Arınç: ‘Cemevleri ibadethane olsun’ diye bas bas bağırıyorlar!

 

 

 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gündemdeki birçok başlığa ilişkin yaptığı açıklamada cemevlerine de yer verdi. Arınç, “Camiler namaz mekanıdır, cemevleri niyaz mekanıdır” diyen, “cemevleri ibadethane olsun” diye bas bas bağırandan daha doğru söylüyor” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Başbakanlık, MİT Müsteşarlığı, MGK Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye İnsan Hakları Kurumu ile Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı’nın 2015 yılı bütçeleri üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Arınç, cemevleriyle ilgili bir soru üzerine, şunları söyledi:

“Cemevlerinin ibadethane sayılması konusunda çok küçük bir azınlığın dışında, büyük tablonun buna sıcak bakmadığını görüyorum. Alevi Bektaşilerin bulunduğu bir iftar yemeğine davet edilmiştim. Yanımda da çok maruf herkesin bildiği bir zat vardı. Lafın arasında sordum. ‘Caminin karşılığı cemevi olabilecek mi? Cemevleri ibadethane olabilecek mi? Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?’ Çok hoşuma giden bir şey söyledi. ‘Camiler namaz mekanıdır, cemevleri niyaz mekanıdır’ dedi. ‘Eğer cemevleri için niyaz ve erkan meclisi diye bir ibare koysanız, bu bizim için çok güzel bir şey olurdu’ dedi. Şimdi bunu söyleyen adam ile ‘cemevi ibadethane olsun’ diye bas bas bağırana bakıyorum, bunun söyledikleri çok daha doğru.”

‘Diyanet düşüncesini söylesin’
“Dolayısıyla bir karar vermek gerekirse ve bu bir dini konu ise şüphesiz Diyanet İşleri Başkanlığı’nın İslam dininde bu konunun yeri nasıldır diye düşüncesini söylemesinde fayda var. İbadethane konusuna hiç girmeyelim, ‘onlar da camiler gibi veya farklı vakıflar, dernekler gibi şu hizmetlerden muaf olsunlar, birtakım imtiyazlar edinsinler’, başımın gözümün üstünde. Buna ben hiçbir şey söyleyemem. Alevi yurttaşlarımız cemevinde görebildiğimiz, bazen de içlerinde bulunduğumuz zamanlarda bir ibadet yaptıklarını düşünüyorlarsa farklıdır, hayır ‘biz burada ibadet yapmıyoruz ama bizim usulümüz böyledir, erkanımız böyledir, şöyle başlarız, şöyle dua ederiz, şöyle bitiririz’ diyorlarsa bu yerlerin gelişmesi, büyümesi, bunların desteklenmesi bence bize düşen bir görevdir. Bu bir lütuf değildir ve karşılanması gerekir.”

‘Cumhurbaşkanlığı sarayları Osmanlı geleneğinde de böyle’
Arınç, yaptığı açıklamada, yeni Cumhurbaşkanlığı binasına ilişkin, “Dünyanın her yerinde cumhurbaşkanlığı makamları, sarayları prestijli yerlerdir. Bu kadar mıdır onu kastetmiyorum. Çoğu yerlerde bir eski saray kalıntısı da olabilir. Bazen parlamento binaları da böyledir. Bazılarında da bir azamet göstermesi bir debdebe göstermesi de gerekebilir. Bizim Osmanlı geleneğinde de böyledir. ‘Burada 1 katrilyonun üzerinde masraf yapıldı. Bu kadar olmamalıydı’ derseniz bu tartışılabilir. Bunu tartışabiliriz. Az bir para değil” dedi.

‘Rehineler hangi yöntemle kurtarıldıysa sormayız’
“Musul’da rehin alınanların Türkiye’ye getirilişinde bir takas oldu mu” sorusunu da Arınç, şöyle yanıtladı: “Bir takas olmadığını birkaç defa ifade ettik. Sayın Cumhurbaşkanı ‘olmuşsa ne olur’ anlamında bir söz söyledi. Onun çok sevdiği kelimelerden birisi ‘velev ki’ kelimesidir. ‘Velev ki’ diye başladı mı arkasından mutlaka bir şey gelir… Burada velev ki kelimesi yanlış kullanılmış değildir. Böyle önemli bir olayda istihbarat örgütümüz bir şekilde konsolosluk görevlilerini çok şükür hayatta ve canlı olarak, bizi de sevindirecek biçimde kurtarmışsa, hangi yöntemle kurtarmıştır biz onu sormayız bile. İyi ki yapmıştır.”