve Kafkaslara yönelik müdahalelerinin yeni savaşlara neden olacağını ifade etti.
Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, sosyal medya hesabından dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
AKP İKTİDARINA SERT TEPKİ
Orta Doğu ve Kafkaslara yönelik ABD, İsrail ve emperyalist ülkelerin müdahalelerini değerlendiren Okuyan, AKP iktidarının attığı adımlara da tepki gösterdi.
"YENİ SAVAŞLAR MUTLAKA ÇIKAR"
Türkiye'nin ABD ile ilişkileri hızla geliştirmesine de değinen Okuyan, Suriye'de HTŞ'nin iktidarının olası sonuçlarına ilişkin uyarıda bulundu.
Okuyan, "Ahlaktan söz etmiyoruz, önemsemiyorlar zaten! Ama buradan yeni savaşlar çıkar, mutlaka çıkar" ifadelerini kullandı.
"EMPERYALİSTLERİN FİLİSTİN AÇIKLAMALARI OYUNUN BİR PARÇASI"
Okuyan ayrıca İsrail'in Gazze'yi işgal etme planına da değindi. "Siyonist devlet daha önceki “kazanım”larını cebe koyup, küçük tavizler verecek, buna hazırlanıyor" diye yazan Okuyan, "Emperyalist dünyadan gelen “Filistin devletini tanırız” açıklamaları da bu oyunun bir parçası" ifadelerini kullandı.
TKP Genel Sekreteri'nin açıklamalarının tamamı şöyle:
"'Yeni çözüm süreci'nin başlangıcı kabul edilen Bahçeli’nin konuşmasında Türkiye’nin tehdit altında olduğu söyleniyor, İsrail işaret ediliyor ve iç cephe sağlamlaştırılmalı deniyordu. Türkiye ile İsrail arasında bir gerilim, rekabet ve zaman zaman sert bir mücadele olduğu doğru. Ancak aynı zamanda Türkiye ile İsrail anlaşmaya, işbirliği yapmaya çalışıyor. “Bunun nesi fena” diye sorulabilir. Yanıt: Çatışma kötüdür ama emperyalist barış da kötüdür ve her zaman daha büyük çatışma ve haksızlıklar doğurur. Bugün bölgemizdeki rekabet ve çatışmaların kaynağında “para” vardır, daha doğru bir ifadeyle enerji, su ve hammadde kaynakları, ticaret yolları, yeni yatırım ve pazar olanakları ile ucuz işgücü arayışı yatmaktadır.
Ayrıca, Türkiye’de iktidarlar öteden beri, “emperyalist planları” o planlara dahil olarak bozmaya çalışmak gibi ilginç bir davranış kalıbıyla hareket etmesidir. Burada yine sermaye sınıfının çıkarları belirleyici olsa da, aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu ülkenin bütün kurumlarına sinen “son tahlilde Amerikancıyız” yaklaşımının payını küçümsememek gerekir. Bunun İsrail ile de uyum anlamına geldiği ortadadır. Nitekim geçtiğimiz günlerde yayınlanan Milli İstihbarat Akademisi bünyesindeki bir raporda İsrail ile İran arasındaki çatışma incelenirken, satır aralarında İsrail’in ne kadar güçlü, İran’ın ne kadar “suçlu” olduğu anlatılıyor ve şu sonuca varılıyordu: Bu konjonktürde açıkta ve yalnız kalmamak, birileriyle iyi geçinmek gerekiyor!
O birileri ABD ve İsrail ve diğerleridir. Bu yaklaşımın yarattığı ahlaki sıkıntıyı bir kenara koyalım. Ne de olsa, ahlak mı kaldı! Kalmadıysa, “güvenlik” açısından bakalım. Holdingler ve tarikatlar düzeni belli bir süre devam eden itiş kakışın ardından, birkaç yıldır ABD ile hızla yakınlaşma yoluna gitti. Trump ile ilgisi yok bu sürecin, ondan çok önce başladı. İsrail ile yumuşama da bu sürecin parçasıydı. Tam Netenyahu Türkiye’ye gelecekken, 7 Ekim yaşandı ve ardından Gazze’de zaman içinde soykırıma dönüşen İsrail saldırganlığına tanık olduk. İsrail ile yumuşamak imkansız hale geldi.
