“Türkiye uzay ajansı kuruyorsunuz; çalışanı haklardan mahrum bırakıyorsunuz”

CHP İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi Ve Teknoloji Komisyonunda görüşülen “Türkiye Uzay Ajansı Kurulması ve Uzaya Yönelik Faaliyetlerin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı” hakkında konuşma yaptı.

Akkaya konuşmasında bu kurumun Kanunu’nun çıkartılmasının yerinde olduğunu ancak bunun gecikmiş bir düzenleme olduğunu söyledi.

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Muasır medeniyetler seviyesine çıkmak, istikbali göklerde aramak bütün milletimizin, devletimizin de düsturu olmalıdır. “ sözlerine atıfta bulunan Akkaya o dönemlere ilişkin şu hatırlatmalarda bulundu:

“Ulu Önderimiz Cumhuriyetten hemen sonra havacılık gelişmelerini incelemek ve araştırmak için Avrupa ülkelerine heyet gönderdi. 6 uzmandan oluşan bu heyetin üyelerinden biri ilk pilotlarımızdan olan Vecihi Hürkuş idi. Devrin iş adamlarından olan Nuri Demirağ  ise 1936 yılında uçak fabrikasına kurma girişimine başladı. Beşiktaş’taki uçak fabrikasında üretilecek uçak ve planörlerin planını Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden Selahattin Reşit Alan çizdi. 17 Eylül 1936’da işe başladılar. İlk uçağın adı Vecihi K-6 idi. 1936-1944 Türk malı uçaklar yaptılar.

Nuri Demirdağ; Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İnşaatının ilk müteahhitlerindendir. 10 bin km’lik demiryolu ağının 1250 km’lik bölümünü gerçekleştirmiştir. Bu nedenle kendisine Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından DEMİRAĞ soyadı verilmiştir.

Nuri Demirağ; Türkiye’de ilk uçak fabrikasını, sigara kâğıdı üretimini, KEBAN’A Baraj yapılması düşüncelerini ilk kez gündeme getiren kişidir.

Ülkesi için en mükemmelini isteyen ve bu uğurda can hıraç çalışan bunca insan varken; 1949’un Hava Kuvvetleri Komutanı ne yazık ki ülkesine ihanet edercesine şu vahim sözleri söyledi: ”Amerikan yardımından bedava uçak almak varken uçak fabrikasına sipariş verirsem yarın bu millet beni asar.” Böylece Atatürk döneminde atılmış olan birçok ileri adım bu anlayış ve bakış açısı yüzünden ülkemizin sanayii alanında tekraren gerilere düşmesine neden oldu.

O tarihlerde yapılan yanlışlıkların ve hatalı politikaların bedellerini hâlihazırda ödemeye devam etmekteyiz. Söz konusu dönemde yerli üretime destek verilmiş olması halinde bugün Türkiye birçok gelişmiş sanayii alanında tecrübe ve deneyime sahip, kendi uçağını, kendi motorunu üretebilecek bir pozisyonda olacaktı. Maalesef bu yeti ve kabiliyetlerimizi daha o zamanlarda kaybetmeye başladık. Bugün gelinen noktada ise yine maalesef gözlemlemekteyiz ki hala bu zihniyet çok değişmiş değildir. AKP Hükümeti sözde savunma sanayii alanında büyük adımlar attıklarını ifade ederek bu anlayışa ayrıca yeni yalan söylemler ile kendi kendimize kandırmayı da eklemiştir. Bugün milli üretim, yerli üretim adıyla duyurdukları her proje incelendiği zaman söylemlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir.

Bu anlayışa, kendimizi kandırmaya son vermek gerekmektedir. Milyonlarca dolar harcayarak yapılan bu projelerin gerçekten milli olarak adlandırılabilmesi için gerekli alt yapı ve çalışmaları yapması gerekmektedir.”

SADECE KURUMLARI AÇMAK YETMEZ; BİLİMSEL İLERLEME İÇİN DÜŞÜNCELERİNİ ÖZGÜRCE PAYLAŞABİLMEK GEREKİR

Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için; bu tasarı ile de gerçekleştirilecek olan; sadece bir Kurumun kanununun çıkartılmasının yetmediğini kaydeden Akkaya; bu kurumlarda çalışacak, araştırma yapacak bilim insanlarımıza da gerekli, zorunlu saygıyı göstermemiz gerektiğini, bilimsel ilerleme için “düşüncelerini özgürce paylaşabilmelerine olanak sağlamak gerektiğini belirtti.

TÜRKİYE UZAY AJANSINDA ÇALIŞACAKLAR SENDİKAL HAKLARDAN MAHRUM BIRAKILIYOR

Komisyonda tartışılan Türkiye Uzay Ajansı Kurulması ve Uzaya Yönelik Faaliyetlerin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 23. Maddesinde yapılan bir düzenleme ile işçi statüsünde olan kurum çalışanlarının sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık hakkından mahrum bırakıldığını söyleyen Akkaya; Bu düzenlemenin açıkça Anayasa’ya ve Uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu ve bu yanlıştan hemen dönülmesi gerektiğini belirtti.

TÜRKİYE UZAY AJANSINDA PERSONEL İŞE ALIMINDA LİYAKAT SİSTEMİ ORTADAN KALDIRILIYOR

Yine Söz konusu Kanun tasarısının 24. Maddesi ile personelin hizmete alınmaları, nitelikleri, görev ve yetkileri, yükümlülükleri, disiplin esasları, sözleşmelerinin fesih halleriyle diğer hususların Ajans tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenmesinin hüküm altına alındığını belirten Akkaya; burada 2 sakıncalı durum olduğunu vurguladı.

Akkaya bu sakıncaları şu şekilde ifade etti:

“Birincisi personelin işe alımlarında Kamu Personel Seçme Sınavının uygulanmaması ve Kurum tarafından alımların yapılacak olması ile bu alımların nasıl yapılacağının Yönetmelikle düzenlenmesi, objektif işe alım sistemini, liyakati ortadan kaldırabilecek bir olasılığa sahiptir. Bu nedenle Yasal olarak işe alımların objektifliğini sağlayacak bir mekanizma bu Kanuna eklenmelidir.

İkincisi; düzenlenen 3. Fıkra ile bu Kamu kurumunda çalışan personel diğer kamu kurumlarında çalışan işçi statüsündeki personelden farklı bir muameleye tabi tutulmaktadırlar. Anayasamızın 10. Maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olan bu düzenlemeye göre aynı zamanda burada çalışan personelin 6711 Sayılı İlave Tediye Kanunu’ndan bir kamu kurumu olması nedeniyle faydalanması gerekirken buradaki “Kurul üyelerine yapılan ödemeyi geçmemek üzere ücret belirleme” hükmü nedeniyle personelin ilave tediye ödemelerinden yararlanamaması durumu ortaya çıkacaktır. Yine bu Kurumdaki çalışanlara yönelik harcırah ve diğer sosyal hakları ile sendikalaşmaları halinde toplu sözleşme ile kazanabilecekleri haklara da baştan sınırlama getirilerek Anayasaya aykırı bir durum ortaya çıkarılmaktadır”