SODEV’in temmuz ayında gerçekleştirdiği araştırma raporu, toplumun anayasa tartışmalarına bakışını, yeni anayasa beklentilerini ve mevcut hükümet sistemine yönelik tutumlarını ortaya koydu.
Araştırmada yeni anayasa tartışmalarının gençlerin gündeminde olmadığı dikkat çekici bir bulgu olarak yer aldı. “Yeni Anayasa” yapımı tartışmalarını ne ölçüde takip ediyorsunuz?” sorusuna “Takip ediyorum” yanıtı veren gençlerin oranı yalnızca 18,8 oldu. Araştırma sonuçları, yeni anayasa tartışmalarına dair farkındalığın muhalif seçmenler arasında daha yüksek olduğunu; en yüksek farkındalığa ise DEM Parti seçmeninin sahip olduğunu ortaya konulmuştur.
Katılımcılara “Mevcut Anayasa günümüz Türkiye'sinin ihtiyaçlarını karşılamıyor” ifadesine dair görüşleri sorulduğunda, yüzde 41,7 “Katılmıyorum”, yüzde 42,5 ise “Katılıyorum” yanıtını verdi. Özellikle CHP ve İYİ Parti seçmenleri arasında ‘katılmıyorum’ ve ‘kesinlikle katılmıyorum’ diyenlerin oranı yüksek çıkmıştır.
Katılımcılara “2017 değişikliğiyle getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokrasi kalitesini artırdı.” ifadesiyle ilgili görüşleri soruldu. AK Parti seçmeni yüzde 32,8 oranında ‘katılmıyorum’, yüzde 53,6 oranında ise ‘katılıyorum yanıtını; CHP seçmeni yüzde 86,9 oranında ‘katılmıyorum’, yüzde 7,4 oranında ‘katılıyorum’; MHP seçmeni yüzde 40 oranında ‘katılmıyorum’, yüzde 44,4 oranında ‘katılıyorum’, İYİ Parti seçmeni yüzde 88,8 oranında ‘katılmıyorum’, yüzde 6,7 oranında ‘katılıyorum’; DEM Parti seçmeni yüzde 77,5 oranında ‘katılmıyorum’, yüzde 11,3 oranında katılıyorum yanıtını verdi. Bu sonuçlar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin farklı seçmen gruplarında yeterli desteği bulunmadığını, sistemin toplumsal bir meşruiyet krizinin eşiğinde olduğu ortaya koymaktadır.
Katılımcılar “Yeni anayasa yapım sürecini sizce hangi parti yürütmelidir?” sorusuna ise yüzde 40,9 oranında “Mecliste grubu bulunan tüm partiler” yanıtını verdi. Bu durum toplumun anayasa tartışmalarına uzlaşma ve çoğulculuk perspektifiyle baktığını ortaya koymaktadır.
Katılımcılar “Aşağıdaki başlıklardan hangisi sizin için daha önemli” sorusuna yüzde 86,9 oranında “ekonomik adaletin sağlanması”, yüzde 85,3 oranında “temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması”, yüzde 83,6 oranında “inanç özgürlüğünün güvence altına alınması”, yüzde 77,7 oranında ise “Anayasa’nın ilk 4 maddesinin olduğu şekliye korunması” yanıtını vermiştir. Buradaki en dikkat çekici bulgu, Anayasa’nın ilk dört maddesi konusunda toplumda oluşan güçlü mutabakattır.
Katılımcılar “Başkanlık sistemini ne kadar tercih edilir bulduğunuzu belirtir misiniz” sorusuna ise yüzde 50,4 oranında “karşıyım”, yüzde 35,1 oranında “tercih ederim yanıtını verdi. Bu yanıt toplumun yarısından fazlasının Başkanlık Sistemi’ne karşı olduğunu ortaya koydu. “Yarı Başkanlık Sistemi’nin ne kadar tercih edilir bulduğunuzu belirtir misiniz?” sorusuna ise katılımcılar yüzde 56,7 oranında “karşıyım” yüzde 22,1 oranında “tercih ederim” yanıtını vermiştir. Bu durum toplumun yarısının Yarı Başkanlık Sistemine de karşı olduğunu göstermiştir. Araştırma raporu iktidar seçmenin de Başkanlık Sistemine ve Yarı Başkanlık sistemine mesafeli olduğunu ortaya koymaktadır.
Araştırmada katılımcılara “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini ne kadar tercih edilir bulduğunuzu belirtir misiniz” diye sorulmuş; katılımcılar yüzde 45,5 oranında “karşıyım”, yüzde 42,2 oranında “tercih ederim” yanıtını vermiştir.
Katılımcılar “Parlementer Sistemi ne kadar tercih edilir bulduğunuzu belirtir misiniz?” sorusuna ise yüzde 24,6 oranında “karşıyım”, yüzde 54,9 oranında “tercih ederim” yanıtını vermiştir.Bu yanıt toplumun çoğunluğunun parlamenter sistemden ve güçler ayrılığından yana olduğunu ortaya koymuştur.