Ancak ticaret tamamen kesilmedi, İsrail’in önceliklerinden olan Hizbullahın geriletilmesi sürecinde Lübnan ve Suriye’ye dönük İsrail saldırganlığına tepki verilmedi, İran’la çekişme sürdürüldü, Hamas’ın içindeki radikal kanadın etkisizleşmesi için çaba harcandı. Azerbaycan’ın İsrail ile giderek gelişen ekonomik, siyasi ve askeri ilişkilerine ses çıkarılmadı, bu süreç bir olanak olarak görüldü. Sonra Suriye’de Esad’ı düşüren ABD, İngiliz, İsrail operasyonuna dahil olundu. Daha cihatçılar Şam’ı ele geçirmeden dedik ki, “Şara Suriye’ye istedikleri gibi müdahale edebilmek için başa getiriliyor. HTŞ’nin Suriye’yi yönetecek ne gücü ne de meşruiyeti var”. Biz bunu biliyorduk, AKP bilmiyor muydu? Bilmelerine rağmen Şara’ya açık çek verdiler. Şimdi İsrail’in Suriye’de en az on üssü var!
Daha açık nasıl anlatalım?
Sonra dedik ki, ABD burada geniş bir coğrafyayı İsrail’in merkezinde olduğu bir “sermaye vahası”na çevirmek istiyor. Bu kısa süreliğine bir sermaye “barışı” anlamına da gelebilir. Yoksulların köleleştirildiği, yağma ve talan üzerine kurulu korkunç bir “ekonomik rejim”! Herkesin gücü oranında pay aldığı. Bizimkilerin de iştahını kabartıyor. Ahlaktan söz etmiyoruz, önemsemiyorlar zaten! Ama buradan yeni savaşlar çıkar, mutlaka çıkar.
Ve işte o bahsettiğimiz coğrafyanın başka bir noktasında, ABD hamlesini yapıverdi. 8 Ağustos’ta Azerbaycan ve Ermenistan arasında Trump anlaşması imzalanıverdi. AKP’nin çok övündüğü Zengezur Koridoru’nun asıl sahibinin ABD olduğu ortaya çıktı. Ukrayna’ya odaklanan Rusya’ya ve elbette İran ve Çin’e karşı yeni ve oldukça güçlü bir hamle. Ankara’nın bu hamleden habersiz olması olanaksız. Aliyev’in İsrail’le neler planladığı bütün ayrıntısıyla bilindiği gibi, ABD ve İngiltere’nin bu bölgede neler çevirdiği de biliniyor.
Çok kıymetli medyamız “barış olsun da varsın mimarı Trump olsun” diye geçiştirdiler. Çünkü onlar da biliyorlar. İsrail’e atıp tutarken neler çevrildiğini, “İsrail’le enerji anlaşması yapan Mısır’ı kınayın ama İsrail’e kesintisiz yakıt pompalayan Azerbaycan’ı sakın gündem etmeyin” talimatlarının neden verildiğini.
Son bir konu. İsrail’in Gazze’deki yeni işgal planı. Çok tepki çekti. Soykırıma ses çıkarmayanlar bile “yok artık” dedi. Siyonist devlet daha önceki “kazanım”larını cebe koyup, küçük tavizler verecek, buna hazırlanıyor. Emperyalist dünyadan gelen “Filistin devletini tanırız” açıklamaları da bu oyunun bir parçası. Zaman içinde Netanyahu yerine “makul” biri de başa gelecektir. Filistinlilerin yaşadığı onca acı ve yıkımın üzerinde o “makul” siyonistlerle iş yapmanın huzur bulacaklar arasında kimler, kimler olacak göreceğiz. Ama şimdi katliam zamanı!"
Yorum Yap