İsrail'e mühimmat sevkiyatını durduran İtalyalı liman işçileri: 'Bir iğne bile geçirmeyeceğiz!'
CHP Milletvekili Yüceer yazdı: ‘Muharrem Ayı…’
Yok sayılan, talepleri görmezden gelinen Alevi yurttaşlarımızın tek bir isteği var ayrımcılığa uğramamak, ötekileştirilmemek, ibadetlerini rahatça yapabilmek ve bu ülkenin yapı taşı olarak anayasal eşit yurttaş olarak kabul edilmek!
Hicri takvimin ilk ayı olan Muharrem ayı, İslamiyet’in en kıymetli 4 ayından birisidir.
Muharrem ayı içerisinde şükretmenin, bereketin, paylaşmanın adı Aşure Günü; tüm Müslümanların ortak acısı, ortak hüznü olan Kerbela vardır.
Hz. Hüseyin’e ve Kerbela’da şehit düşen tüm mazlumlara gönül verip yasını tutan herkesin matemi kabul olsun. İçerisinde bulunduğumuz Muharrem ayının ülkemizdeki ve dünyadaki bütün mazlumlara huzur ve barış getirmesini diliyorum.
Maalesef günümüzde 1400 yıl önce verilen bu ulvi mesaj kavranamamıştır. Özellikle İslam coğrafyasında yaşanan acı olaylar Kerbelâ’yı, Hz. Hüseyin ve arkadaşlarının verdiği mesajın hala doğru okunmadığını, ortaya koymaktadır. Onun içindir ki bugün etrafımızda nice Kerbelâlar yaşanmakta, coğrafyamızda kan gövdeyi götürmekte, dünya yeni acılarla yoğrulmaktadır.
İnsanlık tarihinden çok iyi biliyoruz ki iktidarını ve gücünü korumak için her türlü zalimliği ve kötülüğü yapanlar ne zaman ne de mekan tanımaktadır.
Bu nedenle iktidar olanlar Hüseyin’e güzelleme yazar, söylerler ama “Hüseyni bir duruşu” görmek istemezler! Çünkü Kerbela’da Hüseyin olmak, her türlü iktidarı reddetmek, kendisini ve ailesini adil olana hak olana feda etmeyi gerektirir. Hiç kuşkusuz Hz. Hüseyin, Kerbelâ’da şehadetiyle zalimlere üstün gelmiştir.
Bugün Hazreti Hüseyin’i, Kerbela’yı görmek, okumak yetmez! Yaşananları günümüz dünyası ile birleştirmek en doğru olandır.
Unutulmamalıdır ki;
Kerbela taraf olmaktır.
Kerbela canı pahasına boyun eğmemektir
Kerbela inandığınız değerler uğruna sadece kendini değil bütün aile ve sevdiklerinin şehadetine tanıklık etmektir.
İşin özü Kerbela zalimin zulmüne asla ama asla teslim olmamaktır!
Ülkemizin birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğu bugünlerde “İncinsen de incitme” anlayışına sahip olan Alevi inancına sahip yurttaşlarımıza yönelik ayrımcılık vicdanları yaralamaya devam etmektedir. Yok sayılan, talepleri görmezden gelinen Alevi yurttaşlarımızın tek bir isteği var ayrımcılığa uğramamak, ötekileştirilmemek, ibadetlerini rahatça yapabilmek ve bu ülkenin yapı taşı olarak anayasal eşit yurttaş olarak kabul edilmek!
Kerbela’ya ağlarmış gibi yapıp, Aleviliği sadece Ali’yi sevmeye indirgemeye çalışanlar;
Alevilerin inançlarını ve ibadetlerini yerine getirdiği Cemevine, cümbüşevi yakıştırmasında bulunanlar,
Cami-cemevi dayatanlar;
Ölen yurttaşlarımızı mezheplerine göre ayıranlar;
Ele geçiremediği yargının “dedelerden” temizlenmesi gerektiğini dahası yargının mezhepçi olduğunu iddia edenler,
“Hızır Paşalar asırlar öncesinde kalmıştır. ‘Açılın kapılar Şaha gidelim’ diye umutsuzca başka yerlerden medet arama dönemleri asırlar öncesinde kalmıştır” diyerek bu ülkenin insanlarının taleplerini yok saydığını itiraf edenler;
Mezhepçi politikalar ile ülkemizi yangın yerine çevirenler, yurttaşlarımızın derdine derman olamazlar.
Alevi inancını/kimliğini siyasal alanın ve seçim meydanlarının istismarı haline getirenler, toplumsal huzursuzluğu artıranlar, yavrusunu kaybetmiş bir anneyi seçim meydanlarında yuhalatanlar, cemevlerinden “ucube” diye bahsedenlerin provokatif söylemleri amacına ulaşamayacaktır. Toplumsal çeşitliği istismar edenler, yok sayanlar, ayrımcılığı besleyen ve körükleyen, kendi dışındaki herkesi “öteki” olarak görenler ne toplumsal huzuru ne de barışı inşa edebilir.
Miting meydanlarında “Soy önemli soy!” diyerek ayrımcılığı bu topluma işleyenler ne Hz. Hüseyin’in yüzyıllar öncesinden verdiği mesajın ne olduğunu anlayabilir ne de Kerbela’nın acısına ortak olabilirler.
Muharrem ayı Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanmak, toplumsal birliği, kardeşlik ve barış duygularını pekiştirmek, zulme ve haksızlığa karşı çıkmak, mazlumdan yana olmak, gönülleri insan olma onuru ile yıkamak ayıdır.
Hızır Paşaları, Kerbelaları, Sivas, Maraş ve Çorum’ları yazan tarih, Muharrem’le aydınlananları da darağacında can veren Pir Sultan Abdalları da, Sivas’ta pervane olup ateşe semah duranları da yazmaktadır.
Savaşların her gün çoğaldığı, kanın, gözyaşının durmadığı, acıların katlandığı, ayrımcılığın arttığı günümüzde Muharrem ayının özünü anlamak, özlenen, hasret duyulan barış iklimine kavuşmak; aradığımız, hasret kaldığımız barış, kardeşlik gibi evrensel değerleri bulmamız için bir fırsattır.
Bu zulüm karşısında bizler, birliğimiz için, beraberliğimiz için,yeni acıların yaşanmaması için bugün de Yezidler’in karşısında, Hüseyni bir duruş sergilemeye ve mazlumların feryadına ortak olmaya devam edeceğiz. Hepsinden önemlisi de zalimin zulmüne asla ama asla teslim olmayacağız.
Muharrem Ayının; sevgi ve hoşgörünün hakim olduğu, kan ve gözyaşının akmadığı, ölümlerin ve acıların yaşanmadığı, ayrımcılığın olmadığı bir dünyaya; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızın daha da pekişmesine, barış, huzur ve mutluluk getirmesine vesile olmasını temenni ediyorum.
Yorum Yap