Yalnız kalmaktan korkmak: Bağımlı Kişilik Bozukluğu nedir?

Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişilerin temel özelliği aşırı bir şekilde kendisine bakılma gereksinimi duymasıdır. Bu kişiler yoğun bir ayrılma korkusu yaşarlar; buna bağlı olarak sakin ve yapışkan davranış gösterirler. Bu kişiler pasif davranış gösterirler; kendileri tek başına işlerini halledemedikleri için başkalarının kendi yaşamlarına karışmasına izin verirler.

Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişilerde kararsızlık durumu belirgindir. Aşırı bir güven sağlanmadıkça başkaları, örneğin, eş, anne, baba, arkadaş vs., bu kişilerin yaşamlarındaki önemli kararların çoğunu (nerede yaşanacak, hangi işte çalışılacak vs.) verirler.

Bu kişiler katılmadığı durumlarda bile kendi fikirlerini söyleyemezler ve başkalarının düşüncelerine katılırlar. Bunun temelinde desteğini yitireceği ya da kabul görmeyeceği korkusu yatmaktadır.

Kendi becerilerine dair güvensizliklerinden dolayı bir işi başlatma ve tek başlarına iş yapma konusunda sıkıntı yaşarlar. Bağımsızlık ya da bireyselliklerini kazandıklarında başkalarını kaybedeceklerine dair korku yaşadıklarında dolayı bağımsızlık yönünde adım atmakta zorluk yaşarlar. Bu yüzden başkalarının bakım ve desteğini sağlamak için hoş olmayan şeyleri yapmayı isteyecek kadar aşırıya giderler.

Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişiler kendilerine bakamayacaklarına ilişkin kaygı yaşadıklarından dolayı tek başlarına kaldıklarında kendilerini yalnız ve çaresiz hissederler. Yakın bir ilişkileri bittiğinde başka bir ilişki arayışına girerler. Bu kişiler başkalarının ilgi ve gereksinime ihtiyacı olduğunu düşünebilmek için sürekli olarak hayatta tek başına ve kendi kendilerine bakma durumunda kalacaklarına yönelik yoğun endişe duyarlar.

“Bağımlı kişilik bozukluğu” olarak adlandırılan kişilik özellikleri olan, başkalarına aşırı bağımlı kişilerin ortak birtakım özellikleri vardır. Bu kişiler,

  • Kendilerine bir yol gösterilmedikçe ve bir güvence verilmedikçe sıradan günlük kararlarını bile veremezler. Genelde kendilerine güvenmezler; başkalarını güçlü, kendilerini güçsüz olarak görme eğilimindedirler.
  • Kendi önemli yaşam alanlarının sorumluluğunu başkalarının almasını isterler.
  • Çekindikleri için, başkalarıyla benzer görüşte olmadıklarını göstermekte ve bunu dile getirmekte güçlük çekerler.
  • Kendi başlarına bir işe girişmekte ya da bir iş yapmakta büyük güçlük çekerler. Özerk davranamazlar. Etkin olmaktansa edilgin olmayı yeğlerler.
  • Yalnız başlarına kaldıklarında ya da yalnız başına kalma düşüncesine kapıldıklarında, bundan büyük bir kaygı duyarlar ve büyük bir sıkıntı yaşarlar.
  • İstenmedik ya da kötü bir olay olduğunda, bunun suçunu hemen üstlenme eğilimi gösterirler.
  • Kendilerini, hep başkalarının beklentilerini karşılamakla yükümlü olarak hissederler. Öne çıkmaktansa, hep başkalarının gölgesinde kalmak isterler.
  • Sürekli olarak, başkalarının onayını alma, başkalarınca onaylanma gereksinmesi içindedirler. Eleştirilmeye son derece duyarlıdırlar.
  • Başkalarınca dışlanmaktan çok çekinirler.
  • Kişisel sınırlarını belirlemekte ve kişisel sınırlarını korumakta büyük güçlükler çekerler.