Dokuzcan: “Bedenimiz, Emeğimiz, Kimliğimiz Bizimdir”

AKP Hükümeti’nin kadınların bedenleri üzerinden siyaset yaptığını ifade eden CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Hilal Dokuzcan, “Çocuklarımızı nasıl doğuracağımızdan, kaç çocuk yapacağımıza kadar tüm kararları verirken özgür irademiz bize yeter” dedi.

 

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadın Kolları Genel Başkanı Hilal Dokuzcan, sezaryenle doğumda “Tıbbi Zorunluluk Kriteri” ve kadınların özel yaşamlarına yönelik söylemlere ilişkin açıklamalarda bulundu. Mevcut iktidarın yönetime geldiği günden itibaren kadın ve kadın bedeni üzerinden siyaset yaptığını ifade eden Başkan Dokuzcan, “İktidar, özel yaşamlara müdahaleyi hak saymış, bedenimizi ve yaşadıklarımızı sanki biz kadınlardan daha iyi tanıyormuş gibi sezaryenle doğum oranını tartışır olmuş ve normal doğumu tercih etmemiz yönünde biz kadınlara çağrıda bulunmuştu. Bunun sonucunda da devlet hastanelerinde insan sağlığını önemsemeden, Hipokrat yeminine aykırı olarak kadınlar normal doğuma zorlanmış, ölüme varan kararlar alınmıştır. Daha sonra hükümet tarafından sezaryenle doğum da ‘tıbbi zorunluluk kriteri’ getirilmiştir” diye konuştu.

“Hamileler, istemedikleri bir yöntemle doğum yapmak zorunda kalıyor”

CHP olarak bu “Tıbbi Zorunluluk” kriterinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunduklarını anımsatan Başkan Dokuzcan, “Fakat bu başvuru reddedildi. Reddetme gerekçesi olarak da ‘Devlet, sağlığa aykırı gördüğü uygulamaları, kişilerin sağlıklı yaşamaları için sınırlayabilir. Bu sınırlamalar Anayasa ile de çelişebilir’ denilmiştir. Devletin, Anayasaya göre kişinin beden ve ruh sağlığını korumakla görevli olduğu vurgulanan gerekçede, ‘Bu kapsamda yasal düzenleme de yapabilir. Devlet, sağlığa aykırı gördüğü uygulamaları kişilerin sağlıklı yaşamaları için sınırlayabilir. Kişinin sağlığı üzerindeki tasarruf, mutlak ve sınırsız değildir. Bu tasarruf bir doktoru, tıbben uygun görmediği tedaviye veya ameliyata zorlayamaz. Sezaryenin sadece tıbbi zorunluluk halinde uygulanmasına yönelik sınırlama kadının varlığını geliştirmesine engel değil’ denildi. İptali istenen fıkrada; anne istemli sezaryenin ancak tıbbi bir zorunluluk bulunması halinde yaptırılabileceği belirtilmek suretiyle, hamile kadının istemediği tıbbi bir müdahale ile doğum yapmasını kararlaştırmaktır” şeklinde konuştu.

“Doğum yöntemini seçmek, en doğal haktır”

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 17. maddesinde, “Herkes, yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir” hükmünün yer aldığının altını çizen Başkan Dokuzcan, “Anayasa’nın 15. maddesinde de kullanılması sınırlandırılmayacak temel hak ve hürriyetler arasında ‘kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi bütünlüğüne dokunulamaz’ denilmek suretiyle sayılmıştır. Kişilerin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı, kendi vücut bütünlükleri hakkında karar verme hakkını da içerir. Dolayısıyla hamile kadının çocuğunu ne şekilde dünyaya getireceğine ilişkin yöntem seçme hakkı ‘insan onuru, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı’ ile yakından ilgilidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları da bu yöndedir.

“Kadınlar için eşitlik, özgürlük ve adalet CHP ile gelecek”

Cumhurbaşkanının, “Kadın erkek eşit değildir” diyerek Anayasanın 10. maddesine aykırı davrandığını iddia eden Başkan Dokuzcan, “Anayasayı korumakla görevli Anayasa Mahkemesi de almış olduğu kararla bize ‘tuzun koktuğunu’ göstermektedir. Hayat ve beden üzerinde tahakküm kurmak baskıcı rejimlerin yöntemidir. Kadını ikincilleştiren ve toplumsal hayattan uzaklaştıran bu zihniyete karşı mücadelemiz devam edecektir. Kadınlar için eşitlik, özgürlük ve adalet CHP ile gelecek” dedi