İnönü’nün Gidişi Ecevit’in Gelişi

CHP’nin 7 Mayıs 1972’de yapılan 5. Olağanüstü Kurultayında, biri Bülent Ecevit'e, diğeri İsmet İnönü'ye ait iki bloklu "Parti Meclisi Listesi" yarıştı. Kıran kırana yapılan seçimler neticesinde, Ecevit'in listesi 709 oy alırken, İsmet Paşanın listesi ise 507 sınırında kaldı. Bu çarpıcı tablo, M. Kemal’den sonra gelen ve "İkinci Adam" diye isimlendirilen İsmet İnönü liderliğindeki siyasî dönemin tükenerek sona artık erdiğini gösteriyordu. İnönü, nitekim bir gün sonra CHP Genel Başkanlık görevinden istifa ettiğini duyurdu. Bu arada, parti yönetimi tarafından 14 Mayıs'ta ayrıca bir "Genel başkanlık Özel Kurultayı" yapıldı. Ne var ki, İsmet Paşa burada da kaybederek, ikinci kez hezimete uğradı: Eski sekreter Bülent Ecevit, 913 delegeden 828'inin oyunu alarak CHP’nin üçüncü genel başkanı unvanını almış oldu. 

İNÖNÜ’NÜN KAYBETME SEBEBİ

Yukarıda sözünü ettiğimiz o “kurultaylar maratonu” esnasında, Bülent Ecevit ile İsmet Paşayı karşı karşıya getiren ve Paşaya seçimi kaybettiren şüphesiz birden fazla sebep ve gerekçe var. Meselâ: Yaşlılık, asker kökenlilik, sağlık sorunları gibi... Bunların yanı sıra, ayrıca 12 Mart (1971) Muhtırasına sıcak bakması, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesine karşı çıkmaması, hatta zımnen destek vermesi gibi sebepler, İsmet Paşanın siyasî hayatına çok büyük etki etti. Ecevit, 12 Mart askerî muhtırasına destek vermediği gibi, idamlara da açıkça karşı çıkmıştı. Bu da onu sosyal demokrat/sol/sosyalist kitlenin gözünde bir umut haline getirdi.

Ecevit için konuşulan birçok iyi cümlenin yanı sıra aşağıdaki eleştirilere de zaman zaman rastlanılmaktadır!

Ecevit CHP çevresinde saygı ile karşılanır. Bu aslında sahte bir sevgidir. 

Çünkü:

1-Ecevit en zor zamanda 12 Eylül öncesinde CHP genel başkanlığından istifa etmiş partiyi darbede genel başkansız bırakmıştır.

2-12 Eylül sonrasında ayrı parti kurarak ölene kadar CHP ile mücadele etmiştir

3- 1998 belediye seçimlerinde İstanbul’da ve Ankara da ayrı aday çıkardığı için aldığı %7 oy ile İstanbul’u Erdoğan a teslim etmiştir.

Ecevit in o zamanki adı "Bir Bölen"dir.

4-Ecevit Fethullah gülenin tutuklanma öncesi Uyararak ABD ye kaçmasını sağlamıştır. 

5-Ecevit yüzlerce CHP’linin katili faşist MHP ile koalisyon kurmuş onları iktidar yapmıştır.

6-Tansu çiller ile Mesut yılmazın yolsuzluk yaptıkları için yüce divanda yargılanmalarını engellemiş ve onları aklamıştır. 

7- Ecevit yardımcısı çantacısı Hüsamettin Özkan’ın devleti soymasına seyirci kalmıştır. 

8-Milliyetcilikle pirim yapan Ecevit, Emperyalizmin sömürge müfettişi Kemal Derviş’i dünya bankasından getirerek hazinenin başına oturtmuştur.

9-En önemlisi 19 aralık hapishane katliamında, çoğunluğu kendi seçmeni olan birçoğunun ismi Ecevit, Bülent olan halkımızın devrimci çocuklarını öldürtmüştür. 

Ecevit, yeminli bir devrimci-solcu düşmanıdır.

Bu şekli ile Devrimci demokratlar bu şahsı unutmayacak.

BAYKAL’IN GİDİŞİ KILIÇDAROĞLU’NUN GELİŞİ

Deniz Baykal’ın kaset komplosu ile istifası sağlanarak CHP içinde değişiklik yapılması tezgahlanır!

Baykal’ın gidişi Kılıçdaroğlu’nun gelişi aşağıdaki iki satırlık cümle ile anlatıla bilinir!

Wikileaks belgelerine göre; ABD’nin 2008 yılından itibaren Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkaracak bir muhalefet lideri aradığını, Laik Kemalist kimliği yüzünden Deniz Baykal’ı kendilerine yakın görmediğini ve Kemal Kılıçdaroğlu adını aylar öncesinden gündemlerine aldığını ortaya koyuyor.

KILIÇDAROĞLU’NUN GİDİŞİ ÖZEL’İN GELİŞİ

İktidar partisi liderini ‘tek adam’ olmakla suçlayan Kılıçdaroğlu ne yazık ki yola çıktığı arkadaşlarından bir tanesini dahi yanında tutmayarak bugünkü ‘yalnız adam’ haline gelmiştir. Son MYK’ya baktığınızda bunu zaten hemen anlarsınız. 2010 yılında yola çıktığı tek bir kişiyi dahi yanında tutmayan Kılıçdaroğlu da CHP’nin tek adamı olmuştur. Delegenin seçtiği PM ve onun üst kurumu olan MYK Kılıçdaroğlu için pek bir şey fark etmemektedir. Kılıçdaroğlu ne yazık ki yerel iktidarı tercih ederek 2 ayda bir toplanan PM’den bile rahatsız olarak toplantıları çok kısa tutarak kuralları uygulamış olmak için PM toplantıları yapıyordu. Tüm işleri danışmanları ile yürütmeyi seven Kılıçdaroğlu en son MYK üyeleri ile birlikte danışmanlarının da ipini çekince yapayalnız kalmış yanında dolaştırabileceği hiç kimse bırakmamıştı. Bunu gören birtakım fırsatçılar ise kendini Kılıçdaroğlu’na yakın hatta danışmanıyım diyecek kadar fütursuzlaşmışı.