Katılımcılara “Aşağıdaki ifadelerin hangisine katılırsınız” sorusu yönetilmiştir. Katılımcılar bu soruya yüzde 85,3 oranında “Sosyal devlet ilkesi açıkça güçlendirilmeli”, yüzde 84,1 oranında “Sendikal haklar anayasal güvenceye kavuşturulmalı”, yüzde 75,3 oranında “Temel hak ve özgürlükler Avrupa standartlarına yükseltilmeli”, yüzde 73,9 oranında “Laiklik tanımı korunmalı ve netleştirilmeli” yanıtını vermiştir. Bu sonuç, laikliğin toplum açısından vazgeçilmez ve yaşamsal bir ilke olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır.
Katılımcılara “Okuyacağım başlıklardan sizin için önemli olan ilk üç madde hangisidir?” sorusu yönetilmiş; katılımcılar bu soruya yüzde 82,8 oranında “Asgari ücretin insan onuruna yaraşır bir şekilde belirlenmesinin güvence altına alınması” şeklinde yanıt vermiştir. Katılımcılar bu soruya sırasıyla eğitim, sağlık, vergi adaleti ve genç işsizliği yanıtlarını vermiştir.
Katılımcılara “Sosyal demokrat partiler anayasa tartışmasında hangi üç başlıkla öne çıkmalıdır” sorusuna yüzde 70,5 oranında “hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı”, yüzde 50,7 “temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi”, yüzde 38,1 “kuvvetler ayrılığını esas alan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”, yüzde 37,1 oranında “işçi hakları, sendikal örgütlenme, laikliğin güçlendirilmesi, insanca yaşam ücreti, din-devlet işleri ayrımının netleştirilmesi, eğitimin ve kamunun dinsel baskıdan arındırılması” şeklinde yanıt vermiştir.
“EKMEK VE SU KADAR GEREKLİ HAKLARDAN YOKSUN BIRAKILIYORUZ”
SODEV Başkanı Rasim Şişman araştırma raporunun sonuçlarına ilişkin yaptığı konuşmada yeni anayasa tartışmalarına ancak mevcut anayasanın tüm hükümlerinin eksiksiz uygulanmasıyla başlanabileceğine vurgu yaptı. Şişman, “Mevcut anayasanın sağladığı özgürlükler, eşitlik ve hukuk güvencesi hayata geçirilmeden yapılacak her tartışma, toplumsal güveni zedeleyecektir. Ancak yürürlükteki kuralların gerçekten işletildiği bir zeminde, toplumun tüm kesimlerini kapsayan adil ve demokratik bir anayasa inşa edilebilir. Bunun da sadece siyaset kurumunun değil, toplumun her kesiminin gündeminde olması gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Toplumumuzun çok geniş bir kesiminin adalet, eşitlik, özgürlük ve güvenlik taleplerini dile getirdiğine dikkat çeken Şişman “Yargı bağımsızlığı, ekonomideki adaletsizlik, eğitim ve sağlık hakkı, kadın-erkek eşitliği, hatta çevre krizi gibi pek çok başlık… Bunlar artık sadece siyasi tartışma konuları değil. Bunlar artık ne yazık ki günlük hayatımızı sürdürmek için hepimizin ekmek gibi su gibi ihtiyaç duyduğu ve yoksun bırakıldığı temel haklarımız…Böylesi bir tabloyu sadece gözlemlemekle yetinmeden, toplumun nabzını tutarak geleceğe dair gerçekçi ve kapsayıcı öneriler geliştirmenin de sosyal demokratların sorumluluğunda olduğunu düşünüyorum” dedi.
MEVCUT ANAYASA GENİŞ KESİMLERİN BEKLENTİLERİNİ KARŞILAMIYOR
Şişman sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anayasaya yalnızca hukuki bir metin olarak bakıldığını görüyoruz. Oysa Anayasa, bir ülkenin toplumsal sözleşmesi, yurttaşların ortak geleceğe dair mutabakatıdır. Bugün Türkiye’de yaşanan sıkışmanın temelinde, mevcut Anayasa’nın artık geniş toplum kesimlerinin beklentilerini karşılayamaması yatmaktadır.
Ancak inanıyoruz ki, bu krizi daha adil, daha demokratik ve daha fazla özgürlük talebiyle aşacağız. İşte bu noktada, toplumun yeni Anayasa’dan ne beklediğini bilimsel bir zeminde anlamak, bizler için son derece önemlidir.
Yapılan bu araştırma bize halkın taleplerini duyuruyor. Elbette birazdan daha detaylı göreceğiz ama toplum, daha özgürlükçü, daha eşitlikçi, daha katılımcı, daha adil bir Türkiye talebini açıkça dile getiriyor. Türkiye’nin geleceği için yeni bir Anayasa’yı konuşacaksak, bunu ancak toplumun tüm kesimlerini içine alan, katılımcı, çoğulcu ve şeffaf bir süreçle başarabiliriz.