MHP ile CHP arasında gerilim: "Siyasetteki kalibren, övündüğün namlu çapından da küçük"
Zorunlu eğitimin süresine yönelik süren tartışmalara ilişkin konuşan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, “AKP eğitimin ortaklaştırıcı işlevini ortadan kaldırmıştır. Ortaya çıkan tablo, Osmanlı’yı yıkan parçalı eğitim düzenini andırmaktadır. Cumhuriyet’in kurduğu çağdaş ve bütüncül eğitim sistemi adım adım tasfiye edilmektedir. Bugün eğitim, çocuklar için değil; piyasa ve tarikatlar için şekillendirilmektedir.
Çocukların çağdaş, bilimsel ve eşit eğitim hakkı değil; sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacı ve tarikatların talepleri esas alınmaktadır. Halkın çocukları ucuz iş gücü haline getirilirken, düzeni kuranların çocukları özel okullarda ve yurt dışında eğitim görmektedir" dedi.
AKP iktidarı boyunca 23 yılda tam 9 farklı Milli Eğitim Bakanı görev yaptı. Her birinin dönemi farklı tartışmalara sahne oldu. Bir bakanın “Çok güzel yaptık” övgüleriyle getirdiği sınav sistemini sonraki gelen bakan "Çocuklarımız yarış atına dönüyor” diyerek kaldırdı.
Bir bakan ‘Mülakatı kaldıracağız’ derken sonra gelen ‘Mülakat gibi mülakat yapacağız’ dedi. AKP, ‘Eğitim seviyesi arttıkça hitap ettikleri alanın daraldığı’ tespitini yaptı. ‘Dindar bir nesil yetiştirme’ hedefinin parçası olarak eğitimde dinselleştirme benimsendi.
‘Ara teknik eleman ülkesiyiz’ denilerek, ucuz iş gücü olarak sermayenin kucağına itilen çocuklar AKP'nin 'Kalemi bırak torna tut, mezuniyet kepini çıkar kufi tak' denkleminin arasında kaldı. Şimdi ise zorunlu eğitim süresi tartışmaları yeniden gündemde...
Yeni modeller üzerinde konuşuluyor. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin kabine toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bu konu hakkında sunum yapacaklarını belirtti. Masada liseler için 3+1 ve 2+2 modelleri var. Eğitimciler ise zorunlu eğitimin kısalmasına karşı çıkıyor.
Konuya ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay, "2012’de zorunlu eğitim süresini 12 yıla çıkaran iktidar, bugün aynı gerekçelerle bu süreyi kısaltma hazırlığındadır. Dün 'devrim' diye sunduklarını, bugün 'yük' olarak nitelendirmektedirler. Bu durum, iktidarın eğitimde planlamayla değil, ideolojik dayatmalarla ve piyasanın talepleriyle hareket ettiğinin en açık kanıtıdır" diye konuştu.
'TABLO, OSMANLI’YI YIKAN PARÇALI EĞİTİM DÜZENİNİ ANDIRIYOR'
Bir eğitim sisteminin üç temel amacı yerine getirmek zorunda olduğunu vurgulayan Özbay, "İlköğretim, çocukları geleceğin yurttaşı olarak ortaklaştırır; onlara temel okuryazarlık, matematik ve fen bilgisi kazandırarak ortak bir yurttaşlık zemini sağlar. Ortaöğretim, öğrencileri ilgi ve eğilimleri doğrultusunda farklılaştırarak gelecekte uzmanlaşacakları alanlara hazırlar. Yükseköğretim ise seçtikleri alanda derinleştirir ve uzmanlaştırır. AKP’nin eğitim düzeninde ise bu bütünlük parçalanmış, eğitimin ortaklaştırıcı işlevi ortadan kaldırılmış, farklılaştırma ile uzmanlaştırma iç içe geçirilmiştir.
Ortaya çıkan tablo, Osmanlı’yı yıkan parçalı eğitim düzenini andırmaktadır. Cumhuriyet’in kurduğu çağdaş ve bütüncül eğitim sistemi adım adım tasfiye edilmektedir. Bugün eğitim, çocuklar için değil; piyasa ve tarikatlar için şekillendirilmektedir. Her değişiklik aynı yöntemle sunulmaktadır; önce 'dünya ortalaması' denilerek meşrulaştırılmakta, ardından gerici ve piyasacı talepler dayatılmaktadır. Çocukların çağdaş, bilimsel ve eşit eğitim hakkı değil; sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacı ve tarikatların talepleri esas alınmaktadır. Halkın çocukları ucuz iş gücü haline getirilirken, bu düzeni kuranların kendi çocukları özel okullarda ve yurt dışında eğitim görmektedir" dedi.
'3 MİLYON ÇOCUK İŞÇİLEŞTİRİLDİ'
Bugün Türkiye’de üç milyona yakın çocuğun işçileştirildiğini söyleyen Özbay, “İki milyona yakın çocuk Mesleki Eğitim Merkezleri ve meslek liselerinde ucuz iş gücü olarak kullanılmakta, yaklaşık bir milyon çocuk ise tamamen okul dışında kalmaktadır. Özellikle kız çocuklarının eğitimden koparılması, çocuk yaşta evlilikleri de beslemektedir. Çocuklarımızı eğitimden koparıp işçileştiren bu zihniyet, aynı zamanda onları çocuk gelinlik gerçeğiyle yüz yüze bırakmaktadır.
Şimdi de Anadolu liseleri, güzel sanatlar ve spor liseleri hedef alınmaktadır. Çocuklarımızın sanat, spor ve bilim alanındaki yeteneklerini geliştirmeleri için kurulan bu okullar, piyasanın ve tarikatların taleplerine teslim edilmek istenmektedir. Cumhuriyetin en büyük kazanımı olan eşit, laik ve bilimsel eğitim hakkına düşman bir anlayışla karşı karşıyayız" diye konuştu.
'HEM ÖĞRENCİYİ HEM ÖĞRETMENİ HEDEF ALACAK'
Sürecin yalnızca öğrencileri değil öğretmenleri de hedef aldığını belirten Özbay, "Ders saatlerinin azaltılması binlerce öğretmeni norm fazlası durumuna düşürecek, yıllardır emek verdikleri okullarından ve öğrencilerinden koparacaktır. Öğretmenler, istekleri dışında zorunlu atamalara maruz bırakılacak, ayrıca derslerin daraltılmasıyla birlikte öğretmen atamaları da azalacaktır. Böylece hem mevcut öğretmenlerin mesleki güvencesi hem de yüzbinlerce genç öğretmenin atanma umudu ellerinden alınmaktadır.
Eğitim-İş olarak uyarıyoruz: Çocuklarımızı ucuz iş gücü ya da çocuk gelin haline getirmeye çalışan, öğretmenleri norm fazlası ve atamasız bırakan bu zihniyete sessiz kalmayacağız. Cumhuriyet’in eşit, laik ve bilimsel eğitim ilkesini savunmaktan, çocuklarımızı özgür yurttaşlar olarak yetiştirme görevinden asla vazgeçmeyeceğiz. Çocuk işçi değil, Cumhuriyet’in aydınlık geleceğidir. Eğitim hakkı satılık değil, Cumhuriyet’in kazanımıdır. Öğretmensiz okul, eğitimsiz çocuk olmaz. Atamasız öğretmen, geleceksiz ülke demektir" ifadelerini kullandı.