Özdemir: “Türkiye’nin Avrupa Birliğine ihtiyacı var mı yok mu?”
CHP İstanbul Milletvekili ve Avrupa Birliği (AB) Uyum Komisyonu üyesi Sibel Özdemir, Meclis Genel Kurulu’nda devam eden bütçe görüşmelerinde Avrupa Birliği Bakanlığı bütçesi üzerine konuştu.
Özdemir, “Cumhurbaşkanı ve Genel Başkanınız, “Bizim AB üyeliğine ihtiyacımız kalmadı.” derken, “Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı vardır.” diyen de Kabinenin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’tir. Peki, Başmüzakereci ve AB Bakanı olarak siz ne düşünüyorsunuz? Türkiye’nin Avrupa Birliğine ihtiyacı var mı yok mu? Ya da AB ile olan ilişkilerimizi bir ihtiyaç düzeyinde mi, yoksa uluslararası ilişkilerin stratejik temel koşulu olan kazan-kazan ilişkisi olarak mı görüyorsunuz?” ifadelerini kullandı.
CHP milletvekili Sibel Özdemir’in yaptığı konuşmanın taamı şöyle:
“Türkiye Cumhuriyet Devletinin, “kuruluş temellerinin atıldığı günden itibaren yüzünü hep Batı’ya döndüğünü” dile getiren CHP’li Sibel Özdemir, “Ülkemiz için AB’ye katılım süreci cumhuriyetimizin ilanından sonraki en önemli çağdaşlaşma ve demokratikleşme hedefi olmuştur. Türkiye-Avrupa ilişkilerine tarihsel, yapısal ve bir devlet politikası perspektifinden bakmamız gerekirken ancak on altı yıldır üyelik müzakerelerini tek başına yöneten Hükûmet bu süreci kendi şahsi çıkarları için kullanma gafletine düşmüştür. İlk kez bu iktidar döneminde, özellikle 2007 yılından itibaren devlet politikamızdan uzaklaşılmış, kişisel, kısa vadeli ve iç politikaya dönük bir sürece şahit oluyoruz.” dedi.
“Karşılıklı tutarsızlıklar, belirsizlikler ve güven kaybı nedeniyle katılım müzakerelerinin fiilî olarak dondurulduğunu” kaydeden Özdemir, “Adalet ve Kalkınma Partili Hükûmetler döneminde, müzakerelere başladığımız 2005 yılından itibaren toplam 35 başlıkta sadece 16 fasıl açılabilirmiştir ve sadece 1 fasıl, o da geçici olarak kapatılmıştır. AB tarihinde çok uzun süre aday olan tek ülke olma özelliğine sahibiz. Ama daha önemlisi, AB’ye üyelik koşullarımızı içeren Kopenhag Siyasi Kriterlerinden, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı ilkelerinden ve demokratikleşme sürecinden uzaklaştık.” diye konuştu.
Özdemir, Hükümete ve AB Bakanlığına, “AB ülkeleriyle ilgili ekonomik bütünleşmenin temeli olan Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesini gerçekleştirememek, ticari ilişkilerde millî çıkarları maksimize edecek adımları atamadığını ve vize muafiyeti konusunda 80 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşına verdiği hiçbir sözü tutamadığı” yönünde eleştirilerde bulundu.
