Temel Akkan’ın ardından

Eczacı Temel Akkan’ı üzücü bir biçimde yitirdik. Eczacılık üzerine oynanan oyunlara, olumsuz girişimlere meslek yaşamı boyunca karşı çıkan Ecz. Temel Akkan’ın anısına bir daha… Işıklar içinde olsun!

Eczacının ölümü işte böyle bir olgu! İster evinde, uykusunda veya iş başında ya da dinlecede; ister yürek vurgunu yesin, ister inme insin, ister onmaz hastalığa düşsün! Sonunda kaçınılmaz son! Her ölüm için erkendir denir, ama eczacıların ölümü son yıllarda gördükleri baskı ve yok edilme sürecinde bir başka oluyor, biraz daha erken oluyor, değil mi!
Bu bağlamda, son yıllarda benzer biçimde yaşamlarını yitiren tüm meslektaşlarımı saygıyla anıyorum!
***
Tanıyor musunuz, biliyor musunuz, anımsıyor musunuz?
Dimitris Christoluas(77), Hasan Aktaş(75), Ayşe Akman(57), Cavide Aytaman(55), Filiz Kökyazıcı(45), Şirin Şen(40), Ayşegül Annakkaya(31)

Bu adları biliyor musunuz, tanıyor musunuz, anımsıyor musunuz?Bunlar, son yıllarda Eczacılık mesleği üzerine oynanan oyunlar sonucu dara düşen, batan, çektikleri sıkıntılara son vermek üzere canlarına kıyan ya da ölümü seçen meslektaşlarımızdan yalnızca bir kaçı!

Aynı durumda olduğu halde direnen, yılmadan yıkılmamaya çalışan yaşama her türlü olumsuzluklara karşın bağlı olduğu halde, banka kuyruklarında bekleşirken damarlarının kaldırmaması yüzünden inme inen veya yürek vurgunu yiyen, böylece yaşamını yitiren ya da yaşamını çok güç koşullarda sürdürmeye çabalayan onlarca meslektaşımız da bulunmaktadır. Yürüme olanağını yitiren, konuşma yeteneğinden yoksun kalan meslektaşlarımız vardır. Bu meslektaşlarımızdan Yunan Ecz. Dimitris Christoluas, “Çöpten yiyecek toplamaktansa, onurlu sondan başka çarem kalmamıştı!” notunu bırakarak kendini yakmıştı!

Diğerleri, Türk eczacılar ise kimi kendisini evinin çatısından, kimi 10. kattan aşağı atarak, kimi bir AVM alanında boşluğa bırakarak, kimi kendini evinin tavanına asarak, kimi çok miktarda aldığı ilaçla zehirleyerek yaşamına son verdi!

Tüm bunları neden anımsatıyorum? Bunları yazmamın nedeni, 12.000 Eczacının yoksulluk sınırı olan aylık 3.000 TL altında gelirle yaşam savaşımı verdikleri TEİS Sendika raporuyla belgelenmişken, yeri geldiğinde TEB Merkez Heyeti Başkanınca da benzer tanımlamalarla dillendirilen gerçeklere karşın yetkililerin, ilgililerin, sorumluların, yönetici konumundakilerin direnç ve dayanç içinde görmezden gelmelerinin sürüyor olmasıdır. Belki, yüreklerin bir köşesinde kalmışsa insanlıkları duyarlı olmalarına olanak verecek bir duygudaşlık içine girmeleri, TEB tüzüğüne uygun, Yardımlaşma Sandığı amacına yönelik girişimlerde bulunarak eczacıların ikinci emekliliklerine yol açarak, eczanelerini kapatamayan, kapattığı durumda yetmeyecek emekli aylığı nedeniyle kaygı duyan binlerce eczacıyı erinç ve gönence kavuşturmak, gelecek kuşkusu duymadan mesleklerini bırakarak köşelerine çekilmek güvencesi sağlanabilir. Çok iyimserim, değil mi? Esenlik dileklerimle…

Yahya Kemal Kaya