PKK yöneticisi Karasu: Verilen sözler yerine getirilmezse biz de böyle bekleyemeyiz...

Sürece ilişkin konuşan PKK yöneticisi Karasu, “Hem Bahçeli’nin sözü hem İmralı’daki çeşitli sözler var. Bunlar yerine getirilmiyor” dedi, “Verilen sözler yerine getirilmezse, biz de böyle bekleyemeyiz. Hareketimiz de bekleyemez” ifadelerini kullandı.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından “umut hakkı”nın devreye girmediğini, İmralı’daki koşulların değişmediğini belirterek “Bu durum tabii ki AKP-MHP iktidarının ne hesapladığı konusunda kuşkular yaratıyor” dedi.

Karasu “Evet, belki biraz daha beklenir, sürece bakılır. Ama eğer yine adım atılmaz, verilen sözler yerine getirilmezse, biz de böyle bekleyemeyiz. Hareketimiz de bekleyemez” ifadelerini kullandı.

Rudaw’ın aktardığına göre Karasu, örgüte yakın bir televizyon kanalına verdiği mülakatta sürece ilişkin konuştu.

'Bahçeli 'çağrı yapsın, o zaman umut hakkı da devreye girer' demişti'

Öcalan’ın çağrısının ardından şartlarının değiştirileceği sözünün verildiğini öne süren Karasu, verilen sözlerin yerine getirmediğini söyledi.

Karasu, “Önder Apo çağrıda bulundu. Bu çağrı neydi? Aslında Devlet Bahçeli, ‘Çağrı yapsın, örgütün feshedileceğine, savaşın durdurulacağına dair çağrı yapsın’ demişti. ‘Çağrı yapsın, o zaman umut hakkı da devreye girer’ diye ilave etmişti. Önder Apo çağrı yaptı. Hem örgütün kendi kendini feshetmesi doğrultusunda hem de silahlı mücadelenin durdurulması doğrultusunda çağrıda bulundu. Fakat bunun için kongrenin toplanması ve kendisinin bu kongreyi yönlendirmesi gerektiğini söyledi. Evet, bu konular İmralı’da tartışılmış, değerlendirilmiş konulardır. Besê (Besê Hozat) ve Abbas (Duran Kalkan) arkadaşlar da buna dikkat çektiler. Bir hafta, on gün içinde Önder Apo’nun koşulları değişecekti çağrıyla beraber. Ama hiçbir adım atılmadı” dedi.

Karasu, devamında şunları ifade etti:

“O zaman, neye inanacağız? Çağrı yapılsın, umut hakkı devreye girecek, denildi. Çağrı yapıldı, umut hakkı devreye girmedi. İmralı’daki koşullar değişecek denildi, değişmedi. Önder Apo özgür ve rahat çalışma koşullarına kavuşacak denildi, bu da olmadı.”

'Oyalama, bekletme gibi görünüyor'

Bu durumun "AKP-MHP iktidarının ne amaçladığı, ne hesapladığı konusunda kuşkular yarattığını” kaydeden Karasu “Büyük bir sorun Kürt sorunu, silahların susması, örgütün kendini feshetmesi gibi meseleler… Bunlar basit değildir. Kendileri 50 yıldır Türk devletine sorun oluyor diyorlar. Demirel de ‘Bin yıllık en büyük isyan’ diyordu. E böyle mi yaklaşacaklar? Yani öyle dar, basit, sıradan parti çıkarlarıyla yaklaşılacak bir durum değil” dedi.

Karasu “Bu nedenle biz de bekliyorduk, Önderlik de bekliyordu. Adımlar atılmasını bekliyorduk, görüşmelerin sürmesini bekliyorduk. Ne oldu? Heyetler gitmiyor. Bu da aslında bir oyalama, bekletme gibi görünüyor. Duruma göre hareket etme gibi…” ifadelerini kullandı.

'Soğukkanlı davranıyoruz ama bir sınır var'

Ortada verilen sözlerin olduğunu kaydeden Karasu “Hem Bahçeli’nin sözü hem İmralı’daki çeşitli sözler var. Bunlar yerine getirilmiyor. Bu durumda ne olacak? Biz yine soğukkanlı davranıyoruz. Önderlik de soğukkanlı, sabırlı yaklaşıyor. Ama bir sınır var. Bir halkın partisine, önderine, örgütüne böyle yaklaşmak olmaz” dedi.

Bunun “gayri ciddi bir tutum” diye niteleyen Karasu “Hiçbir sözün değeri kalmıyor. Kendileri ‘Hızlansın!’ diyor, ‘Hızlı sonuç alalım’ diyorlardı. Hani nerede? Bu bakımdan cidden kuşku verici bir durumdur. Biz de başından beri Türk devletinin yaklaşımına dair kuşkularımız olduğunu söylemiştik. Adım atılmaması bu kuşkuları daha da artırmıştır” diye konuştu.

'Eğer yine adım atılmazsa biz de böyle bekleyemeyiz'

Karasu “Evet, belki biraz daha beklenir, sürece bakılır. Ama eğer yine adım atılmaz, verilen sözler yerine getirilmezse, biz de böyle bekleyemeyiz. Hareketimiz de bekleyemez. O zaman farklı değerlendireceğiz. Bu yaklaşımın ne anlama geldiğini daha açık ve net ortaya koyacağız” dedi.

“Umut hakkı” için mevzuatın değiştirilmesi gerektiği yönünde tartışmaları hatırlatan PKK’li Karasu, “Bu kadar ‘mevzuat’ demek, dalga geçmek gibi bir şey. ‘Bizim mevzuatımızda yok’ diyorlar. Neymiş, ‘umut hakkı mevzuatta yok!’ Türkiye, Avrupa Konseyi içinde bir ülke, Avrupa Birliği’nin yasalarının kendi yasaları üzerinde üstünlüğünü kabul etmiş, uluslararası yasaların anayasa üstü olduğunu kabul etmiş. Zaten umut hakkı konusunda Avrupa Mahkemesi, ‘uygula’ dedi. Çok önceden de söylemişti. Bu açıdan ‘mevzuat’ diye bir şey yok. İsteseler hemen yaparlar. Hangi mevzuat engel olacak?” dedi.