Son beş yılda yayınlanan AB İlerleme Raporlarında Türkiye’nin ciddi gerilemeler yaşadığının kaydedildiğini ifade eden Özdemir, “Benden önce grubumuz adına konuşan Sayın Salıcı’nın da belirttiği gibi, ilk kez Avrupa Parlamentosu üyelik müzakerelerimizi koşullu olarak askıya alınmasını öneren bir raporu kabul etti. Ayrıca, üyeliğimiz için son derece önemli olan katılım öncesi mali yardımlarda 105 milyon avro bütçe kesintisi yapıldı. Oysa, Başbakan Yıldırım, alınan bu kararların nedeni olarak, bütçe açılış sunuşunu yaparken, AB’ye yönelik vizyonsuzluk ve bir stratejik bakış açısı eksikliği olduğunu savundu.” diyerek şöyle devam etti: “Dış politika ve AB ilişkilerimizde geldiğimiz noktaya baktığımızda, aslında Hükûmetinizin bir vizyonsuzluğu ve stratejik bakış açısı eksikliği olduğu ortadadır. Özellikle seçim dönemlerinde yükselişe geçen AB karşıtı söylemlerinizi bir kenara koyarsak, Başbakan Yıldırım, Türkiye’de sürdürülebilir ve istikrarlı bir büyüme ortamının devamı açısından Avrupa Birliğinin önemli bir çıpa olduğunu söylerken, Cumhurbaşkanı ve Genel Başkanınız, “Bizim AB üyeliğine ihtiyacımız kalmadı.” derken, “Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı vardır.” diyen de Kabinenin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’tir. Peki, Başmüzakereci ve AB Bakanı olarak siz ne düşünüyorsunuz? Türkiye’nin Avrupa Birliğine ihtiyacı var mı yok mu? Ya da AB ile olan ilişkilerimizi bir ihtiyaç düzeyinde mi, yoksa uluslararası ilişkilerin stratejik temel koşulu olan kazan-kazan ilişkisi olarak mı görüyorsunuz?”
Özdemir, AB Bakanı Ömer Çelik’in Plan Bütçe Komisyonu görüşmelerinde “AB’nin üç temel meydan okumayla karşı karşıya olduğunu ve bunlardan birisinin de Avrupa’da aşırı sağın ve popülizmin yükselişi” olduğu iddiası hatırlatarak, “Sayın Bakan, 16 Nisan Referandumu öncesinde, seçim meydanlarında, AB’ye yönelik, başta Sayın Genel Başkanınız olmak üzere, Hükûmetinizin sözlerini hepimiz hatırlıyoruz. Avrupa ve Batı düşmanlığını körükleyen sözlere hepimiz şahit olduk. Eleştirdiğiniz ve Avrupa’da yükselişte olan aşırı milliyetçi, popülist siyaset yaklaşımının bir benzerini siz de yapmıyor musunuz? Hükûmetlerinizin dış politika ve AB’ye bakış akışı yoksunluğunuz nedeniyle ülkemizi dünyada yalnızlaştırmadınız mı? Toplumu yerli, millî, gayrimillî diye kutuplaştırmadınız mı? Ve bu kutuplaşma her geçen gün daha da derinleşiyor. Demokrasimiz hibrit rejim sınıfında. Bugün hiçbiriniz ileri demokrasiden söz etmiyorsunuz. Hesap verilebilirlik ve şeffaflık endeksinde ülkemiz hızla geriye düşüyor. Düşünce ve ifade özgürlüklerinde, akademik özgürlüklerde, bağımsız medya endekslerinde her geçen gün geriye düşmekteyiz.”
Özdemir, sözlerini şöyle tamamladı: “Demokrasi, adalet, hukuk devleti, özgürlükler ortamından yoksun ve uluslararası arenada saygınlığı giderek zayıflayan ülkemiz açısından AB çıpasından asla vazgeçmemeliyiz. Biz, CHP olarak, AB üyeliğimizi bir siyasi partinin ve bir kişinin günübirlik siyasi çıkarları için değil, ülkemiz ve 80 milyon yurttaşımızın faydası ve refahı için, demografik, ekonomik ve bölgesel çıkarlarımızı öncelleyen ulusal, stratejik bir devlet politikası olarak görüyoruz. Bu düşüncelerle AB Bakanlığı ve bugün konuşacağımız, gerçekten çok önemli bir bütçe olan Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin, Hükûmetimizin 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize ve tüm yurttaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.”
Yorum Yap