Büyükada’daki Rum Yetimhanesi otel’e dönüştürülecek

Fener Rum Patrikhanesi Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise 2. büyük ahşap binası olan Büyükada’daki Rum Yetimhanesini otel yapmaya karar verdi.

Fener Rum Patrikhanesi, Büyükada’da bulunan ve yıllardır kullanım dışı olan tarihi Rum Yetimhanesi binasını otele dönüştürme kararı aldı. 

Binanın akıbetine ilişkin patrikhanenin karar organı Sen Sinod Meclisi'nin toplantısında görüşülerek varılan sonuç şu ifadelerle duyuruldu: 

"3 Haziran 2025 Salı günü̈, İstanbul Rum Patrikhanesi’nin Kutsal ve Mukaddes Sinodu, mutad toplantısında, Büyükada Rum Ortodoks Yetimhanesi binasının geleceği ile ilgili günümüze kadar yapılan yoğun çalışmaları ve bu tarihi binanın şehrimize tekrar kazandırılma olanak ve imkânlarını, toplumumuz kanaat önderlerinden Sayın Laki Vingas’ın detaylı bilgilendirmesinden sonra ele aldı.

1960’lı yıllarda, faaliyetinin durdurulmasının hemen ardından, zamana yenik düşmüş ve ciddi tahribata uğramış̧ ahşap Yetimhane kompleksinin restorasyonu için finansman bulunmasına yönelik birçok girişim ve sayısız uğraş̧ maalesef sonuçsuz kalmıştır. Bunun üzerine Patrik Hazretleri ile Sen Sinod üyeleri, Patrikhane tarafından hazırlatılan fonksiyon belirleme raporlarını inceledikten sonra, söz konusu alanda Adanın mimari ve sosyal karakterine uygun, çevreye özen göstererek ekolojik bina standartlarına uyumlu turizm faaliyetlerinin geliştirilmesi maksadıyla gerekli girişimlerde bulunulması hususunda oybirliğiyle karar verdiler.

Bahse konu karar, yıllar boyunca cemaatin ihtiyaçlarına hizmet etmiş̧ Rum Yetimhanesinin mirasına saygı duyularak ve Prens Adaları’nın ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkı sağlayacağı inancıyla alınmıştır.

Bu kararın hayata geçirilmesine yönelik somut adımlar, önümüzdeki günlerde Patrikhanemiz tarafından belirlenecek uzman heyeti öncülüğünde atılacaktır."

***

BÜYÜKADA RUM YETİMHANESİ TARİHİ

Büyükada Rum Yetimhanesi 1898 yılında Fransız mimar Alexendre Vallaury tarafından tamamen ahşap malzemeler kullanılarak inşa edilmiş. 23.000m2 bir bahçenin içinde bulunan binanın oturma alanı 3.000 m2dir. Bu büyülü bina Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük ahşap binası. Dünyanın ilk çok katlı ahşap binası olduğu da söylenmekte. Ahşap karkas sistemde inşa edilen binanın tamamı ana ve yan bölümler olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Yan bölümleri 6 kat olarak tasarlanırken, ana bölüm 5 kat olarak tasarlanmış. 206 tane odası mevcut. Geleneksel Türk mimari unsurları kullanılmış. Sade bir cephe mimarisi tasarımı yapılmış olup, birbiri üzerine tekrar eden çıkmalar ile cephelerde hareketlilik sağlanmaya çalışılmış.

II.Abdülhamid döneminde inşa edilen bu büyülü yapı aslında Prinkipo Palace Otel olarak inşa edilmiş ve hatta ilk katın casino olarak kullanılması planlanmış. Ancak bu durumdan rahatsız olan ada halkı II. Abdülhamid’e casinonun ada halkının ahlakını bozacağını beyan edip onu ikna etmiş ve padişah otel olarak işletilmesine izin vermemiş. Bunun akabinde de bu güzelim binanın el değiştirme serüveni başlamış. Bana kalırsa bu bir aidiyet serüveni. Adeta sürekli farklı ailelere evlatlık verilen bir çocuk gibi.

1.Abdülhamid’in otel olarak işletilmesine izin vermemesinden sonra binayı dönemin zengin ailelerinden olan Rum asıllı Eleni Zarifi satın alır. Kısa bir süre sonra II.Abdülhamid buranın kamu yararına uygun bir yer olması için bir ferman yayınlayarak binanın Balıklı Rum Hastanesi bünyesinde kalan kimsesiz çocukların hizmetine verilmesi için Rum Patrikhanesi himayesine verilmesini buyurur. Daha sonra Zarifi ailesi ve II. Abdülhamid’in bağışları ile bina kimsesiz çocuklara hizmet vermeye başlar. 21 Mayıs 1903’de II. Abdülhamid ve dönemin patriği III. İoakim’in katıldığı bir törenle bina açılmış ve rum yetimhanesi olarak resmen hizmet vermeye başlamış. (Kimsesiz çocuklara eğitim verilmeye başlanmasıyla birlikte bu bina çok uzunca bir süre ruhban okulu olarak da hizmet verir.)

Bu talihsiz bina I. Dünya Savaşı’ndan da nasibini alır. Yetimhanede kalan kimsesiz çocuklar savaş döneminde Heybeliada’da bulunan başka bir yetimhaneye nakledilirler ve onların yerine Kuleli Askeri Okulu mensupları burada kalmaya başlar ve burası adeta bir kışlaya döner. Bundan bir süre sonra ise işgal kuvvetlerinin Büyükada’ya gönderdiği Rum göçmenler binaya yerleşir. Dönemin çalkantılı olaylarının ardı arkası kesilmediği bu süreçte Rum göçmenlerin ardından Bolşevik Devrimi’nden kaçan Rus mülteciler yetimhaneye sığınırlar. Soğuk hava şartlarından korunmak için binanın ahşap kaplamalarını yakarak ısınmaya çalışırlar ve tabi bu durumdan bina çok fazla zarar görür.

1960’lı yıllarda ise meydana gelen Kıbrıs olayları ile binaya el konulur ve 65 yıldır hizmet veren bina kapatılarak Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilir. 1964 yılından itibaren ise bina tamamen çürümeye bırakılır. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz II. Abdülhamid’in yayınladığı fermanı kullanan Fener Rum Patrikhanesi yetimhaneyi almak ister ancak talepleri reddedilir. 2005 yılında ise tekrar Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne dava açarlar. Bunun üzerine 29 Kasım 2010 yılında Büyükada Rum Yetimhanesi’nin tapusu resmi olarak Fener Rum Patrikhanesi’ne verilir.